İnsan sevdiğini kaybederse, hayat çok anlamsızlaşır. Hele de sevdiği insan, Haydar Hoca ise… “Zaman her şeyin ilacı” derler ya, inanmayın! Neredeyse kaybedeli 2 ay olacak. Hayat o kadar anlamsız ki… Hiçbir şeyin tadı yok.
Cem Karaca’dan “dünya dünya obur dünya”yı dinleyin.
Sonuna da şunu ekleyin;
Dünya dünya obur dünya
Karnı büyük koca dünya
Haydar Baş’ı alan dünya
Aldın yine, doymadın mı?
Eminim çok yareni, ona kavuşmak arzusunda. Ne mutlu sevdiğine kavuşma arzusunda olan, gerçek gönüldaşlara. Sadece sevgisiyle doyan, varlığı ile mutlu olanlara, ne mutlu…
Allah için sevgi, budur.
Ve ne mutlu, hayatının bundan sonrasını, onun tezlerine, davasına, evlatlarına ve ailesine adayan, vefalı insanlara… Böyle yüz binler var, biliyorum. BTP Lideri Hüseyin Baş, Türkiye’nin en genç olduğu kadar, en güçlü lideridir, bu böyle biline…
Neyse, soy adaşım Cem’i dinlediyseniz, arkanıza yaslanın, az da beni dinleyin!
ABD yanıyor, bunu izlemenin bile tadı yok, biliyorum.
Yine de, iyi be!
Ramazan günlerinde Bağdat’ı yakanların yandığını izlemek, emperyalist yuvanın yanışını görmek, “ilahi adalet” dedirtiyor, insana.
Her bir ABD vatandaşına acıyorum. Çünkü onlar da, ne yazık ki emperyalist aklın elinden tutsak ve de mağdur. Onları da, biz kurtaracağız.
Ne demişti liderimiz, siyasete girdiği 2002’de:
“Merkezinde Türk’ün olduğu bir dünya kuracağız, var mısınız!”
Hep birlikte, “varız!” demiştik.
Neler demedi ki;
2005’te “ABD yıkılacak” dedi. Ekonomi modelini anlatmaya başladığı 2006’da, “ABD’yi yıkmazsam namert olayım” dedi.
“Benim gücüm ABD’nin de üzerinde” dediğinde, “hamaset” yaptığını sananlar olmuştu. Milli Paralarla Ticaret’in ne olduğunu anlayan arkadaşlar, bunun “hamaset” olmadığını anlamışlardı.
AB’ye 15 yıl ömür biçtiğinde, yine öyle. Bilimsel konuşmuştu, ABD’nin neden batacağını anlatmıştı.
Hatta Almanya’da Milli Ekonomi Modeli Kongresi yapıldığında, Hollanda’dan katılan Prof. Dr. Conellia Versteegh, "Prof. Baş, 2005’te AB’nin dağılacağını ifade ettiğinde hamasi olarak bunu dediğini zannetmiştim. MEM eserini okuduğumda, AB ayakta durmak istiyorsa MEM’i hayata geçirmesi lazımdır" demişti.
ABD’nin batacağını, AB’nin dağılacağını,2005’te Türkiye’de söyleyene deli derler. O korkmadan söyledi çünkü bunun ilmine ve matematiğine sahipti. Baş Hoca’nın, bir ABD veya AB düşmanlığı da yoktu.
O, halkalara asla düşman değildi. Sömürüye ve emperyalist hesaplara düşmandı. Bunlara kuklalık yapma gafletine düşmandı. İnsanların dostu, yanlışların düşmanıydı.
Öyle olmasaydı, ekonomi anlattığı, dünya iktisatçıları, neden dinlerini bırakıp İslam’ı seçtiler. “Ne Mutlu Türküm Diyene” dediler. Ondaki erdem, insanları etkilerdi, bu Türk veya yabancı fark etmezdi.
Şimdi hayatta olsaydı, büyük ihtimalle hepimizi Trabzon’a toplar, görüşlerimizi dinlerdi. “Bana inanmadınız ama bakın, batırdım onları” derdi. İnanırdık tabi ki, onun her bir sözüne, her bir harfine.
ABD’nin battığını şimdi körebe de söyler. Veya AB’nin dağılacağını… AB’de “müzakere” tarihi aldık diye, gündüz gözüne Ankara’da, havaiyi fişekler atılmıştı. O zaman serap görenler, şimdi ne görüyorlar acaba…
Yalnız burada bir uyarıda bulunayım:
ABD’yi yakanlar, Türkiye’yi unuttular sanmayın. Doları uğruna, ABD’yi yakan irade, seni es geçmez, haberin olsun! “Yakılma” önceliği ABD’nin oldu. Meseleye bak, suyunu, hortumunu hazırda tut!
Allah, devletimizi ve milletimizi korusun!
Hava ve su gibi birlik beraberliğe ihtiyaç var. Liderimiz şuan da hayatta olsaydı, ömrünü harcadığı birlik beraberlik mevzuunu, dile getirirdi. Herkes kenetlensin, birbirine.
Spor camiasından tutun, siyaset camiasına kadar, hemen herkes, birlik içinde olmaya mecbur. Apartmanda, ailede, aklınıza gelebilecek her yerde birlik ve sağduyu… Eski kavga ve kırgınlıkların hepsi, bir kenara!..
Öyle bir duman geliyor ki, Sarıkaya’yı tutmuş!
Ne diyor, bu adam diyorsunuz!
Çocukken, köyümüzde eğer duman, Sarıkaya’yı tutmuşsa, köye mutlaka yağardı. Aklıma geldi, nedense…
Galiba, köyümü özledim!
Hele de, üstadı kaybettikten sonra, çocukluğumda olduğu gibi kuzu otlatmak geliyor içimden. Katırlarla uğraşacağına, insanın geviş getiren bir kuzuyu izlemesi, çok daha güzeldir.
Belki de, ölümü özledim!
Toprağın altı, çok sevimli ama yapacak iş var!
Öyle demişti: “Yapacağınız hizmetler var”.
İnşallah…
Bekliyoruz!
Koyun istemem yalnız, kuzulara talibim!
Sığır ve katırlar da, uzak dursunlar!
Atlara ihtiyaç var!
En hızlısından…