Çocukken, yetiştim İbrahim amcaya.
Hesap bilmezdi rahmetli.
Bir gün, eşeği satacak ama hesap bilmiyor. Dedem tembihlemiş, "eşek satılana kadar, sen ses çıkarma" diye.
Neyse pazarlık kızışmış. Karşı taraf altmış veririm demiş. İbrahim amca "yahu ne altmışı, bu eşeğe, kırk verdiler vermedim" demez mi?
Her şeyi berbat etmiş tabi.
Eşek sonunda ancak kırka satılmış.
Ticaret dedin mi, Kayserili gelir akla.
Bizim iktidar bile özenmiş Kayseri usulü pazarlığa baksana!
Fakat ktidarın pazarlık kültürünün, dünya da bir benzeri yok!
Kayserili fıkraları meşhurdur. Ama hepsi, Kayseri zekâsını anlatmak içindir. "Kayserili eşeği boyatıp 'yeni' diye babasına satmış" derler mesela.
Hikâye tabi?
Yoksa Kayseri insanı, zeki ama asla aldatıcı değil. Bu iktidar dışarıyı değil ama içeriye kandırma ve aldatmada üstüne yok.
Baksana, Türkiye'yi ne hallere koyduktan sonra, "Yeni " diye, seksen milyona yutturmaya kalktı. Hâlbuki "yeni" olan; Türkiye'nin "yolgeçen hanı" olması, "yeni" olan; artık Türkiye'nin "sıfır dostu" ve "sıfır komşu"su olması, "yeni" olan; Türkiye'nin giderek Suriyelileşmesi ve Pakistanlaşmasıdır.
Hal böyle iken, AB ile girdikleri alçaltıcı pazarlığa "Kayseri Pazarlığı" demek, Kayseri zekâsına hakarettir.
Türkiye'yi AB'nin "mülteci bekçisi" yaptılar, şimdi bu rezillikten bir "başarı" kotarmaya çalışıyorlar.
Dünya da kimebekçi lazım, dönüp Türkiye'ye bakar artık.
Yarım yüzyıldır "NATO'ya ileri karkol bekçiliği" yaptık, şimdi de Avrupa'nın sığınmacı bekçisiyiz, iyi mi!
Paralı bekçi…
Avrosuyla değil mi diyecekler.
Basacaklar avroyu, dikecekler seni!
Bari pazarlık bilseler, ona yanmam…
İbrahim amcadan da kötüler!
Koca ülkeyi eşek ölüsü yaptılar!
Sata sata bir şey kalmadı, şimdi Avrupa için mülteci kovalayacağız.
Yakalayamayıp gidenler içinde, "geri kabul yasası" devreye girecek.
Af edersiniz ama dünya da böyle bir eşek var mı?
Avrupa, bu anlaşma ile Irak ve Afganistan'dan giden mültecileri de bize kakaladı.
"Tampon bölge" dediler, Türkiye'yi Batı'nın "tampon bölgesi" haline getirdiler.
"Serbest dolaşım" Avrupa'da biterken, bunlar "vizesiz Avrupa" havucuna kandılar.
Suriye politikasının Türkiye'ye maliyeti en az 50 milyar dolar iken, sen kalk, 3 milyar avroya Avrupa bekçisi ol!
Herkes bunları, bunlar bizi kandırıyor!
Bunu da, bir başarı hikâyesi olarak vatandaşa kakala!
"Kayseri pazarlığı" de!
Anlamadığım şu: Bu iktidar nasıl oluyor da, 14 yıldan beri Kayseri'nin de içinde bulunduğu bir Türkiye'yi kandırabiliyor.
"Kayseri pazarlığı" şeytana pabucu ters giydirmek iken, bunlar o pabucu ülkeye giydirdiler.
Bunun neresi "Kayseri pazarlığı"?
İyisi mi ben size bir Kayseri fıkrası anlatıyım:
Kayserili ile Şeytan
"Kayserili seytan gibi zekaya sahip", "seytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yanında seytanın lafı mı olur", sözleri seytanın kulağına gitmiş. Seytan,bu sözleri kaldıraramış ve Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlamış. Seytan der ki kendi kendine: Göreceğiz bakalım, seytan mi daha kurnaz, Kayserili mi?
Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili "Hay hay ekelim" demis. Ama her sey ortaklasa yapılır. Tarlalar sürülür, tohumu, gübresi hasat zamanı beklenir. Seytan bu ya, duramaz iste: Sayin Kayserili arkadas, bak pancar yeserdi, yaprakları koca koca oldu. Seninle bir pazarlığa girelim. Üstü benim olsun topragin altta kalani da senin olsun, ne dersin?
"Tamam, ortağıma saygım ve güvenim sonsuz" demiş Kayserili. Yesil yapraklar büyüdükçe seytanin da yüzü gülüyormus. Gün gelmis, mahsul kaldırılmıs. Tüm yaprakları seytan alırken toprak altındaki pancarı da Kayserili almıs. Kayserili, pancarı satmıs bir sürü para alırken, seytan kendisini aldatan o yesil yapraklarla beş parasız kalmıs.
Ve yenilgiye doymadigi için: Kayserili arkadas seninle bir de bugday ekelim. Yalniz bu sefer topragin altı benim demis ve Kayserili de "peki üstü de benim" demis. Gene yıl sonu gelmis, gene seytanda hüsran. Çünkü seytan, bugdayın saplarını alırken Kayserili de bugdayın denelerini almıs. Artık dayanamayan seytan demis ki: Aman be Kayserili arkadas pes benden. Senin namını duymustum da inanmamıstim. Meğerse sen neymissin de, haberim yok!