Dünya Baş’sız olmaz

Bu kadar gayri milli politikalara rağmen; Türkiye jeopolitik konumu ve tarihi birikiminden dolayı, bir anlayış ve siyaset değişikliği ile dünyanın üçüncü büyük gücü olabilir. Hatta Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet – Milli Devlet tezleri ile dünyanın tek süper gücü olabilir.

Yeter ki Türkiye’yi yönetenler karar versin, “içine düşlüğümüz girdaptan nasıl çıkarız” diye samimi bir arayışları olsun. Rusya’dan resmi davet alarak, Rus Parlamentosunda milletvekillerine Milli Ekonomi Modelini anlatacak olan Sayın Baş bundan kendi iktidarımızı mahrum bırakır mı?

Elbette hayır. Çünkü o, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberinin yolunun yolcusu. “Ölü rahmet bulsun da, nasıl bulursa bulsun” ölçüsünde evrensel bir ilim adamı, asrımızın Mevlana’sıdır.

Ancak iktidar okyanus ötesinden korkarak danışamaz düşüncesi ile ben bu köşemde bizi yöneten devlet büyüklerimize seslenmek istiyorum:

Bu vatan hepimizin, hepimiz kardeşiz, görüş ve düşüncelerimiz farklı bile olsa hepimiz aynı gemi üzerinde bulunuyoruz. Bu gemi vatan gemisidir, delinirse hepimiz boğuluruz. Ayrılık ve kırgınlıklarımızı bir kenara bırakıp, gerçekleri birlikte bulmalı ve hayata geçirmeliyiz.

Bu gün paylaşılmakta olan coğrafya İslam coğrafyasıdır. Dün atalarımızın kanlarını döktüğü, gidip de dönmediği şüheda toprağıdır. Batı dünyası ABD öncülüğünde bu bölgeleri birer birer işgal etmekte veya isyanlar çıkartarak kendine bağlı kukla hükümetler kurmaktadır. Revamıdır ki biz kardeşlerimizin değil, Haçlıların yanındayız?

Suriye bizim uçağımızı düşürmesine rağmen, haklı veya haksız bu sonra görüşülecek bir konudur. Bu ülkeyi haçlıya kurban etmeyecek bir politika geliştirmeliyiz.

Rusya ve Çin Müslüman olmamasına rağmen, sırf bu bölgede Batı tek başına at oynatmasın diye tavır koymuş, ilahi bir hesap Suriye’nin haçlı talanına uğramasına şimdilik engel olmuştur. Rusya ve Çin’in yaptığını biz yapmalıydık ama yapmadık ve bu ülkelerinde karşısına geçtik.

Biz Müslüman olduğumuz ve hiçbir çıkarımız olmadığı halde ABD öncülüğünde Batı ve Haçlı ittifakının içinde ve önünde olmamızın hesabını ne dünya da ne de ahirette veremeyiz.

Yeni bir dış siyaset anlayışı ile önce Haçlı ittifakından ayrılalım, Suriye ile aramıza kimseyi sokmadan kendi sorunlarımızı kendimiz halledelim. Bunu yapacak güçte ve kabiliyette bir ülkeyiz, Barzani bölgesinde beslenerek her gün askerlerimizi şehit verdiğimiz halde sırf Obama böyle istiyor diye Kürt yönetimi ile iyi geçinmiyor muyuz?

Yeni bir siyaset ve anlayış ile dünya dengelerini biz kuralım. Batıya karşı kurulan Rusya ve Çin ittifakından oluşan doğu bloğunda olmamız çıkarlarımıza daha uygundur.

Ancak bu geçici olmalı ve biz kendimiz yeni bir blok oluşturmalıyız. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar büyük bir Türk dünyası bizim liderliğimizi beklemektedir.

Öte yandan koskoca bir İslam dünyası bizim koruma ve kollamamıza muhtaç halde onlar da liderliğimizi beklemektedir. Bize Baş olmak yaraşır çünkü bu bir tecrübe ve kültür meselesidir.

Dünya Türk’ün liderliğine, adalet ve idaresine muhtaçtır. Buna kavuşmadan da asla huzur bulmayacak, adalet sağlanmayacaktır. Sağ eline Türk dünyasını, sol eline İslam dünyasını alarak, bir güç oluşturan Bağımsız bir Türkiye düşünelim. Ekonomisi, siyaseti, devleti milli olan bir Türkiye…

Böyle bir Türkiye’nin var olması için iktidar niyet etsin yeter. Dünyanın üçüncü büyük gücü olur, üç kutuplu bir dünyanın da ağabeyi biz olabiliriz. Bu da dünyanın tek süper gücü demektir.

Dünya Baş’sız olmaz. 

Dünya Baş’sız olmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön