Gelelim şu tütün meselesine!

Adıyamanlılar çıldırıyor. Hükümet, tütünlerini sattı. Daha doğrusu hükümet tütün üreticilerini sattı. Yoksa devlet üretilen tütünleri, vatandaştan peşin ve değerinde alıp da, tütünlerini ABD'ye satmadı. 

ABD sigara üreticisi kazansın diye, Adıyamanlıları sattı!

E, Adıyaman buna müstehak! 

Emin olun, müstehak!

Cem Karaca'nın "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete" şarkısını açıp dinleyin şimdi, rica ediyorum. Şarkıda, "Bu esas, tütün tütün meselesi nolcak?" diyor. Sonra "e, siz buna müstehaksınız len" diyor. Aynen böyle?

Dinlediniz mi?

Şimdi tütün içenler, bir cigara yaksınlar. 

İçmeyenler, sakın yaklaşmasınlar! 

Ömrümde bir kez sigara içtim: Ortaokul'daydım, abim lisede? Bir kış günü arkadaşım verdi, al tüttür diye… Tam çekerken, abim karşımda?

Öyle bir sille attı ki, kulağım koptu sandım ve bir daha içmedim. İyi ki dövmüş, elleri dert görmesin.

Neyse, gelelim şu tütün tütün mseslesine: 

Çelikhan Tütünü dünya markası oldu. Ortaokul'u işte bu Çelikhan'da okudum. Burayla ilgili, bir hatıram var ki, unutamam, bir gün anlatacağım. Buranın tütünü o kadar meşhur ki, sigara içenler artık paket sigarayı bıraktılar. 

Sarma sigara içmeye başladılar ve ABD'li şirket, kara kara düşünmeye başladı. İmdadına AKP yetişti. Aldığı tütün kararıyla?

AKP'den önce de, ABD, bir Derviş yollamış, "Türkiye'nin en böyük milliyetçi partisi MHP" üçlu koalisyonun önemli bir "ayağı" olarak," memleketin âli menfaatleri için" Atlantik' Derviş'ine sımsıkı sarılmıştı, hatırladınız mı?

Derviş "TAHDİT"ine "Hikmet" mantığıyla MHP başta olmak üzere üç ayak da, sahip çıkmıştılar. "Tütün Yasası" adı altında, tütün üretimine ABD için "sınır", "kota"veya "TAHDİT" konmuştu. O meşhur "15 günde 15 yasa" vardı ya…

O zaman Çelikhan ve Adıyamanlılar, Ankara'ya gitmiş "başka gelir kaynağımız yok" denerek ağlayıp sızlamışlar, Çelikhan tütün üretiminde "TAHDİT" dışı kalmıştı. Sonra AKP geldi, "Derviş Yasaları" diye, "çarpılmamak" için herhalde(!)hiç dokunmadı. Daha doğrusu, ABD'nin "Derviş" yolunu misliyle devam ettirdi. O şartla gelmişti çünkü…

Geldik bugüne, Tütün yerli ama satışı "kaçak" muamelesi görecek. Yabancı sigaraların satışı yasal ama Çelikhan tütününü satışı yasak.

Cem Karaca'nın "siz buna müstehaksınız" şarkı sözüne, gel de hak verme!

Bir Türk dervişi gibi kapı kapı dolaşıp "bu iktidardan size,  'İş ve Aş' olmaz, 'İş, Aş, Haydar Baş' deyinde  kurtulun" dediğimizde Çelikhanlılar ne demiştiler: Sizin gücünüz yok!

Aslında bu şu demekti: Arkanızda Amerika yok!

E işte, gücü olan işini yapıyor, o zaman bağırmayın!

Adıyaman'ın AKP'ye verdiği yüzde 70'e yakın desteklerden sonra "siz buna müstehaksınız len?" demek çok mu ağır olur? 

Olmaz olmaz!

Tütün üreticisi bir ailenin çocuğu olarak, çocukluğunda tütün yaprağı yerine parmağını şişe saplayan bir insan olarak, bu işlerin böyle olması, canımı acıtıyor. Adıyaman yanlış yaptı. Türkiye yanlış yaptı.  Bindik alamete, gidiyoruz kıyamete?

Prof. Dr. Haydar Baş, bölgesel projelerini açıklarken, hiç unutmuyorum, "ben tütünden çok kalite boyalar yapacağım ve bunu dünyaya satacağım" demişti. Sayın Baş bugün iktidarda olsaydı, dünya Çelikhan tütünü içecekti. Türkiye'nin tütünü "kaçak" muamelesi görmeyecekti. Kendi tütününe "kaçak" muamelesi yapan bir ülke, emin olun çoktan işgal edilmiş. 

Kime göre kaçak, Çelikhan tütünü? 

Hem de kendi yurdumdan, yurdumun malı kaçak!

1925 yılında Reji Şirketi'ni 4 milyon liraya satın alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yani Atatürk, Türk tütüncüsünü, Reji'nin kölesi yapan Duyunu Umumiye anlayışına son verdi. Bugün tütün yasaklarıyla bu anlayışın, farklı şekilde geri döndüğü ortada…

Osmanlı'nın borçlarından dolayı tütüncüler, tütünlerini Reji'ye vermek zorundaydılar. Çocukken yaşlılarımızdan "Reco" diye duyduğumuz zorbalık, meğer bu ülkede çokta canlar almış.  Reji'li 42 yılda, 60 bin insan Reji Şirketi'nin zarar etmemesi uğruna, "kaçakçılığı önleme" kılıfıyla, Reji Kolluk Güçleri'nce öldürüldü.

Atatürk nasıl bir belada kurtarmış bizi… Bağımsızlık böyle bir şeydir. Lozan'a  "hezimet" demek, Atatürk'e sövmek ancak ajan işidir. Bağımsız Türkiye, kolay bir şey mi sandık? Atatürk'ün bıraktığı Bağımsız Türkiye, ondan sonra yanlış politikalarla bağımlı hale geldi ve getirildi.

Yeniden, "Bağımsız Türkiye" demek farz oldu artık. Tütün için, şeker için ve bütün tarım ürünlerinin her türlü TAHDİT ve sınırlamalarına son vermek için, Adıyaman'ı ve bütün Türkiye'yi kalkındırmak için… Vatan için, Allah için…

ABD'li şirketlere verilen sözlerle, "İş ve Aş" sahibi olunmaz.

 Meydanlarda  "Ey Amerika!" denerek de, bu işler yürümez. Üretim ve üretimine pazar bulmakla "Ey ABD!" denir. 

Cargil kazansın diye Şeker Yasası çıkartıp, şeker pancarı üretimine kota koyacaksın veya dünya sigara devi PhilipMorris kazansın diye, tütün üretimine kota koyacaksın veya Çelikhan Tütünü'nü "kaçak" duruma düşüreceksin.

Açın gözlerinizi!

Küresel ekonomik istilanın, tek bir silahı var, o da Haydar Hoca ve onun  Milli Ekonomi Modeli'dir. İster inanın, ister inanmayın. 

İnanmayın sürünün!

Sardığınız cigara ile kendinizi de yakın!

Dön dön gel aynı yere?

Çalsın Cem karaca, "Bindik alamete, gidiyoruz kıyamete"?

Gelelim şu tütün meselesine!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön