Bu yıl da 10 Kasım, çok farklı geçti. Sosyal medya üzerinden Hoş Geldin Atatürk rüzgarı esmeye devam etti. Her 10 Kasım’da Atatürk’e mevlit okutan Baş Hoca, bu yıl aramızda yoktu. Acımız bu 10 Kasım’da daha da arttı.
Binlerce sosyal hesapta, Prof. Dr. Haydar Baş’ın ezber bozan Atatürk çıkışları paylaşıldı. Daha önceleri, İnsan Atatürk ve Müslüman Atatürk öne çıkmazken, artık Atatürk’ün bu yönleri de herkes tarafından dillendirilmeye başlandı.
Atatürk ile milleti arasına örülen duvarlar yıkılmaya devam ediyor. Milletler, liderlerini kendilerine bezediği sürece benimserler. Hele de kurucu liderler, ne kadar milletinse, o kadar saygı ve sevgi duyulur, yolu o kadar sürekli olur.
Atatürk düşmanlıklarının hedefinde, Türk devleti ve milleti vardır. Millet, başı konusunda şüpheye düşürülürse, “O’nun kurduğu devletten ve ülkeden de bir şey olmaz” görüşü tutar ve dağılır. İşte Türkiye’de yapılmak istenen budur.
Din maskesi takmış ajan kişilikler, yıllarca fitne yaydılar. Atatürkçü bilinen çevreler de ne yazık ki, bu ajan kişiliklerin iddialarına cevap verecekleri yerde, ya sessiz kaldılar, ya da onayladılar. Atatürk düşmanı tipler, “Alim” ve “Üstat” diye pompalanınca, işler daha vahim bir noktaya geldi.
10 Kasım öncesi, Atatürk’e “deccal” diyebilen karanlık kişiler, halen “ak-gündüz” olarak gezinebiliyor. Hem de adı “İslam Üniversitesi” diye anılan Batı’daki “besleme” yuvalarında. Bu nasıl bir İslam anlayışı ki, Müslüman bir ülkenin ölmüş kurucu liderine laf edilebiliyor.
Ne kul hakkı biliyor, ne de İslam ahlakı?
Güya Nursi, Atatürk’e “namaz kıl” demiş. Yahu Nursi’nin kendisi namaz kılmıyordu. Ömründe hiç Cuma kılmamış, beş vakit kılar mı? Bunları daha önce yazmıştım. “Camide sıkıldığını” kendi söylüyor.
Nursi her dönemin adamı olmuş kaypak biridir. 1 Kasım 1922’de Ankara’ya gidip, Atatürk’e “halife” olmayı teklif etmiştir. Nurcular nedense bunu hiç zikretmezler. “Namaz kılmayan” birine, “halife ol” diyen bir Nursi mi var karşımızda, o zaman.
Atatürk’e övgüde o kadar ileri gider ki, Atatürk sıkılır bundan. Çünkü Atatürk’ün övgülere ihtiyacı yok. Değmez bu ismi zikretmeye ama ne yazık ki Atatürk düşmanlığının bir numaralı ismi Nursi’dir.
NATO’cu, CENTO’cu biridir. İlk Papacı, ilk Diyalogcudur.
Yazdıkları “takip mesafesi” korunmaz ve “maske” takılmazsa, yüzde yüz öldürücü virüslerdir. Aşı bile tutmuyor, bu virüsü kapanlarda. Aslında ‘Deccal’ tarifine Nursi uyuyor!
Neyse!
Kısacası Atatürk’ün “birleştirici harç” olduğunu savunan, Haydar Baş panzehiri olmasaydı, Hoş Geldin Atatürk yazılmasaydı, “Atatürk Vatandır” gerçeğini haykırmasaydı Baş Hoca, camiye gidenler, Anıtkabir’e gitmemeye devam edeceklerdi.
Türk milleti Ata’sına giderken artık abdest alıp gidiyor. Biz de Haydar Baş’a ne kadar teşekkür etsek az. 1986’da sorduğum Atatürk sorusuna, verdiği cevap ile virüs kapmaktan kurtaran adam, sana sonsuz teşekkürler!
Hoş Geldin Atatürk vatan savunmasıdır!
Atatürk’e sevmeyen bu ülkeyi sevemez kardeşim, kimse kendini kandırmasın. Atatürk’e düşman olan, devletine de düşman olur. Bu da onu, potansiyel ajan yapar.
Atatürk’ü yanlış tanıyanlar, Hoş Geldin Atatürk’ü okuduklarında, bize hak veriyor, teşekkür ediyorlar. Artık cami ile Anıtkabir arasına kurulmuş Haydar Baş köprüsü var. Bu köprü, Türk milletini Ata’sına en temiz duygularla taşıyacak.
Her 10 Kasım’da, Anıtkabir’de güller açacak. Fitnenin gözü çıkarılacak. Hem Atatürk’e hem de Baş Hoca’ya sonsuz rahmet olsun. Aslında o rahmet bizlere olsun. Bizler ölü, onlar diri ama adet yerini bulsun.