İran'a düşmanlık İsrail'e askerliktir

ABD, Türk askerinin başına "çuval" geçirdiğinde, içerdeki uzantıları eliyle operasyonlar çekip, kumpaslar kurduğunda, Silivri'ye doldurduğunda, "askere düşmanlığın, düşmana askerlik" olduğunu anlatıp durduk.

Sonraları, o uyduruk davaların "savcıları" dahi "kandırıldık", itirafında bulundular. Devletin kozmiğine girenlerin, devleti teslim aldıklarını haykırdık durduk. Yine sonraları gelen itiraflardan öğreniyoruz ki, devletin bütün sırları ABD'nin eline geçmiş.

Yurtdışında ve çeşitli örgütler içerisinde devletin gizli elamanları, bu "kozmik" ihanet sonrasında, hepsi şehit edildiler. Bine yakın güvenlik görevlisinin şehit olduğu gerçeği, artık gizlenemiyor. Devleti idare etmek, şakaya gelmez.

Kandırılmaya hiç gelmez.

Bakkal Ahmet kandırılsa başka, devleti idare edenler kandırılsa, daha başka? 

Bunları neden anlatıyorum?

"İslamcı ve "pek mübarek "AKP'yi o kadar uyardık, "Suriye'ye düşmanlık İsrail'e hizmettir" diye. Başını BOP'a sokmuşlar ne yazık ki, duymadı da duymadı. Bugün, ABD'ye, İsrail'e, Suriye'de komşu olduk, halen akıllanmadılar.

Fırat'ın Doğusu'nda PKK'ya yer gösterip, ABD ile anlaştılar. Evinin önünü sen bataklık haline getirirsen, sivrsinekle mücadele etmen neye yarar. Üstelik BOP'tan bir bataklıksa ve bunda katkı sahibi isen, yine "kandırıldın" demektir.

Yani hem sınırlarınız içinde, hem sınırlarınız dışında, izlediğiniz yanlış politikalar, sizi düşmana asker yapar. Bir düşünün lütfen, İsrail askeri de İsrail'i çalışıyor, İsrail'e yarayan politikaların sahipleri de İsrail'e çalışıyor.

Fark ne?

Müslüman ülkeler için bugün, iki siyaset var. Bir üçüncü siyaset kesinlikle yok. Ya BOP'a karşısınız, ya da BOP'tan yanasınız.

Nedir BOP?

Çok yazdık çizdik, tekrar söyleyelim: İçinde Türkiye'nin de bulunduğu, 22 İslam ülkesinin haritalarının ve rejimlerinin değiştirilmesidir. 

Bu değiştirme işi; 

Kanlı mı olacak, kansız mı?

Seçimle mi olacak, işgal ile mi?

Referandumla mı olacak, Arap Baharı ile mi?

IŞİD ile mi olacak, PKK ile mi?

İkiz yasaları ile mi olacak, yoksa daha başka yasalar da mı çıkacak?

Hangisi ile olduğu çok önemli değil. Önemli olan, bu değişimin olmasıdır. Irak, Libya, Suriye'de, nasıl oldu görüyoruz. İran'da nasıl olacak, önümüzdeki ayların en sıcak konusu bu olacak. 

Türkiye'yi mi sordunuz?

Türkiye'de her şey "kandırılarak" oluyor, fiili bir işgale gerek kalmadan tüm "değişimler", siyaset ile elde ediliyor, tabi şimdilik. Ama bildiğim şu ki, Türkiye, en sona bırakıldı. 

İran'dan sonraya?

Irak, Suriye konusunda düştüğümüz hataya, eğer İran konusunda da düşersek, Türkiye, çantada keklik demektir. Petrolünün yarısını İran'dan temin eden Türkiye'nin, ABD'ye İran cevabı hepimizi memnun etse de, iktidara ne yazık ki güven olmuyor.

"NATO'nun ne işi var Libya'da" dedikten sonra, İzmir'i Libya saldırılarına merkez yaptı. Irak'ta teskeresiz, ne istenirse yapıldı. Suriye'de "kardeş Esad" nasıl, "Esed" oldu, halen hafızalarımızda. 

Bu iktidarın, ABD taleplerine önce yüksek sesle  "olmaz" dedikten sonra, nasıl "gel gel" yaptığını dünya bilir. Kaldı ki, şimdilik dondurulmuş görünen Zarrab davası, tamda İran'a saldırı öncesi ısıtılırsa, tavrımız ne olacak, o zaman göreceğiz. 

Ama ne olursa olsun, İsrail'in  "en büyük düşman" olarak gördüğü İran'a, yanlış yapmak, İsrail'e hizmettir. Türkiye'yi, tehlikeye atmaktır.

Bilhassa, FETÖ'cülerin bitmez tükenmez Suriye-Esad düşmanlığı ve Şii-İran düşmanlıklarının temel kaynağının İsrail'e bağlılık olduğunu unutmayalım. İran'ın veya Suriye'nin yanlışları elbet olabilir, ama hiçbir gerekçe, İsrail'e hizmete neden olamaz.

İran'a düşmanlık, İsrail'e askerliktir.

Suriye ve Irak'a düşmanlık, İsrail'e askerliktir. 

Çünkü Suriye ve Irak ile komşu olmayı reddetmenin, İsrail'e komşuluk olduğunu yaşayarak gördük. Ama hala körler varsa, bunlar "görevli" körlerdir. Aynı şey Türkiye içinde geçerlidir. Yani İran, Suriye ve Irak, Türkiye'ye düşmanlık ederse, İsrail'e askerlik yapmış olurlar.

Ayrıca Şii düşmanlığı yapan Sünniler, Sünni düşmanlığı yapan Şiiler, İsrail'in amaçlarına hizmet etmekteler. 

Ekonomisi batmış İran ve Türkiye, bir kader birliğine gitmek zorundalar. Hem siyasi, hem ekonomik, hem de güvenlik alanında, ittifak içinde olmalılar.

ABD ve İsrail ile ittifaka alışmış kulaklar, İran-Irak-Suriye ile ittifak sözünde pek hoşlanmasalar da, şartlar eninde sonunda bizi buna itecektir. Yoksa Irak'ta Barzani ile Suriye'de Müslim ile sizi "ittifak" etmeye mecbur bırakırlar.

Türkiye ve İran, kapitalizmde kaldıkları sürece, ABD'nin ekonomik ve siyasal oyunlarının önlerine geçemezler. İsrail için parçalanmak hedefinden kurtulamayacaklar. Atatürk'ün İran ile yakın ilişkileri, bize örnek olmalı.

Dünya Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezlerini uygularken, Rusya bu tez ile ayağa kalkarken, Çin, Brezilya, Hindistan, güçlerine güç katıp, ABD'yi şaşkına çevirirken, hele de, Türkiye'nin Batı'dan para beklentisine girmesi, anlaşılır şey değil.

ABD ve İsrail'e karşı koymanız gerekiyorsa, önce kapitalizmden çıkmanız gerekiyor. Yoksa arpa boyu yol alınamadığı gibi ülke bütünlüğü de sağlanamaz. İçerde ve dışarda, düşmana askerlik yapılır. Kapitalizm emperyalizme askerliktir.

İran'a düşmanlık İsrail'e askerliktir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön