Haydar Baş yalnız değil

Türkiye, Prof. Dr. Haydar Baş'e  Susurluk'ta yapılan saygısızlığa kayıtsız kalmadı. Zaten kayıtsız kalması da beklenemezdi. İktidar tarafı olayı sessizce izlese de, Türkiye ayağa kalktı.

Özellikle sosyal medya üzerinde yüz binler, tepkilerini dile getiridiler. Baş Hoca'ya dualar ettiler, "Devletin Haydar Baş'ı koruması gerekir" görüşlerini dile getirdiler. 

 "Haydar Baş, 'Atatürk' dediği için mi hedefte?" sorusu, en çok tekrarlanan soru oldu. Bunun yanında; " O, Hacıbektaş yolunda bir alim olduğu için , Ehl-iBeyt eserlerini yazdığı için hedefte" diyenler de, az değildi.

Ayrıca; "Baş Hoca, ülke kaynaklarını hatırlattığı için küresel güçlerin hedefinde" veya "Milli Para veya Milli Paralarla Ticaret Tezi'nin sahibi olduğundan egemen güçlerin hedefinde" diyenleri mi dersiniz, "Ona ait Milli Ekonomi Modeli tezi, ABD'yi kızdırdı" diyenleri mi…

Olayı FETO'ya bağlayan yorumlarda oldukça dikkat çekiciydi:

-"1998'in 27 Şubat'ında Gülen'in Papa'ya verdiği mektupta 'Papalık konseyi misyonunun parçası olarak huzurunuzda bulunuyoruz' itirafı sonrası, bu ülkede bir tek adres, milleti ve devleti uyarmıştı, o da, Prof. Dr. Haydar Baş ve sahibi olduğu medya… 

-" Ergenekon ve Balyoz davalarında, çok uğraştırlar onu içeri atmak için, o zaman başaramadıklarını şimdi, başarmak istiyorlar"

-"15 Temmuz başarılı olsaydı, Sayın Baş, öncelikli hedefler arasındaydı. O gün başaramayanlar, sanırım yarım kalmış işi, Susurluk'ta gerçekleştirmek istediler."

-"Son bir kaç yılda, sürekli Baş Hoca'ya yönelik çirkin saldırlar oluyor. Ve bunların FETO bağlantısını ortaya çıkarmak, devletin işidir."

-"FETO ile mücadele etmek için eğer bir milat gerekiyorsa, bu milat, Haydar Baş'ın ona karşı tek başına başlattığı mücadele tarihi olan, 28 Şubat 1998 olmalıdır. Bu tarihten sonra Baş Hoca'nın bu ülkede uyarmadığı ne bir dernek, ne bir vakıf, ne de bir parti veya hükümet kalmamıştır"

-"Hükümet ve bazı çevreler, istedikleri kadar gizleseler de Haydar Baş, FETO'ya karşı mücadelenin simge isimidir.O'nu bugün hedefe oturtanlar, gizli FETO'culardır. Rütbesi ve mevkii ne olursa olsun…"

"Hükümet bugün FETO ile mücadelede başarılı olup olmadığını, Haydar Baş'a yapılan çirkin saldırılardan, açılmış uyduruk davalardan anlayabilir. Nerede Baş Hoca'ya bir saldırı var, oraya ışık tutsun, gizli FETO'cuları yakalar."

-"Emniyet ve yargıda FETO unsurlarının olup olmadığını gösteren iki bariz olayın biri Susurluk'ta, diğeri ona açılmış davalarda."

Kıymetli dostlar!

Yorumları buraya sığdırmak, bize gönderilen e-postaları buraya yazmak mümkün mümkün değil. Bazılarını mealen aldım sadece…

Bu görüşlerin hemen hepsi doğru. Ama başka görüşleri dile getirenler de var ki,  ben bunlara katılmak istemiyorum:

-"Atatürk tezleri yüzünden hükümetin hedefinde"

-"Tezlerine hükümet oturmak istiyor ama Baş Hoca'nın  siyasi varlığı buna engel. Bu yüzden uğraşıyorlar…"

-"Hükümet çatısı altında gizli FETO'cular, Baş Hoca'yı yemek istiyorlar. Bu da hükümetin işine geliyor."

-"Hükümet geçmişte FEO ile birlikte harket etmiş, Baş Hoca'ya çok büyük zulümler yapmışlardı. Bu gün de farklı değil. Hükümet, Baş Hoca konusunda FETO tarafından hala kullanılıyor"

Yorumlar bitmek bilmiyor. Ancak şu kadarını ifade edlim ki, Baş Hoca'nın kılına zarar versinler, bu millet bu işin peşini bırakmaz. Bir de işin ABD ve İsrail boyutu var. İngiltere boyutu var.

Prof. Baş'ın tezlerinin dünyadaki "kaynak" savaşalarını suç üstü ettiğini belirtmiştik. Ülkemizin güneydoğusunda çıkardıkları fitne, "Kürt Sorunu" değil, bir "kaynak" sorunu olduğu gerçeği,  deşifre olunca Sayın Baş'ın tezleriyle, egemen güçleri rahatsız oldular.

Güneydoğu'da ülke toprağını koparmak isteyenlerin, Haydar Baş'ın "Vatandaşlık Maaşı" ile işlerinin kolay olmadığını gördüklerini de, eklememiz lazım.

Nereden baksanız ta Irak işgalinden beri "hedef Türkiye" diyen bu insan, "Niçin Türkiye" kitabını yıllar önce yazdı ve Arz-ı Mev'ud planını, dünyada ortaya koyan ilk insandır.

Bugün iktidara düşen, emperyalist güçlerin içimizdeki tetikçilerinin, içimizdeki uşaklarının ve içimizdeki  "nursuzlarının" yaptıklarına çanak tutmak değil, ortaya çıkarmak olmalıdır. Herkes ne diyor: Ülkenin bu insana ihtiyacı var.

Yarım asırdır, her dediği çıkmış bir insanı korumak, kollamak, devletin asli görevi olmaldır. Devletler böylesine bilge insanlarla, ilelebet yaşama imkanı bulurlar. 

Bugün ülkeler, bu insanın iktisat kurallarıyla, iktisat kavramlarıyla ve iktisat tezleriyle, vatandaşlarını İş ve Aş sahibi yapıyor. 

Prof. Dr. Haydar Baş'ı önce Allah, sonra sevenleri korur. Esasen ben ülkenin Haydar Baş tarafından korunmasına müsade edilmesinden bahsettim.  Ancak şu kadarını söyleyeyim: 

Haydar Baş yalnız değil.

Bunu birkez daha gördük ve yaşadık.

Haydar Baş yalnız değil

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön