Herkes, "Erdoğan bitmiş" diyor. Hele de "milletim tamam derse, tamam" dedikten sonra. Yaptığı konuşmalarda heyecan yok. Kalabalıklarda heyecan yok. İnandırıcılığını kaybetmiş. E, daha da mı etmesin!
16 yıl geçti.
Say belediyeciliğini yirmi yıl. Erbakan dönemini say, eder 20 yıl. 2023, 2073 gibi hedefler koydular, bindikler "din" atı sandılar ki, kendilerini ebedi taşıyacak. Hep sırtta kalacaklar. Ve artık zaman kendilerine "tamam" dedi.
Eskimişlik, pörsümüşlük, bitkinlik yüzlerinde okunuyor. Sayın Muharrem İnce, Sayın Erdoğan ile görüştü. O fotoğrafa bakın lütfen, birinin yüzünde umut varken, diğerinde endişe var.
Peki neden?
Yani sadece eskimişlik, yıpranmışlık mı, yoksa başka bir şey mi var. Yani ne oldu Erdoğan'ın heyecanına?
Nedir ona karalar bağlatan şey?
Yaptığı konuşmalar, kalabalıkları coşturmuyor, kalabalıklar dahi, "tamam" diyor. Sende yoruldun, bizi de yordun, diyor. Bizde de derman kalmadı Reis, diyorlar. Çünkü kalabalıklarda, endişe içindeler. Dolar sürekli yükseliyor.
İktidarın değil, kimsenin elinden bir şey gelmiyor, gelmez. Kapitalizmde çareler tükendi. Hükümet yetkilileri dahi, ne yapacaklarını bilmiyorlar. "Varlık Fonu" adı altında toplanan üç beş parça şey kaldı, onları da satsalar, mümkün değil.
Gemi batıyor!
İstedikleri kadar gemiden yükü denize atsınlar, gemi batacak. Aldıkları her önlem, sadece batışı hızlandıracak. Bunu Sayın Erdoğan çok iyi görüyor. İşte bunu bilmek, müflis tüccar görüntüsü verir adama.
Oturduğu koltuk bile "tamam" diyor.
Batışı geciktirmek, bir iktidar daha kotarmak için "seçim" dediler, seçime de bir şey kalmadı. Ya ondan sonra? İşte, ondan sonrası Erdoğan'ı korkutuyor. Maudro'laşacağından korkuyor. Bazı çevrelerde korkuyor, "Erdoğan seçimi kaybetse bile bırakmaz" diyorlar.
İşte bu çevreleri rahatlatmak için söyledi, "milletim 'TAMAM' derse tamam" diye. Yani o meşhur "kanlı mı gelecek, kansız mı" sözü vardı ya, şimdi de "kanlı mı gidecek, kansız mı?" sözü soruluyor. Bence, Sayın Erdoğan seçimi alamazsa "tamam" der.
Çünkü gerçekten beden dili dahi "tamam" diyor. İçiniz rahat olsun. Ancak esas mevzu Erdoğan'ın gitmesi değil. Esas mevzu ekonomi?
Bakın bir yazı başlığım, "ekonomimiz deli katıra benziyor" şeklindeydi. Türkiye'de ekonomi diye bir şey kalmadı. Anlayacağınız deli katır gibi asla sırtında bir hükümet tutmaz. Diyelim Sayın Muharrem İnce geldi.
Zaten İnce dışında kimseye şans vermiyorum. Meral Abla, İnce aday olduktan sonra kesinlikle geriledi. Ve İnce'nin gölgesinde kaldı. İleri ki günler kim ne atakta bulunur, bilemem. Bunları geçtik!
Kazanan her kim olursa, mevcut ekonomi, onun kucağında patlayacak.
Erdoğan, kazanmak istemiyor da olabilir ama bunu istemeyecek kadar rahat değil. Çünkü çok yanlışlar yaptı, o yüzden mutlaka kazanmak isteyecektir. Kazansa, doların ateşi ne iktidar bırakır, ne ülke. Dolar hızla 5'e doğru çıkıyor.
Saray'da toplantı üstüne toplantı, yaptılar. Sonuç sıfır? Eski maliye bakanı eşi "istihareye yattım Rabbim Amerika dedi" şeklinde bir şey demişti, hatırlayın merhum diyelim artık. Öldü çünkü. İstiharesinde "Amerika" çıktı, İsrail'de "böbrek" bulundu ama vade yetmedi.
Neyse!
Saray'da istihareye yattılar mı bilmiyorum, rüyalarında "İngiltere" çıktı mı, onu da bilmiyorum. Ama ekonomi yönetimi İngiltere yolunu tuttu. Kraliçe'ye gidiyorlar. Vadesi gelmiş iktidarı, İngiltere'de kurtaramaz!
Mehmet Şimşek, İngiltere'de önceki gün bir açıklama yaptı: "uluslar arası yatırımcılar açısından, ülkemizin cazibesini artıracak adımlar atılacaktır" dedi. 15 Temmuz'da da İngiltere kraliçesi 2. Elizabeth ile Erdoğan görüşecek.
Sizce bu kadar sıkışan iktidar, ülkeyi "cazip" hale getirmek için ne yapmaz?
Sadece sordum!
Suriye'de ne yapmaz?
İran'da ne yapmaz?
Birisi "milli" bir abdest alsın ve istihareye yatsın "Bağımsız Türkiye" diye yatsın, rüyalarında Atatürk'ü görürler. Bir kişiyi daha görürler. Kitlenmiş Türkiye'nin kapısını, Haydar Baş'ın açtığını görürler. Çünkü anahtar yalnız onda?
Tahtlarınız, saraylarınız ve iktidarlarınız sizin olsun, Prof. Dr. Haydar Baş'a müsaade edin. Dünya Haydar Baş'ın kapısını çalarken, bu beyler hala İngiliz Kraliyet'inin kapısını çalıyorlar. Yazık vallahi yazık?