Ekonomide devrim yapmak zorundayız

Ekonomiden anladıkları "dolar bozdurmak" olunca, dolar bozdurmak "farz" ilan edildi. Allah'ın kitabında farz ve vacipler bellidir. 3 liradan alınan doları, 7 liradan bozanlar da "milliyetçi" oldular. Ayrıca bir "farzı" yerinde getirmekten de, "sevap" aldılar!

Ohh, ne ala!..

"Sevap" bile dolarla!

Peki, doları olmayan ne yapacak?

Bir "farzı" yerine getiremediğinden, cehenneme gidecektir!

Allah'ım, sen aklımızı koru!

Kızmayın, inan ki, bunlar konuşuldu. Hatta bir hoca kılıklı çıktı "doları çiğnemeyin, yırtmayın üzerinde Allah yazıyor" dedi. "ABD'ye tepki koymayın parasında Allah yazıyor" der gibi. Türkiye'nin "dindarı" ve "milliyetçisi" bu ise kötü olan sadece ekonomi değil.

ABD, parasını işte böyle "tanrı" yaptı. "Dokunulmaz" yaptı. Ama Allah için bir "dokunan" çıktı hamdolsun. Neyse!

Yalnız merak ediyorum, ülke kaynakları ecnebilere verilirken, nerdeydi bu çok "milliyetçi" ve "dindarlar".

PETKİM gibi dev kuruluşlar satılınca, ülkede bir tek "yerli ve milli" kurum, kuruluş, fabrika bırakmamaya adeta yemin etmiş gibi "babalar gibi satmak", bugün içinde bulunduğumuz sonucu doğurmadı mı sizce?

Suçlu aramak, eleştirmek için değil, bundan sonra yanlışlardan dönüp doğru adımları sıklaştırmak için sadece hatırlatma yapıyorum. 

"Uçuş garantisi" verilmiş havaalanı, "geçiş garantisi" verilmiş yol ve köprü için, hazineden bir şey çıkmıyor, diyebiliyor musunuz?

Hayır.

"Hasta garantisi" verilmiş hastaneler de, hazineye "yük" bindirmeye başladıkça, Trump gibiler ayakyoluna gitse, dolar yine fırlar. Bizim kayıp etmemiz için düşmana bile ihtiyaç yok. 

Bakın, Melih'in dinazor parkı için devletten çıkan para, 1 milyar 600 milyon lira?

Şimdi bu park elde kaldı. Ne işleten var, ne talip olan. Tamamlanması için 1 milyar daha lazım. 

Üstelik her yıl bakımı için yine bir milyar gerekiyor. Melih'in "çocuğum" dediği bu şey, daha çocuk iken Ankara'yı yedi, büyürse ne olacak!

Yani problemin kaynağını görmeden, teşhisi doğru koymadan, olayı sadece "Trump" olarak görürsen, problemin kaynağına  "Papaz" dersen, sonra ne yapacaksınız?  Trump'ı ABD derin devleti indirir, Papaz'ı da verirseniz, ekonomi yine aynı olacağından, bahaneniz ne olacak?

İyisi ki, "Türkiye battı ama olay Papaz'a ve Trump'a denk geldi" deyiverin de, başımızın çaresine bakalım. Bakın, şu Kanal İstanbul olayı, tam bir felaket? 

Kanal İstanbul için, emin olun, İstanbul'u boğma garantisi verilmiştir. Demedi demeyin, İstanbul boğulur. Möntrö bozulur. ABD buradan geçerek, Karadeniz'de sınırsız kalır, Rusya ile karşı karşıya geliriz.

İnşaat ekonomisi çakıldı, AVM ekonomisi çöktü.

İnsanlar eskiden gecekonduda oturuyorlardı, şimdi çadırda oturuyorlar. Kentsel dönüşüm hakikaten, Fikir Tepelileri Suriyelilere dönüştürdü. Türkiye, şapkasını önüne koymalı ve düşünmeli? Türkiye gerçeği görmeli ki, geleceğe adımları ona göre atsın.

Türkiye, ekonomi alanında bir milli mücadele vermeden,  güvenlik ve siyasi alanda, bağımsızlık alanında asla veremez. 

Kendimizi kandırmayalım!

Abdulkadir Selvi satır aralarında "Türkiye'nin Ekim'e nefesi yeter mi?" diye kendi söylüyor.

Yani Papaz'ı Ekim'de verecekler, "Ekim'e çıkar mıyız" diyorlar. Papaz'ı Ekim'de vereceksiniz madem, bu ülkenin "Papaz yüzünden" ettiği zarar ne olacak? 

Papaz'ı verdiniz diyelim, ABD Kıbrıs'ı isteyecek verecek miyiz?

ABD'nin istekleri bitmez.

ABD istekleri başkanlara göre de değişmez. 

Türkiye, bu işi, bir bilene danışmalı. 

"Yerli ve milli" edebiyatı yapıp, bu işi içimizden bilene sormamak, samimiyetsizlik olur. Dünya, o, içimizdeki insana soruyor da, biz neden imtina ediyoruz. 

Ben matematikçiyim. Öğrenciyi kaldırırsın tahtaya formülü bilirse, problemi takır takır çözer. Bilmezse tahtada öylece bakar. Sınıftakilere bakar, belki biri kopya verir diye. 

Problem ona bakar, o probleme bakar?

Bizde probleme bakacak cesaret bile yok. ABD'ye bakıyoruz. Trump'a ve Papaz'a bakıyoruz. Olmuyor, AB'ye bakıyoruz. Arada Rusya'ya baktığımız oluyor ama ABD'ye "bak gidiyorum" demek için. Ve Rusya bunu yemiyor.

Suriye konusuna hiç girmeyelim. "35 milyar dolar gitti", diyen iktidar. "Başımıza her ne geldiyse yanlış Suriye politikasından geldi" diyen de kendileri. 

Belli ki, şartlar bizi doğru adım atamaya mecbur etti. İdlip'te Türkiye'ye on binlerce terörist sokulmak isteniyor. ABD ve Rusya, bombayı kucağımıza koyma konusunda anlaşmış olabilirler. 

İdlip'te Türkiye'ye çıkın diyen Rusya, Fırat'ın doğusunda ABD'ye çıkın diyorsa tamam. Yok, eğer ABD orada kalacak, PKK orada "devlet" olacaksa, ya da "federasyon" kılıfı ile varlığını sürdürecekse, Türkiye için orası çıban olmaya devam edecektir.

Kısacası, ekonomi hamlesi yapmadan, ne siyasi ne de bir güvenlik hamlesi yapabiliriz. Türkiye, Kıbrıs'ta hamle yapmak zorunda, Ege'de ve Suriye'de hamle yapmak zorunda? Ama bunlardan önce ekonomi alanında bir hamle ve hatta devrim yapmak zorundadır.

Bu devrim, kapitalizmden çıkarak başlar. "Kaynaklar sınırlı" yalanından çıkıp, "sınırsız kaynaklar" gerçeğine dönmeliyiz. "İhtiyaçlar sınırsız" ihtirası terk edilip, "ihtiyaçlar sınırlı" hakikatini, dünyaya  ancak Türkler öğretir.

Bunu, Rusya ve Çin yapamaz çünkü Müslüman değiller. Önce ülkemizi, sonra bölgemizi, cennete çevirmek elimizde. Bu ekonomi devrimi ile olur. ABD'yi ülkemizde ve bölgemizde, ancak böyle bir devrimle atarız. Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Milli Ekonomi Modeli devrimiyle. "Milli Para" ve "Milli Paralarla Ticaret" teziyle. ABD'yi, dolarını kovarsan, ülkeden ve bölgeden kovmuş olursun. Bağırıp çağırarak, teneke çalarak ABD çıkmaz. 

Bu metodla, cin bile çıkarılmaz!

Ekonomide devrim yapmak zorundayız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön