ABD, İran'a, 12 şart öne sürdü. Bu şartlar yerine getirilmediği takdirde, "tarihin en sert yaptırımlarının uygulanacağını" bildirdi. ABD'den "12 emir" Pompeo'dan geldi. Nedense, "10 emir"i hatırlattı bana.
ABD'nin bu 12 şartı, yerine gelse İran'la dost mu olur, hayır. İran'ın varlığı İsrail için tehdit. İran'ın da İsrail için, Suriye ve Irak olması gerekiyor. Ve tabi ki, Türkiye'nin de!..
Acı ama gerçek bu?
ABD'den Serdar Turgut, "Evangelistler ABD yönetimine hâkim durumdalar ve bunlar, 'kıyamet savaşı' istiyorlar" demişti. Bir araştırmaya göre de, ABD vatandaşlarının yüzde 43'ü Trump'ın tanrı tarafından seçildiğine inanıyorlar.
ABD yönetiminin ve halkının kafası bu?
Peki, İran'dan istenilen özet olarak nedir?
Suriye yönetimine destek vermemesi, İsrail için bir zorluk çıkarmaması, Suriye'nin parçalanması önünde engel olmaktan vaz geçmesi, Suriye'ye destek veren Nasrallah hareketine destek vermemesi, Yemen'de Husilere yardım etmemesi, Filistin yönetimine her türlü desteği vermekten vazgeçmesi?
Kısacası İsrail'e ayak bağı olmaktan beri durması?
Bir de, Ortadoğu'da İsrail haricinde hiçbir ülkenin nükleer silah sahibi olmaması. Bunun için enerji için bile olsa, nükleerden uzak durulması. İsrail için, Suriye ve İran konusu bu kadar önemli de, Türkiye İsrail için tehdit değil mi? Yönetimlerin halka başka görünse de, İsrail'le dost olması, ABD ve İsrail'i kesiyor mu?
Tabi ki hayır?
Türkiye'yi potansiyel tehlike olarak görüyorlar ve Armageddon savaşının Türkiye ile İsrail arasında olacağına inanıyorlar. İran ile ilan edilmemiş bir savaş içinde olan ABD ve İsrail, Türkiye ile barış içindeler mi?
Türkiye ile sıcak bir çatışma, şimdi planlarında olmasa da, Kıyamet Savaşı'nın Türklerle yapılacağına inanıyorlar ve Türkiye'yi en sonra bıraktıkları, anlaşılmayacak bir şey değil. Hele de, derdi Türkiye olan insanlar için, bu görülmeyecek bir şey değil.
Ancak Türkiye'nin her adımında ABD var, her olayında NATO var. NATO, Türkiye'nin her yerini ele geçirmiş. Türkiye'nin dinini bile ele geçirmiş. Ona göre düşünün? FETÖ olayı, işin halk ve devlet boyutuydu.
ABD için BOP, çok önemli ve yürüyor. BOP, sadece ABD işi değil, İngiltere ve İsrail işidir aynı zamanda. BOP Eşbaşkanı ise Sayın Erdoğan, biliyorsunuz. Henüz istifa ettiği filan duyulmadı.
İktidarın, Suriye duruşunu bozmaması işte bu BOP ile alakalı bir durum. ABD'nin Ortadoğu'da olmazsa olmazı BOP, sadece iktidarla ilgili bir durum mu, kesinlikle değil. Bunun böyle olmadığı, seçim ittifaklarıyla tescillenmiş oldu.
ABD, 1 Mart tezkeresinde TBMM'de yediği tokadın intikamını Ergenekon ile TSK'da aldı ama o gün bugün, Türkiye'nin demokratik bir ülke olmasına taktığı görülüyor. Ne olursa olsun Türkiye'nin rejimi değişmeliydi.
BOP'u iktidar sırtlamasına rağmen, devlet BOP'a direndi. Ve işte BOP'un önünde Türkiye içi engeller bu yeni sistemle kaldırılıyor. Önemli kararlarda meclisin değil, tek adamın kararı yeterli oluyor.
İttifakların her ikisi de, BOP'a uyarlandı. İkisi de mevcut sistemin kalkıp yeni sistemin gelmesini istiyor. Ancak kayıkçı kavgası verilerek, halkın gözünden olay saklanıyor. Yazılarını zevkle takip ettiğim Mehmet Yuva Hoca "Haydar Baş ve Doğu Perinçek, Osman Pamukoğlu gibi insanların ittifak dışı bırakılmalarının bir proje olduğunu" ifade etti. Ve bunun, liderlerin Suriye konusundaki görüşleriyle direk alakalı olduğunu yazdı.
Ayrıca, 2011'de bayan Clinton'un ABD dış işler bakanı olarak Türkiye'de bir otelde görüştüğü bazı isimlere dikkat çekti. Ve sosyal medya üzerinden o görüşmelere ilişkin resimler yayınladı.
İsimlerden birinin Sayın Akşener ve diğerinin Sayın Kılıçdaroğlu olması da gerçekten çok manidar.
Özetle, ABD için çok önemli olan BOP, engelsiz bir şekilde ilerliyor. Anlayacağınız "İttifaklar" BOP kokuyor!