Asıl konuya, birazdan gireriz.
Bu ülkenin gazetecileri bile okur-yazar değil, ne yazık ki.
Orhan Uğuroğlu, köşesinde, kendine göre bir "yandaş olmayan gazete" listesi oluşturmuş. Yeni Mesaj'ı da, kendince "yandaş" listesine almış. Suçu, İsmail Küçükkaya'nın üstüne atarak yapıyor bunu.
Üstelik Milli Gazete'yi de, yani iktidarın yetiştiği okulun kitabı hükmündeki gazeteyi , "yandaş olmayanlar" kategorisine almış.
Yesinler senin listeni Orhan!
Ya, Orhan Bey gazeteci olduğu halde eline hiç Yeni Mesaj almamış, okumamış. Yani köşe yazısı dahi okumayan bir köşe yazarı, sadece yazdıklarını okuyan biri, ya da, oldukça kasıtlı?
Kendilerine hiç yakıştıramadım.
Orhan gibilerin ilmi, bizi anlamaya yetmez.
Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin yandaşıyız. Atatürk'ün yandaşıyız. Bu vatanın, bu toprağın yandaşıyız. "Atatürk Vatandır" diye il il gezip programlar yapan gazete, Yeni Mesaj'dır. Atatürk'e sövmenin siyasi rant getirdiği zamanlarda, Atatürk'ü omuzlara almış, tek kadroyuz.
"Cemaat" kod adlı örgütün, ABD-Vatikan ortak projesi "Diyalog" tuzağına karşı 1998'den beri, tek başına "vatan müdafaası" veren, Yeni Mesaj'dır. Bu uğurda ağır bedeller ödeyen Yeni Mesaj kadrosudur.
Dinlerarası Diyalog'a "yandaş" olanlar, NATO'yu "çatı" kabul edip, "İYİ OLACAK" diye inanabilirler. Buna diyecek sözümüz yok. Ama Orhan, "yandaş olmayan" diye saydığı gazetelerin bir yılını toplasın, Yeni Mesaj'ın, bir günlük muhalefeti eder mi, bir baksın.
Kıymetli dostlar!
Trump, bir savaş kabinesi kurdu.
Hedef İran, bu çok açık?
Suud'un, İsrail ve ABD bombalarıyla, sürekli bombaladığı Yemen'den, Suud'a atılan bir balistik füze için, Yemen'i kınayan hükümetimiz, bizi korkutuyor.
Neden mi?
Türkiye'ye "şeytan üçgeni" diyen yeni yetme prense, hiçbir cevap vermedi. Suud'un Yemen'deki insanlık dışı katliamlarına, bir eleştiri getirmedi.
"Ey Amerika!" sözlerin, içinin boş olduğuna inananlar, Türkiye'nin İran konsunda yerini merak ediyorlar tabi ki. Rusya- İran çizgisine yakın durmak, yetmiyor, yetmeyecek.
Yani Türkiye, Suriye'nin bugünkü hale gelmesinde, ABD-İsrail- Suud yanında durduğu gibi İran'a karşı bir harekâtta da, yine böylesine yanlış ve Türkiye için felaket olacak bir adreste mi, duracak?
ABD'nin Irak'a müdahalesinde bu ülkenin yanında durduk, "Kuzey Irak" kuruldu. Suriye konsunda ABD ekseninde durduk, "Kuzey Suriye" oluştu.
Şimdi İran'a olası bir müdahalede, nerede duracağız?
PKK'nın Afrin'den kaçması, Sincar'dan çekilmesi, kendi iradeleriyle mi bunu göreceğiz. Bunlar "pislemeye" bile ABD'den izinsiz gitmezler. Ben, bir oyun görüyorum bu işte.
Hükümet, ABD'ye kafa tutuyor görüntüsü vererek, aslında ABD politikalarına hizmet etmeye devam ediyor. PYD'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesini istemek, belli ki daha önce bu konularda pazarlıklar olmuş ve sözler verilmiş.
Bu ise tam anlamıyla BOP'un gerçekleşmesidir. Yani ABD planını Türkiye dillendiriyor. PKK neden defolup çıkmıyor da, Fırat'ın Doğusu'na çekiliyor? Arz-ı Mev'ud Fırat'ın doğusunda mı başlıyor?
Yani AKP iktidarı, "sınırlarımızda PKK istemiyoruz. Meşru Suriye ordusu ve Şam yönetimi kendi topraklarına kavuşmalı, biz bunun için elimizden geleni yapacağız", dese eyvallah.
İşte bu, ABD'nin asla istemediği bir şey? İstediği şey ise Suriye'nin bölünmesi, Irak gibi olması? İran ve Türkiye'nin de, bu iki ülke gibi olması? Sıraya koymuş ABD, Irak, Suriye, tamam, sırada İran, var.
İran'dan sonra sıra Türkiye'de mi?
Bence ABD, bu süreçte Türkiye'de AKP'nin iktidarda kalmasını sağlayacak. İçerde, "Türkiye bastırdı ABD'den istediğini aldı" havasıyla, AKP 2019'u alıp ardından ver elini "açılım" diyecek.
Sınırlarımız içindeki PKK'nın sessizliği, akla bir çok şüpheleri getiriyor. "Açılım"da devrilen çamların şokunu unutamıyoruz. Devletlerin elinde olmayan silahlara sahip PKK'nın, ABD'nin sözünde bir harf çıktığını düşünmüyorum.
Bu sessizlik ABD işi olmasın sakın!
Giden ABD elçisi "sayemizde Türkiye huzurlu" diye laflar etmişti, hatırlayın. AKP iktidarının yıl içinde 200 milyar dolar ödemesi varken, Batı ile kavga eder görünmesini, Batı zaten ciddiye almıyor.
Türkiye'yi kurtaracak akıl, Yeni Mesaj'da mevcut. Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyarıları ve yol göstericiliği, devam ediyor.
Türkiye, Prof. Baş'ın, Milli Ekonomi Modeli ile borç sarmalından kurtulup, "Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye" demek zorundadır. AB'siz, ABD'siz, NATO'suz bir siyaset izlemek zorundadır.
40 yılda akıtılan onca kana rağmen, bir "Kürt Sorunu" çıkartamadılar.
Kürt, Türk ile hem dinde kardeş, hem kanda kardeş. Sayın Baş'ın "Vatandaşlık Maaşı" bu kardeşliği daha da pekiştirecek, sadece ülkemizi değil, komşularımızı da kurtaracaktır.
İşte biz böyle bir "Bağımsız Türkiye" yandaşız. Gerçek imanı ve Türklüğü kavramak ümidiyle?