Gerçek Hedef Türkiye

İsrail ile İran arasında başlayan savaşta, ABD artık resmen devrede. Gerçi başından beri sahadaydı, ancak bu kez resmiyet kazandı. Ortadoğu’da uzun yıllardır uygulanmakta olan Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) için gereken her adım, planlı bir şekilde atılıyor. Bugün herkesin dilinde olan bu mesele, aslında yıllar önce gündeme getirilmişti.

Prof. Dr. Haydar Baş, daha 1990’lı yıllarda “Arz-ı Mev‘ud”, “Büyük İsrail”, BOP ve Yinon Planı gibi başlıkları açık açık dile getiriyordu. Vefatına kadar da bu hakikatleri anlatmaya devam etti. Ne yazık ki bugün, bu uyarıların ne anlama geldiğini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Kasım Süleymani, ABD tarafından şehit edildiğinde, bazı “Müslüman” görünümlü çevreler bu cinayeti memnuniyetle karşıladı. ABD’nin her Müslüman katlinde memnuniyet duyan, yerli işbirlikçilerimiz mevcut. Süleymani’ye yapılanlara “oh olsun” diyenler, benzer tavırlarını Hasan Nasrallah söz konusu olduğunda da sergilediler. Nasrallah’ın etkisizleştirilmesiyle Lübnan zayıfladı; ardından Suriye sarsıldı. Suriye düşünce sıradaki hedef İran oldu. İran düşerse, Türkiye düşecektir — Allah korusun!

Bir zamanlar “Esad gitsin” diyenlerin, bugün “İran’ın yanındayız” demeleri ise inandırıcı olmaktan uzaktır. İran’a yönelik saldırılar, Müslüman halklar nezdinde bir karşılık buldu belki; kalpten dualar yükseldi. Ancak bağlı olunan yönetimlerden gerçek bir ses çıkmadı.

Türkiye’de ise hem halk hem de yönetim, görünürde İran’ın yanında. Ancak bu tutum, Kürecik’i kapatma gibi somut bir adıma dönüşmedikçe, yalnızca temenniden ibaret kalır.

ABD’nin resmen savaşa dâhil olmasıyla birlikte, bölgedeki kriz geri dönülmez bir noktaya taşındı. Uzun zamandır, belki de ilk defa “Üçüncü Dünya Savaşı” uyarısını yaparken şunu açıkça ifade etmek isterim: Dünya savaşı artık kaçınılmaz bir tehdit olmaktan çıktı, bir ihtiyaç hâline geldi. Çünkü Türkiye çok ağır bir tehdit altındadır.

İsrail’in yıllara yayılan istihbarat faaliyetleri, İran’ı neredeyse devlet olmaktan çıkardı. Türkiye, yaşananlardan ders çıkarmazsa, İran’ın düştüğü duruma düşmesi an meselesidir. Keşke Prof. Dr. Haydar Baş’a zamanında kulak verilseydi…

Ömrünü bu uyarılara adayan bir şahsiyetin adı bile anılmazken, İsrail’le 23 anlaşma imzalayan Necmettin Erbakan hâlâ “İsrail karşıtı lider” olarak anılıyor. Oysa açık konuşalım: Erbakan bu anlaşmaları yaptı. İsrail uçaklarını Konya semalarında uçuran da oydu. Bugün Müslüman coğrafyaları kana bulayan uçaklar, işte o gün atılan imzalarla vücut buldu.

İstihbarat anlaşmalarının hâlâ yürürlükte olduğunu düşünüyorum. Üzeyir Garih ile olan dostluğun da tarihin tozlu raflarına kaldırılmaması gerekiyor.

Bugün yaşananlar tesadüf değil. Dün meydanlarda İsrail aleyhine slogan atan bazı isimler, aynı gün masada ticaret anlaşmaları yapıyordu. Kimin “okuldan kaçmış talebeleri” olduğu artık çok net.

Tüm bunları neden anlatıyorum? Meşhur sözle ifade edelim: “Kimler, kimlerle beraber… Kadere bak!”

Dünü unutan, bugünü anlayamaz. BOP, ne yazık ki Müslümanların omuzlarında yükseldi. Şerif Hüseyin rolünde,  canavar ile parçalar, oturup seninle ağlar.

Gözlerini kapatan toplumlara Allah yardım etmez. İran yönetimi, ne yazık ki gereken uyanışı gösteremedi. Nasrallah’a sahip çıkmadılar, Kasım Süleymani’yi koruyamadılar. Ve bu günlere böyle gelindi.

Bazı insanlar vardır; onlar düşerse sadece bir kişi değil, bir ülke düşer, bir bölge düşer. İslam dünyasında bu tür şahsiyetler sistematik biçimde ortadan kaldırıldı. Kimisi bombayla, kimisi iğneyle, kimisi başka yöntemlerle…

Bu anlamda, Prof. Dr. Haydar Baş da o isimlerden biriydi. Müslüman âlemini ve özellikle de gururla mensubu olduğu Türkiye’yi, her türlü tehlikeye karşı bir ömür boyu uyardı. Gecesiyle gündüzüyle milleti, yetkilileri, yöneticileri ikaz etti. Bugün herkes, onun yıllar önce söylediği noktaya geldi ama artık çok geç.

Türkiye açık hedef!
Türkiye asıl hedef!
Türkiye gerçek hedef!

NATO üyeliği masallarıyla kimse kendini kandırmasın. Yetkililer, iç cephenin birliğini sağlamak zorunda. Ama bu da yetmez. Atatürk dönemindeki paktlar örnek alınarak yeni ittifaklar kurulmalı.

Ve biz vatandaşlar… O gün gelmeden, tepemize bombalar yağmadan, önlemimizi almalıyız. Güvenli sığınaklar, uzun ömürlü gıdalar artık bir lüks değil, hayatta kalma gereğidir.

Unutmayalım:
Uyanmayanı tarih uyandırır, ama bedeli ağır olur.

Gerçek Hedef Türkiye
Başa dön