Irak ve Suriye olmayalım

 İnsanların konuşarak anlaşamadığı dünyada, hayvanları konuşturmak, en iyisi, son zamanlarda!

Bir dinle bak!

Bir gün ormanda aslan, kurt ve tilki birlikte geziyorlarmış. Tuzağa yakalanmış bir tavşan görünce aslan, kurda dönüp "Kurt kardeş, şu tavşanı üçümüz arasında adaletli bir şekilde dağıt" demiş. Kurt düşünmüş ki, "Aslan ormanın kralı, elbette aslan payı onun olur." İstemeye istemeye, "Kuyruğu ve ayakları tilkinin, başı benim, etli gövdesi de sizin olursa adaletli olur" demiş. 

Kurdu bir pençeyle parçalayıp bu kez tilkiye dönen aslan, "Şu tavşanı ikimiz arasında adaletli şekilde bir de sen dağıt bakalım tilki kardeş" demiş. 

Korkudan beti benzi atan tilki, bir aslana bakmış, bir yüzü parçalanmış kurda? Ve demiş ki "Tavşanın kuyruğu ve ayakları sabah kahvaltınız, başı öğlen yemeğiniz, etli ve leziz gövdesi de akşam yemeğiniz?" Bu paylaşımı duyan aslan, tilkiyi sevmiş, "Aferin, bak ne güzel, adaletli bir şekilde dağıttın. Nerden öğrendin sen bu adaleti?.." Tilki, kurdun cansız bedenine bakıp şöyle demiş "Yerde yatandan öğrendim sayın kralım, yerde yatandan?"

Ya, dostlar!

Anladınız mı?

Yerde yatanı göreceksiniz!

Aslan, netice de bir hayvan. Birine "aslan" dersen sevinir, "tilki" dersen kızar. Oysa ikisi de hayvan?

Hayvanlığın lüzumu yok!

Kurnazlık tilkide, feraset Mü'minde olur.

Neyse?

Çıkalım hayvanlar âleminden!

Kendi âlemimize dönelim.

12 Eylül öncesi ilkokuldayım, abim lisede? "Sağcı mısın?" veya "Solcu musun?" sorularıyla toplum ikiye bölünmüş. Geniş aileyiz ve bizde ikisi de var. "Taraf olmayan bertaraf olur" denilen zamanlardan bahsediyorum. Neyse abim okula gidiyor sabah. Yolda önünü "sağcılar" kesiyor. "Sağ mı, sol mu?" sorusuna "solcuyum" cevabı verince, bir güzel dayak yiyor!

Akşam eve gelirken, bu kez "solcular" kesiyor yolunu. Sabah sağcılardan dayak yiyen abim bu kez, "sağcıyım" diyor. Bir dayak ta solculardan yiyince, okulu bırakıp köye dönüyor. Liseye darbeden sonra devam edebildi.

Hey gidi günler hey!

Emin olun, biri bizi yine bölüyor ve sokaklara çekmek istiyor. Yarım asırdır insanımızın büyük bir çoğunluğu, kafasının ya sağını kullanmıyor veya solunu. Ya sağ kolunu terk etmiş veya sol kolunu. Oysa "iki el bir baş için" demişler.  

"Canlar gelin bir olalım, münkire kılıç çalalım" demiş, Pir Sultan Abdal.

Münkir belli; emperyalistler?

Savaş isteyen, dev silah şirketleri?

Dünya kaynaklarına çökmüş, kapitalist küresel ağalar?

Büyük oyunu görelim. Dünya büyük bir savaşa gebe? Bir dünya savaşı çıkmadan belli ki, dünyaya huzur gelmeyecek. Birinci dünya savaşı, Osmanlı'nın parçalanışıyla sonuçlanmıştı. 

İkinci dünya savaşına, büyük deha Atatürk'ün uyarı ve vasiyetleriyle girmemeyi başardık. Ancak girmediğimiz halde, büyük ekonomik sıkıntılar yaşadık.

Aslında şuan olan terör vesayetli savaş üçüncü, belki biz dördüncüsüne hazır olmalıyız. Ve bilmiş olun ki, bu savaş Türkiye ve Ortadoğu'da yeni paylaşımlar için yapılacak.

İran'a saldıran bir ABD olursa, bir şekilde Rusya'ya işin ucu değer. Ve Çin'i bulur. Al sana dünya savaşı!

Yapmamız gereken, birliğimizi bozan her oyundan uzak durmak. Geçici, şahsi hesapları bırakıp, ülke için ne yararlı buna bakmak lazım. Kimse kimseye, rüzgâra doğru abdest bozmayı beklememeli?

Birlik içinde kalıp, Irak ve Suriye olmamaya bakalım!

Irak ve Suriye olmayalım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön