Başbakan Erdoğan, “Bazı köşe yazarları ve televizyon kanalları Esad zulmünü görmüyor, bunlar açık hedefimdir” anlamında bir konuşma yaptı. Gördüğüm kadarıyla artık ülkemizde, “Başbakan’ın zalim dediğine zalim dememek ya da iyi dediğine iyi, kötü dediğine kötü dememek” suç sayılacak.
Eğer bu anlayış devam ederse, beğenmedikleri Esad bile daha demokrat olacak. Çünkü Esad’a karşı gelmek, fikrini beğenmemek suç değildi. Silahlı bir isyan çıkmadan evvel bu ülkede herkes fikrini özgürce söyleyebiliyor, diktatör dedikleri Esad; ülkesinde bisikletle tek başına dolaşıyor, halkına bu kadar güveniyordu. Başbakan Erdoğan ise Kısıklı’daki evine en az iki yüz koruma ile dönebiliyor.
Başbakan Erdoğan ülkemin Başbakanıdır, bu sebeple saygım sonsuzdur. O ne söylese beğenip beğenmeyelim baş üstüne der kabul ederim, zoruma gitmez. Ancak beni bağışlasınlar, Amerika ve İsrail ile aynı safta hareket etmeye beni mecbur edemez ve edecek hiçbir gücü de tanımıyorum.
Irak’ta milyonlarca insanı katleden, yüz binlerce kadının namusunu kirleten bir irade ile aynı yere tükürmem. Onların zalim dediğine zalim, diktatör dediğine diktatör, demokrat dediğine demokrat demek kanıma dokunur.
Başbakan böyle isteyemez, istememiştir, ancak biz yanlış anlamışızdır. Çünkü bu demokrasiye ve insan haklarına karşı bir durum ve çağdışı bir anlayıştır. Ancak eski çağlarda zalimlikleri ile ün salmış Emevi hükümdarlarının, zalim Haccac’ların, Yezid’lerin baskıcı anlayışları bunu ister. Ya da ABD tarafından işgal edildikten sonra ülkelerin başlarına atanmış kukla yönetimler…
Hem Esad neden zalim olsun?
Suriye’de meşru yönetimin başındaki insan; ülkesine yönelik silahlı başkaldırılara engel olmak, buna silahla cevap vermek, insanlarını korumak hangi uluslararası hukuka göre suçtur? Esad’ın halkına zulmettiğinin delili nedir?
Delil dedikleriniz, Irak görüntülerini, El-Cezire’nin yalanlarını, Hatay’da çekilen sahte çekimleri haber merkezlerine servis ederek, halkı yanıltan fasıkların haberleri midir? Peygamber efendimiz “Bir fasık size bir haber getirdiği zaman onu araştırınız, yoksa bir topluluğa nahak yere zarar vermiş olursunuz” buyurmaktadır. El-Cezire ve el-CIA haberlerine inanmayıp Peygamber Efendimizin ortaya koyduğu ilkelere inanan hiçbir Müslüman Esad’a zalim diyemez. Ancak karşısında “zalim avcıya itaat eden köpek” sürüleri zalim olabilir.
Postane binası isyancı sürüler tarafından basıldıktan sonra; çalışanlar binanın tepesine çıkarılıp oradan tekbirlerle aşağı atılmıştır. Hem de binlerce ağlaşıp “Allah aşkına yapmayın” diyen insanlara rağmen, onların gözü önünde…
Bu görüntüleri kanallarında vermeyip, isyancılara taraf olanlardan daha zalim kim olabilir?
ABD ve İsrail taraftarlığından daha büyük bir zalimlik olamaz. Bu ikiliye taraf olmayan insanları şu ve ya bu şekilde tehdit ederek, devletin gücünü kullanarak korkutmak ve “Esad zalim” korosuna dâhil etmeye çalışmak kanunen suçtur.
Dünyanın neresinde görülmüş, herkesin aynı şekilde düşündüğü ve inandığı? Kaldı ki bu ülkede zalimlik yapan isyancılar ve onların destekçileridir. İsyancılara, ABD ve İsrail ikilisi “Özgür Suriye Ordusu” ismini koymuş olabilir. Bu neyi değiştirir?
Papa; PKK için “onlar özgürlük savaşçılarıdır” dememiş miydi? Böyle dediler diye terör örgütüne “Özgür Türkiye Ordusu” mu diyelim? Onlar kendilerine bağlı olan Haçlı sürülerine “Özgür”, karşı olan vatan evlatlarına da diktatör ya da “zalim” demekteler.
Bu onları ve onlara bağımlı olanları bağlar. Allah ve Resulüne bağlı olan ve sadece Allah’a hesap vereceğine inanan, bağımsız kafa ve gönül sahiplerini, bağımsızlığı karakter edinenleri asla bağlamaz.
Bütün dünya duysun “Esad zalim değildir” Amerika ve müttefikleri zalimdir. Bu suç ise ben bu suçu işliyorum.