Elin sarı yeleğinden bize ne!

Türkiye, açlığın pençesinde… Açlık sınırı, 2 binlere dayandı.
Hükümet, vatandaştan korkuyor.  Önce, İttifak/Hükümet ortağı Bahçeli uyardı. Sonra hükümet, bir gazeteci üzerinden tehditler sıraladı. 
Fransa’daki, olaylar, daha başlamadan “ABD, Macron’u çizdi” demiştim. Ve Fransa’daki olayların “pahalılığı protesto” olmadığını da, olayların ilk günü yazmıştım. Ve bu olaylar Macron geri adım atsa bile bitmez,  demiştim.
Bütün bunları, olayların ilk gününde yazmanın rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki, Fransa’daki olaylar Türkiye’de olmaz. Hükümet ve ortakları rahat olsunlar. Ancak seçim öncesi, çakma bir “gezi” hükümetin işine yarar mı, buna da “hayır” demek, mümkün değil.
Normal şartlarda, Türkiye’nin bir  “yeleğe” ihtiyacı yok.
Herkes, rahat uyuyabilir!
Ülkede  “sarı renge”  takmaya da hiç lüzum yok. ABD eliyle gelen hiçbir şeye, razı olmayız. Bizim insanımız,  böylesi oyunlara gelmez, gelmemeli… 
Yalnız, ne olacak ülkenin bu yoksulluğu?
Yoksulluğumuzu ABD, içerde bugün kullanmazsa bile bir gün mutlaka kullanacak. ABD, bunu istismar etmeden, elde kimin ne çözümü var, ortaya koysun.  Tehdit karın doyurmaz, vatandaş aç… Açlığını bastırır, yine oyuna gelmez, hiç merak edilmesin.
Çözüm ne peki?
Kimin elinde ne var, ortaya koysun.
Hükümet veya meclisteki diğer partiler, yoksulluğu sonlandıracak, “6 ayda ben bu işi yaparım” diyen bir lidere sahipler mi? “24 saatte, olayı bir kanunla yoluna koyarım” diyen, bir babayiğit var mı?
 Var olduğu, herkesin malumu… Atatürk “ben düşmana taarruz düşünüyorum” dediğinde, mecliste İnönü dâhil herkes, “imkânsızlıktan” söz ettiler.
Haksız da değillerdi, ülkede hiçbir imkân yoktu.  Oysa savaşı imkân değil, inanç kazandıracaktı ve bu inanç sadece Atatürk’te vardı. Atatürk, İnönü’ye “İsmet, kazanamazsam, beni asın” dedi. Yani kafasını ortaya koydu. 
Atatürk kolay olunmuyor.
 İşte, böyle kafasını ortaya koyan bir lider var. “Ben bu işi yaparım” diyor. Yaptığını da, 2005’ten beri kanıtladı.
Dünya bugün “Milli Para” diyor, “Haydar Baş” diyor. Bunu herkes biliyor.  Bu kadar, Haydar Baş rahatsızlığı, onun bu işleri çok iyi bildiğini ve kesinlikle başarabileceğine, inanıldığını gösteriyor.
Katıldığı bir cenaze töreninde bile gizleme gereği duyulduğuna göre, bu işi yalnız onun başarabileceği bence çoktan kavranmış. Türkiye’yi bitiren şey, sadece iktidarın yanlış politikaları değil, “iç güçlerin” inadı.
Her şeyi dış güçlere bağlayanlara inat, ben olayı iç güçlere bağlıyorum. Dünyada Haydar Baş dönemi geldi, Türkiye buna direniyor. Vallahi yazık… 80 milyona yazık…
Türkiye’de siyaset çuvalının dibinde tutulma ve gösterilme dönemimiz, sona erdi.  Türkiye’de ekonomik şartlar, siyaset çuvalının dibini, üstüne çıkaracak. 
Bugün bu çuvalın üzerinde olanlar, dibini boylayacaklar. Dibinde gösterilenler ise üste çıkacaktır. Ekonomi, böyle bir şey… Üsttekini dibe indirir, diptekini üste çıkarır.
İşte ABD, bunu gördüğü için, iktidarı tutmak istiyor. Irak ve Suriye’deki hesapları, güme gitsin, istemiyor.  Ortadoğu’da dere geçerken, at değiştirme niyetinde değil. 
Neyse!
Prof. Dr. Haydar Baş sistemi, o kadar basit ki: Tüketiciye para veren, dünyada tek sistem…
Kapitalizm,  tüketiciden alır, sermaye sahiplerine verir. Sosyalizm, tüketiciden alır, yönetici sınıfına verir. Haydarizm ise Allah’tan alır, tüketiciye verir.
Bor madenleri, toryum ve altın madenleri gibi kaynaklar, doğada Allah’ın verdiği nimetler değil mi? Petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları,  yaradanın nimetleri değil mi? 
Allah, sağlık vermiş, tüketme kabiliyeti vermiş.  Ölü değilseniz, tüketirsiniz. Tüketiyorsanız, bu Haydarizm’de “kaynak” demektir. Yeter ki ölmeyin, tüketin!
Allah, “yiyin, için ama haram yemeyin, israf etmeyin” diyor. Yani “kaynaklar sınırsız” diyor.  “Sınırlı” olsa, Allah “yemeyin”  yahut “az yiyin” derdi. “Nimetlerim sonsuz” diyor. “Saymakla bitiremezsiniz” diyor.
Kaynak sorunu yok, idrak sorunu var!
İki gram beyni var, “nerden verecek” diyor. Küresel tefecilere ödenen faiz, 80 milyona bölünse, aylık her vatandaş, en az 10 bin lira alacak. Bizden, Fransa’nın sarı yeleği, ABD’nin “bahar” düdüğü uzak dursun.
Bize, biz yeteriz.
Haydarizmi seç, yoksulluğu bitir. 
Elin sarı yeleğinden korkma!
Hem, elin sarı yeleğinden bize ne!
Elin sarı yeleğinden bize ne!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön