Ülke insanına, iş ve aş imkânları sağlamak iktidarların birinci görevidir. Ama bu halk iş ve aş istemediği için, işten ve aştan ümit kestiği için iktidarlar kendilerini buna mecbur hissetmiyorlar.
Hissetse ne olur?
Boş!
Bi kere adamların öyle bir derdi yok.
"Ekmek aslanın ağzında" diye bir laf var hani, ekmek aslanın ağzında olsa bir şey değil. Bugün resmen canavarın dişleri arasında?
Kapitalist düzenin çarkları arasında?
Kimin elinde ne geliyorsa, ortaya koysun.
İşsiz olmaz.
Aşsız olmaz.
Baş'sız olmaz. Ama buna geleceğiz.
Önce neden İş ve Aş gerekli?
Bunu açıklamaya gerek yok ama iş ve aş hayattır.
Onsuz olmaz.
Huzurdur.
Huzursuz olmaz.
Dünyaya gelen bebek bile aş derdine düşer!
Merhametin ete kemiğe büründüğü annesine yönelir.
İnsanlık şimdi kapitalist cellâttan, merhamet dileniyor. O ise "kaynaklar sınırlı" diyerek nesilleri kurutuyor.
"Kaynaklar sınırsız" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı Allah doğruluyor, "nimetler sonsuz" diye.
Kapitalistleri ve kapitalizmi kim destekliyor? Papaz Malthus
Başka?
Kumarbaz Keynes?
Bir düşünelim:
Açken karnımız bile guruldar, ülke niye guruldamasın!
Ülke açlıktan gurulduyor, bastırmak için iktidar sürekli bağırıyor.
15 yıldır bağırıyorlar zaten.
Hiç susmadılar, hiç bıkmadılar!..
Böyle bağıra bağıra hem ülkenin sonunu getirdiler, hem kendi sonlarını. İş ve aş sorulmasın diye iktidar ve muhalefet her seçimde, kayıkçı kavgası yaptılar. İş ve aş unutulup gitti, yıllarca.
Hâlbuki seçim, o ülkenin kaynaklarının konuşulduğu ve bu kaynakların nasıl devreye konulacağının ve nasıl yönetileceğinin, sürecine denir.
Bizde seçim demek, gürültü demek!
Zırıltı demek!
Gürültüyü çok çıkaran kazanır!
Peygamberin mesajı anlaşılmasın, duyulmasın diye teneke ile gürültü ve zırıltı çıkarılırmış.
Aynen böyle!
Ülke kaynakları anlaşılmasın diye, nerdeyse sözde hacılarımız gavur sözcüsü oldular yav!
"Lozan'da verildi sus!" diye üzerimize üzerimize yürüdüler!
Kör şeytan diyor, şöyle gözünün üstüne!..
Neyse!
İçimde ki hacı sevgisi kör olsun!
"Hacı terazi tutmaz" derlerdi ya, benim gördüklerim hep Sevr'i tutuyorlardı.
Sanırım Sevr mağarası ile karıştırıyorlar!
Tarihçileri püsküllü olunca!
Cübbeli diye peygamberle ebucehili karıştırmazlar inşallah!
Bi daha "neyse" çekelim!
Demem o ki, işten ve aştan kesmek için ülkenin hacıları bile bağlanmıştı.
Ama var ya, İş Aş Haydar Baş kafalara öyle kazandı ki. Gönüllere kazınması, emin olun çok sürmeyecek.
Bir sabah kalktığımızda, herkes, asgari "5 bin lira" istiyor göreceğiz. İnsanlar bulsa ot yiyecek haldeler ama enflasyon düştü diye kandırılıyor. Üzerinde geçmediği köprülerle avunduruluyor.
Daha ne kadar sürecek sanıyorsunuz?
2003'te asgari ücret 318 lira, çeyrek altın 22 lira, 14,5 çeyrek altın ederken,2015'te asgari ücret 1000 lira çeyrek altın 178 lira ve sadece 5,6 çeyrek altın ediyor.
Baş Hoca sayesinde bin 300 lira yapılan asgari ücret için, 192 liradan siz hesap edin kaç çeyrek ettiğini.
Herkesin aklı "5 bin lira"da kaldı.
Seçim almak için, "attığını" iddia eden edepsizler gördük. "5 bin lirayı" Prof. Dr. Haydar Baş nasıl vereceğini anlatıyor, yine soruyorlar "nasıl vereceksin!" diye?
Şimdi tepemize roket inince kafa basar herhalde!
Ne ilgisi var demeyin!
Tam da "5 bin lira" ile ilgisi var işte!
Vatandaş devlete benim karnımı doyur demiş olsa, devlet herkesin karnını doyurmak zorunda kalır. Ve asgari 5 bin lira vermesi gerekir.
Devlet koltuğunda oturan irade bu 5 bin lirayı vermek için, madenleri devletleştirmek zorunda kalır. Ve asla yabancıya peşkeş çekmez. Çekemez çünkü.
Hal böyle olunca, madenler ve dolayısıyla toprağı üzerinde hesabı olmayan ülkelerle birliktelikler kurma gereği duyar. Bu da ABD'nin BOP'unda çıkmasını sağlar.
Bakın, çekiyoz çekiyoz BOP'tan çıkaramıyoruz!
Girmişler bi kere!..
Çıkamıyorlar!
Bu da Kilis'te rokete, İstanbul'da canlı bombaya, Ankara'da patlamaya sebep oluyor. Kendileri BOP'un içinde olduğu için ülke ateş içinde?
Tabi halkta perişanlık ve korku içinde!
İyisi mi '5 bin lira'yı isteyin!
Aklınız orda kaldı çünkü.
Utanmayın, bu sizin hakkınız.
Hakkınıza sahip çıkın!