O kadar gündem çok ki, insan hangisini yazacağına şaşırıyor. İçerden, dışardan farklı farklı gelişmeler var.
İçerden acımız büyük. Güzel İzmir'imiz bir depremle vuruldu. 550 yıldır hareketsiz olan fay, harekete geçti/geçirildi! Evler yıkıldı, canlar gitti. Tek tesellimiz, son anlarda enkazdan çıkan pamuk prenseslerimiz.
İzmir'de canlar gitmiş ama iktidar partisinin genel başkanı, ilan edilmemiş seçimler için şehirleri turluyor. Düşündüm mesela böyle bir deprem Fransa'da olsa, Macron seçim çalışmaları yapar mı?
Kesinlikle yapmazdı.
Enkaz başından ayrılmazdı.
Macron deyip geçmeyin!
Dışardan gelişmelere istemeden de olsa geçtik ama fark etmez, nasıl olsa yazacağız… Bu Macron, tutkulu bir adamdır. Fransa'nın çıkarları için gözünü kırpmadan ölür.
Bunu nerden mi biliyorum?
Düşmanını tanıyacaksın. İnsanların kişisel tercihleri, tutkuları kendilerini ele verir. Küçücük talebe iken öğretmenine aşık oluyor ve kendinden tam 20 yaş büyük olmasına rağmen, gözü başka birini görmüyor, sonunda onunla evleniyor.
Hani, eşi de güzel olsa!
Yaşlı bir maymuna benzeten karikatürler yayınlanmıştı.
Neyse, işin burası Macron'u ilgilendirir, biz Macron gözüyle bakamayız. Hükümdar, Mecnun'a "aşık olup uğruna yandığın, bu kuru kara kız mıdır!" dediğinde, Mecnun ne demişti: "Ah hükümdarım! Sen ona benim gözümle bir bakabilsen!.."
Bu asırda, Fransa gibi bir ülkede, böyle tutkulu bir lider, kesinlikle ciddiye alınmalı. Adam, AB'yi artık Türkiye karşısında tavır almaya mecbur etti. Avusturya'daki terör saldırısı, Macron'a yaradı.
Terörün kime yaradığına bakarsanız, arkasındakileri görürsünüz. Son terör saldırısıyla AB, Akdeniz başta olmak üzere bir çok konuda Fransa'nın arkasında duracaktır. Macron'un "bakara, makara" tarzı İncil'i alaya alan bir bakanı olsaydı, anında görevden alırdı.
Charlie Hebdo'yu hep Batı'da aramayın!
Adam, Fransa'ya ait ne varsa, tutku derecesinde bağlı ve tapıyor. Şimdi böyle bir adamın başında olduğu bir Fransa'nın, Afrika'daki sömürüsüne taş koyacaksan, daha dikkatli olacaksın!
En azından içerden alınacak bir çuval oy uğruna, burada yaşayan Türkleri düşünerek adama "hasta" filan demeyeceksin. Yani en az Macron kadar, kendi çıkarlarımızı düşünerek hareket etmek zorundayız.
Macron'un canı cehenneme!
Ama düşmanı tanıyan, tehlikeyi bertaraf eder. ABD, Avrupa'daki terör eylemlerinde çoğu zaman baş faildir. Macron'a yarayan bu terör eylemleri de ABD kaynaklı ise bu, ABD'nin de Macron'un arkasında olduğunu gösterir.
Ayrıca, Müslümanlar Avrupa'dan istenmiyor. Bu işler, nereye varacak, hep birlikte göreceğiz ama genelde Müslümanlar, özelde Türkiye'nin başı dertte.
İçeriye dönecek olursak eğer;
Artık deprem, Türkiye'nin milli güvenlik sorunudur. İstanbul'da 200 bine yakın konut ve işyerinin tehlikeli durumda olduğu raporlarla ortaya kondu. İstanbul'da 7 şiddetinde bir deprem demek yüzbinlerce ölü demektir.
İzmir'de yıkılan 58 bina enkazını bir haftada kaldıramayan Türkiye, 58 bin bina yıkıldığında ne yapacak?
İmar affetti ama deprem affetmedi!
Her deprem sonrasında, üç beş müteahhit tutuklanıyor, peki imar affı verenlere bir şey var mı!
Kısacası enkaz altında kalanlar aslında bebekler değil. Oy uğruna, sergilenen sorumsuz siyasettir.
Enkaz altında kalan siyaset!
İç siyasetimiz de enkaz altında, dış siyasetimiz de!
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, bir teklifte bulundu: "Kanal İstanbul için harcanacak 100 milyar ile 1 milyon konut yenileyebiliriz" dedi. Baba Baş'tan alışkın olduğumuz, çözüm siyaseti, evlat Baş'tan gelmeye devam ediyor.
Lütfen kulak verin!
İstanbul depremi demek, Türkiye'nin batması ve yok olması demektir.
Ekonominin lokomotifi, İstanbul'dur. Depremde çökmesi demek, Türkiye'nin çökmesi demek. Hal böyle iken İstanbul'u Kanal'da boğacağınıza, depreme hazırlık yapın. Bizi bundan alıkoyan nedir? ABD'ye verilmiş sözler mi!
Bakın İzmir depremi, normal değil. Ülkeniz konusunda paranoya olun, komplo teorilerine kulak verin, bunda kaybınız olmaz. Son yıllarda dünyada 200 üzerinde deprem, doğal yollardan olmadı. Düşmanda deprem ve iklim silahı var.
Türkiye'nin Kafkaslarda, Akdeniz'de diş gösterdiği kafa kaldırdığı bir zamanda, depremle kafası kırılıp, dişleri sökülebilir. Ve ben bunun böyle olduğunu düşünüyorum.
Tabi ki faylar üzerindeyiz. Tabi ki binalarımız çürük. Tabi ki, iktidarın yanlış politikaları depremden daha az zararlı değil… Ama işin bir de, böyle bir yönü var. Dünya ve Kandilli dahi depremin büyüklüğünü 7 diye açıklarken, 6.6 neyin nesi!
Ne mesaj veriliyor?
Neden son zamanlarda, Türkiye'deki gelişmeler hep sübniminal mesaj içerikli!