Ülke ibretlik tartışmalara sahne oluyor.
Her gün yeni yorumlarla sarsılıyoruz.
"Bizi kandırdılar" deme sırası yakında vatandaşa geliyor, haberiniz olsun.
Bundan sonra kandırıldığını anlasa ne olur, anlamasa ne olur, bu ayrı bir konu.
Ama "akletmez" çoğunluğun "kandırıldık" demesine az kaldı.
İki gazeteci, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tutuklu yargılanmaktan kurtuluyor.
Ülkenin başı, AYM'ye kızıyor. "Yerel mahkeme direnmeliydi" diyor.
Sonuca saygı duymadığını söylüyor.
Kendilerini bağlamayacağını ifade ediyor.
Hukukun üstünlüğü, ülkeden çıkıp gitmiş resmen.
"Kuvvetler ayrılığı" gerçekken hayal olmuş.
"Nerden nereye"!
Pazar günü, "28 Şubat" diye, yine yandaş kanallarda ağlaşanlar oldu.
28 Şubat Süreci, bu iktidarın doğum öncesi evresidir. Milletin, devletin, anasını ağlattılar ama hala kendileri ağlıyorlar.
Yahu, Çevir Bir bile anayasa mahkemesi kararını tanımıyorum demedi.
Merak ediyorum darbe, anayasanın askıya alınması ise bunu asker yapsa ne fark eder, sivil yapsa ne fark eder.
Darbe darbedir.
Yapanın üzerinde ki elbisenin bir önemi yok ki?
Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığını açıkça deklare etmekten çekinmeyenler, ülkeye yeni bir anayasa yapmak istiyorlar.
Ne kadar trajikomik?
Bir ülke düşünün ki, mevcut anayasası sürekli tartışma konusu, o anayasayı içişler bakanı tanımadığını açıkça söylüyor. AYM kararını Cumhurbaşkanı tanımadığını ve saygı duymadığını ifade ediyor.
Vatandaş niye tanısın o zaman.
Vatandaş, en kaz ben miyim derse, ona ne cevap verilir, siz söyleyin.
Kaz dedim de, aklıma "enkaz" geldi!
Bir de "enkaz" tartışması çıktı malum.
Bayan Erdoğan dedi ki:
"Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık?
Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı.
Nitekim bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz.
Şehitler veriyoruz.
İnanıyorum ki kavli dualarımızı fiili dualarla da desteklersek huzura ve sükûna daha çabuk ereceğiz?"
Türkiye'nin Först Leydisi Türkiye'nin huzur ve sükûn içinde olmadığını itiraf etti.
Ayrıca, "enkazın" ne olduğunu artık en kaz olanlar bile anlamaya başladı.
Cumhuriyet 93 yaşında?
O "enkaz", Cumhuriyet değil, 15 yıllık AKP iktidarı ve onun Yeni Türkiye'sidir.
"Ülke güvende değil" diyerek birlik beraberliği yeni hatırlamaya başladılar:
Milliyetçiliği ayaklara altına aldıktan sonra?
T.C ibaresini levhalarda kazdıktan sonra?
"600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi" tivitlerini, attıktan sonra?
Müslüman'la savaş yaptıktan, haçlı ve israil'le, "ortaklık" ve "dostluk" sağladıktan sonra?
En-kaz-lara "enkaz" edebiyatı yapılıyor aslında.
Ama artık yeter.
Cumhuriyeti "enkaz", sizleri de en kazları olarak görmelerine müsade etmeyin.
"Cumhuriyetçi" partide cumhuriyet savunması yok, dinci iktidarda İslam ve Müslüman Türk savunması yoktur.
Bunu artık görelim.
Bizim hem cumhuriyeti savunmaya hem İslam'ı, Müslüman'ı ve vatanı aynı anda müdafaa etmeye çalışan bir adrese ihtiyacımız var.
Türk'ün milli dini İslam, milli devleti, laik Türkiye cumhuriyeti devletidir.
Bunlar birbirinin zıddı değil, tamamlayıcısıdır.
Cumhuriyetimizi, İslam ve Müslüman'la çarpıştırma projesi, bir İngiliz projesiydi.
Bu projeyi bozan, Prof. Dr. Haydar Baş'a olan ihtiyaç son derece hayatidir.
Allah aşkına cevap verin.
Bana ikinci bir adres gösterin ki, bu adres; hem Atatürk'e, hem Cumhuriyete, hem vatana, hem gerçek İslam'a sahip çıkmış olsun.
Neden gerçek İslam diyorum.
Bakın bu çok önemli:
Cumhuriyetle çarpıştırılan İslam, İngiliz ve Amerikan'ın çakma İslam'dır.
Prof. Baş, İslam olmayan bu İslam'a karşı Ehl-i Beyt İslam'ını yani Peygamber İslam'ını anlatıyor, yaşatıyor.
Alevi ve Sünni'yi bir bilek bir yürek yapmıştır.
Haydar Baş, cumhuriyetten beslenenlerle, dinden beslenenleri suçüstü etmiştir.
Bunu Allah için, vatan ve millet için yaptı.
Bu oyun bozulmadan, Türkiye'de huzur olmaz.
Cumhuriyeti İslam'ın karşısına veya İslam'ı cumhuriyetin karşısına İngilizler koydu.
Millet bu kavgadan bıktı usandı.
Ama varlıklarını bu kavgaya borçlu olanlar, hep güçlendiler.
Bu kavga sürsün istiyorlar.
Emin olun, bu ülkede tüm oyunları tez ve görüşleriyle bozan tek insan, Sayın Baş'tır.
Onun omuzlarındaki yükü görelim.
O omuzlarda Türk Milleti'nin kendisi var.
Dini, vatanı, devleti, cumhuriyeti ve tüm değerleri var.
Bunu gördüğümüz zaman, en-kaz-ları da görürüz.