Yaşananları ibretle izliyoruz. Türkiye çok karanlık günlere gebe… Kemal Kılıçdaroğlu şehit cenazesinde saldırıya uğruyor. Saldırı sonunda bir eve sığınıyor, sığındığı ev taşlanıyor.
Ülkenin Milli Savunma Bakanı, eski Genelkurmay Başkanı Akar ise o evin önünde yaptığı konuşmada "Protestonuzu yaptınız, tepkinizi koydunuz, artık çekilin" diyor.
Olayı değerlendirmesi şaka gibi… Devlet Bahçeli ise Kılıçdaroğlu'na "Senin orada ne işin vardı?" diye soruyor.
Olaya nereden bakarsanız bakın, yaşananlar çok çirkin. Türk'ün ne ahlakına, ne inancına, ne geleneğine, ne tarihine yakışıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun seçimler öncesinde "Valiliklere talimat verdim.
CHP'li yöneticiler şehit cenazelerine katılmayacak" sözleri hafızalarda yerini korurken, böyle bir gelişmenin vuku bulması çok düşündürücü.
Kılıçdaroğlu'nu beğeniriz beğenmeyiz ayrı konu ama bu ülkenin ana muhalefet lideri…
Yeni bir Madımak katliamına ramak kaldı. "Yakın bu evi" çağrıları insanın kanını donduruyor. Bence bu olay oldukça planlı ve bir plan dahilinde sadece bu kadar planlanmıştır. Bir uyarıdan çok ileride başka gelişmelere zemin hazırlanmıştır.
Seçim öncesi yapılan ayrıştırıcı konuşmalar yerini provokasyonlara bırakmıştır. Türkiye'nin bölünmesi için kesinlikle bir iç savaşa ihtiyacı var.
Bu nedenle Gladio iş başında…
Maraş ve Çorum olayları, Madımak ve Başbağlar katliamı, derin NATO'nun bugüne kadar içimizdeki oyunlarıdır.
Şimdi yeniden iş başında ve aktörleri yeniden sahnededir. Olayları dikkatli izlerseniz, gelişmelerin perde arkasını aralamaya çalışırsanız içimizdeki NATO'yu görürsünüz. İçimizdeki NATO'nun 'kullanışlı' çocuklarını tanırsınız.
Sakın ola, onların kışkırtmalarına gelmeyin. Onların tezgâhlarına düşmeyin.
Alevi-Sünni kardeştir.
Bir seçim uğruna Gladyo oyunlarına alet olmak kimseye kazanç sağlamaz.
Keşke Sayın Kılıçdaroğlu, bugün sıra kendine gelmeden çok önce Susurluk'ta Prof. Dr. Haydar Baş'a yapılan çirkin saldırıyı kınasaydı. Meclis'te işin takipçisi olsaydı.
"Alevi-Sünni kardeş" diyen, CHP'lilere veya solculara "Müslüman" diyen Baş Hoca'ya sahip çıksaydı.
“İttifak yapacağız” diye önce teklifler yapıp sonra oyalayıp kandırmasaydı ve o ittifakı gerçekleştirseydi.
Haydar Baş'ı Meclis'e taşısaydı, içimizdeki Gladio bugün hareketsiz kalırdı. Oyunlar peşinde olma imkânı bulamazdı.
Cumhur İttifakı'nın ektiği nefret tohumları filizlenmezdi. Haydar Baş'ı bağrına basan bir CHP asla taşlanmazdı.
Ayrıca işin bir başka boyutu "Bu saldırı, neden İstanbul'u AKP'ye kaybettiren Ekrem İmamoğlu'na değil de Kılıçdaroğlu'na yapıldı diye iyi düşünülmesi gereken bir konudur."
Çünkü İmamoğlu sağı ve solu kendinde birleştirmiş önemli bir figür haline geldi. Ona saldırı, yüzde 48 olan desteği yüzde 70'lere çıkartır. Bu, Türkiye'nin birlik beraberliği adına çok önemli bir gelişme olacağı için, sağı solu daha da birleştireceği için, beklenen ayrıştırmayı gerçekleştirmez. Yani Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi asla tesadüf değil planlı ve bilinçli.
Bence bu saldırı İmamoğlu'nu unutturmak ve Kılıçdaroğlu'nu gündemde tutmak için yapılmıştır. Yumruk yiyen Kılıçdaroğlu olabilir ama saldırıya uğrayan kesinlikle İmamoğlu'dur. Saldırı sonrasında, unutulan Kılıçdaroğlu gündeme tam otururken, İmamoğlu ikinci sıraya düşmüştür. Kılıçdaroğlu yumruk yese de sonuçta destek görmüştür.
Bu saldırı ile birkaç kuş birden vurulmuştur. İktidarın dişine göre bulduğu Kılıçdaroğlu, yeniden aktör olmayı başarmıştır.
Kılıçdaroğlu bu gelişmelerden memnun olmuştur.
Hem Erdoğan, hem Bahçeli, hem Kılıçdaroğlu bu işten kazançlı çıkmışlardır. Soylu da yerini sağlamlaştırmıştır.
Fail aramadan önce, bu işlerde kârlı çıkanlara bakacaksınız!
Bu saldırı sonrasında neden akıllara gelen ilk isim Süleyman Soylu oluyor? Kamuoyu, neden ilk onu hatırlıyor?
Olaylara dahli olduğunu iddia etmiyorum. Sadece soruyorum, niçin akla ilk o geliyor?
Neyse…
Sayın Erdoğan'ın "büyük sorunlar var, birleşmeliyiz" mealindeki sözlerinden sonra bu provokasyon ne anlama geliyor?
Erdoğan'a rağmen mi bu işler oluyor, bunu da düşünmek gerekiyor. İstanbul'u ne pahasına olursa olsun alma arzusu, türlü oyunlara göz yummaya cevaz veren bir anlayışa sebep olursa, korkarım Türkiye'ye kaybettirir.
Türkiye'yi karıştırmak isteyenlere inat, birlik içinde olmalıyız. Türk milleti cenazede kavga edecek kadar ne zaman evrildi ve çevrildi? Maşaları değil, asıl failleri konuşalım. Baş failleri konuşalım.
Türkiye'nin karıştırılmasını kimler istiyor? Kimler yeniden kardeş kavgasına istiyor?
Ve buna karşı yıllardır çelik duvar ören, Haydar Baş Beyefendi'ye yapılan saldırıların nedeni de anlaşılmıştır sanırım.
Ülkenin Savunma Bakanı'nın yanında ana muhalefet lideri dayak yiyip taşlanıyorsa, kimse güvende değil demektir. Bunu da bir kez daha hatırlatalım
Ekonomik sıkıntılar, bu şekilde unutulur sananlar, kendilerini kandırırlar. Türkiye'de ekonomi halledilmeden, hiç bir sorun çözülmez.
Ekonomik sorunlar ve siyasi kavgalar, düşmanın işine yarar.
Unutmayalım ki emperyalist akıl, ne sağ tanır, ne sol. Ne Alevi tanır, ne Sünni… Onlar, kavga ister ki işleri görülsün.
Kimse, onların ulağı ve uşağı durumuna düşmesin. Sonları gerçekten iyi olmaz. Kısa vadede kendilerine rant getirisi olsa da sonlarının kötü olacağını bilmeleri gerekir.
Allah, intikam sahibidir, bu böyle biline… İlahi adalette gerçekten zaman aşımı yoktur. Bunu Kılıçdaroğlu da biraz düşünsün derim!
İçimizdeki NATO yine iş başında