Türkiye'de hiçbir şey görüldüğü gibi değil. İran ordusunun başı Bakıri, Türkiye'ye gelmişti. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile görüştü. Sonra, Sayın Erdoğan ile görüşüp, ülkesine döndü.
İki komşu ülkenin yakınlaşması, çok güzel bir şey? Hele de; bölgenin içinde bulunduğu, bunca sıkıntı ortada iken. ABD'nin en büyük hedefinin, İslam coğrafyasında, bir Şii-Sünni savaşı amacı bu kadar aleni iken?
Ülkesini seven herkes, bu görüşmeden çok mutlu oldu.
İran'da da olay çok pozitif bir etki yapmış. Türkiye ve İran'ın el ele vererek, Irak ve Suriye'nin parçalamasının önüne geçilebilir, tezleri orada da dillendirildi.
Henüz bu görüşmeler yokken, aylardır gazeteniz Yeni Mesaj'ın İran-Türkiye yakınlaşmasının, zaruri olduğunu konu eden onlarca köşe yazısı okudunuz. Ve nihayet, ABD ve İsrail'in oldukça rahatsız oldukları, Türkiye-İran yakınlaşması, askeri düzeyde gerçekleşti.
ABD'yi anlarım!
Rahatsız olabilir çünkü Şii ve Sünni dünyalarının başları, çarpışacağına, buluşuyor. İslam dünyasının iki koçu, tokuşacağına, koklaştı. Bir araya gelip, Irak'ı ve Suriye'yi konuştular.
Tabi ki, ABD rahatsız olur.
Tabi ki, İsrail fıttırır.
Düşman çatlatan ve olması gereken, geç kalmış bir görüşme.
Henüz ortada somut bir birlikte hareket adımı yok. İnşallah olacak, olması gerekiyor.
Türkiye, Suriye'nin Kuzeyi'nde PYD'yi değil, meşru Suriye devletini görmek isteyecek. Esad gitti, ABD ve Rusya geldi, daha mı iyi oldu. Yanlarına PYD'yi alarak?
Hükümetin İran adımını, alkışlıyorum. Bununla kalmamalı, içine Irak'ı ve Suriye'yi de almalılar. Artık Suriye yönetimi ile ilişkide olmama, inadının, İsrail'e yaradığı anlaşılmalı.
Ben, başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum: ABD ve İsrail'den çok daha fazla, Türkiye'nin içinden, rahatsız olan bazı çevreleri bilmem fark ettiniz mi?
Ulusalcı veya laik çevrelerden bahsetmiyorum. "Ehl-i Sünnet elden gidiyor" diyen, "suni" çevrelerden bahsediyorum. Erbakan İsrail ile 21 anlaşma yaptı gıkları çıkmadı, tek kelime eleştirileri olmadığı gibi bu anlaşmaların yapıldığını, kabul bile etmiyorlar.
Oysaki halen yürürlükteler.
AKP'li bakan "İsrail dostumuz" dedi, yine bu "Suni"lerden tık yok. Türkiye, İran'a "dostumuz" bile demedi ama bu beyler, "Ehl-i Sünnet Omurgası Çöküyor" diye yaygara koparıyorlar.
Yahu İsrail ile anlaşmalar devam ederken, "omurganız" çökmedi de, şimdi komşu bir ülke ile iyi ilişkiler içerisine, girince mi "omurga" çöküyor? Doğru, bir omurga çöküyor ama ABD ve İsrail omurgası çöküyor. Sizler niye ağlıyorsunuz?
"Süni" kaplamalı Siyonist omurga çöküyor. "Türkiye, Suriye'ye girmeli ve Esad'ı devirmeli!" diyen, NURSUZLAR omurgası? İsrail ile "dost" olunuyor, kimse Yahudi olmuyor ama "komşularla kavga etmeyelim" diyenler anında "Şii" veya "İrancı" oluyor. Ama onlar hiç "İsrailci" olmuyorlar! Şu oyuna bakar mısınız?
İsrail ne "Suniler" yetiştirmiş ama !
İran Şii ama İsrail Sünni!
Söz konusu ABD ve İsrail olurken, ülkelerin dinlerine bakmayanlar, sıra Müslüman ülkelerle iyi ilişkilere gelince, "İran Şii" veya "Esad Şii" diye çıkıveriyorlar ortaya.
İhanetin, şu mezhep kılıfına bakın lütfen!
Hiçbir devlet dinli de olmaz, mezhepli de, bunu kafanıza koyun. Bütün devletler dinsizdir, insanlar dinli veya dinsiz olurlar.
Neredeyse, İsrail "Sünni", Netanyahu "Nakşi" diyecekler. Birilerinin bir zamanlar Obama'ya "Müslüman" demeleri gibi.
ABD, Büyük İsrail'i kurmak için, din ve mezhep ne buluyorsa kullanıyor. Hedefte, Türkiye ve İran var. Suriye ve Irak'ın işi, bitmek üzere?
İçeride bütün "suni" ajanlar, "Sünnilik elden gidiyor" diye bağırtılıyor. Vatan elden giderken, "Sünnilik elden gidiyor" diye bağırmak, iyi kurgulanmış bir oyun doğrusu.
Barzani'yi "Nakşî" diye yutturup, insanlara "gurur duyuyoruz!" dedirtmediler mi?
Haham'ı "Nakşi" yapanlar, İsrail'i "Sünni" yapar mı, yapar!
Netanyahu'ya bir sarık, bir cübbe, olur "Nakşi" Şeyhi!
Allah, iz'an versin, ne diyelim. Bölgenin bağrına saplanan 2. İsrail hançerini görmezlerde, "Sünnicilik" oynarlar.
Yazıklar olsun!
"Ehl-i Beyt" dediğimiz için "Sünnilikten", "Atatürk" dediğimiz için dinden çıkmışız!
Allah sizlere hidayet versin, ne diyelim. Alevi-Sünni, herkesi, Nuh'un Gemisi hükmünde Ehl-i Beyt'te buluşmaya çağırmak, peygamberin, ülkeyi müdafaa ise Atatürk'ün çağrısıdır.
Bizim kulaklarımız İsrail ve ABD çağrılarına kapalı, isteyenler bu ikiliyi duysunlar. Bizim duyduğumuz ikili belli?