Beni, günlük takip eden okurlarım bilirler. Korona olayına ta başından beri bakışım şüphe üzerineydi. Konuyla ilgili belki de, beş veya altı yazı yazdım.
Küresel komplodan söz ettim. DSÖ’nün ilaç kartellerinin kuklası olduğunu ifade ettim. Ülkelerin sağlık bakanlıklarının DSÖ’ye bağlı olarak çalıştıklarını, itiraz durumları olmadığını söyledim.
Politikacılar, kendilerini büyük baskı altında hissetmelerinden ötürü küresel komploya ses çıkaramadığını ve hatta seçim derdi olmayan, diktatör ülkelerdeki insanların, demokrasi ile yönetilen ülkelere göre, 'pandemi terörü' konusunda daha şanslı olduklarını söyledim.
Yalnız kalmıştım.
Yurtiçi ve yurt dışında bazı doktorlar, bu yazılarımdan dolayı benimle temasa geçtiler ve belgeler gönderdiler. Ben ise işi zamana bıraktım, ileride daha iyi anlaşılırım diye düşünmüştüm.
Bir iki yıl sonra insanlık bir oyuna geldiğini ancak anlar demiştim. Fakat yanılmışım, iki ay sonra sesler yükselmeye başladı. “İnsanlara çip” takmak için, ülkeler ve insanlık baskı altına alındı. İstediklerini elde edinceye kadar bu işten vazgeçmeyecekler.
Vatandaşlık numarası verildi herkese, biliyorsunuz. Kolaylıkları olduğu gibi riskleri de var. Ayrıntıya girmeyeceğim. Bu numaraya sahip olmayan var mı?
Hayır. Herkesin bir numarası var, tıpkı mahkûmlar gibi. Bankaya gideceksin, bu numara lazım. Doğdun bu numarayla kayıt altına giriyorsun. Öldün bu numara ile kayıttan düşülüyorsun. Ölünceye kadar, numara peşini bırakmıyor.
Artık herkes kabullendi. Aynen bunun gibi 'çip' takılacak insanlara. Hayatta kolayları var diye cazip hale getirilecek. İşte bununla para çekeceksiniz, yok kapınızı anahtar taşımadan açacaksınız gibi işi magazin kısmıyla pompalayacaklar.
Ancak olay hiç de masum değil. İstedikleri adamı, istedikleri gibi öldürecekler. Ya da hiç olmayan hastalık, size bu 'çip'le bulaştırılacak. Uzatmayalım daha neler neler olacak.
Ülkeler, buna mecbur edilecekler. Mesela IMF veya Dünya Bankası’ndan para isteyeceksiniz, ülkeniz buna mecbur edilecek. Bağımlı ülkeler, bu parayı almak için vatandaşını mecbur edecekler. Tıpkı vatandaşlık numarası gibi…
8 milyara yakın dünya nüfusu, koyun gibi güdülecek. İnsanlar, kulakları küpeli koyun sürülerine veya yiyip içen robotlara dönüşecekler. İnsanlarını, bunların gözünde böcek kadar değeri kalmayacak.
Adalet, insan hakları gibi kavramlar ne olacak. Bir kılıf bulunur, merak etmeyin. Dünyaya “demokrasi” götürenlerin ülkesinde dün, bir zenci yere yatırılıp, dünyanın gözü önünde canlı yayında polis tarafından boğularak öldürüldü.
Yani bu kavramlar, ülkeler işgal edilirken önemli!
Devletler bu oyunu görebilecek mi?
Bütün ülkeler görüyor ama görmezden geliyor.
Hedefleri Dünya Hükümeti!
Hatta bu Dünya Hükümeti, İstanbul’dan dünyayı yönetecek, unutmayın. Katolik ve Ortodoks Dünyası, İstanbul’da boşuna anlaşmadı. Bunu da eklemiş olalım.
DSÖ, NATO’dan sonra en güçlü örgüt. 4 milyar dolar bütçeden sağlığa ayırdığı miktar, 162 milyon. Sağlığa ilgileri, işte bu miktar kadar…
Devletler, uyduruk salgında DSÖ’nün dediğini yaptılar ve bütün insanlar, koyunlar gibi içeri tıkıldılar. Güce bakar mınız!
2 ay boyunca, dünya ile ilişiğimiz kesildi. Herkes, “terbiye” oldu. Artık eskisi gibi istediğini yemek, giymek veya istediğin gibi dolaşmak yok. Virüs vardı, yoktu, bunun bile bir önemi kalmadı.
Ama şu kadarını söyleyelim: Dünyada, Korona’dan ölmüş bir tek insan bile yok.
Ölenler neden öldüler?
Güzel bir soru…
Az sabredin!
Sorunuzun cevabını uzmanlar seslendiriyorlar. Ülkeler haykırmaya başladı. İtalya başta olmak üzere, Almanya, Fransa ve daha başka ülkeler “bu işte bir tuzak var” diyorlar.
Bill Gates başta olmak üzere, “çip” savunucuları ve küresel Rockefeller gibi “hayırsever zenginler” olarak adlandırılan bir avuç soyucular hedefte.
Alman hekim, Dr. Claus Köhnlein “Korku ve panik, tedavi adı altında hekimlerin uygulamaya mecbur bırakıldıkları süreç, ölümlerin asıl nedeni” demişti. Köşeme taşımıştım, uzunca konuşmasını hatırlarsanız.
Hamburg-Eppendorf (UKE) Üniversite Hastanesi Adli Tıp Bölümü'nden Prof. Klaus Püschel Almanya’nın Hamburg kentinde otopsi sonucunda, “Çin koronavirüsü nedeniyle ölen hasta olmadığını” açıkladı.
İtalyan doktorlar, “Sadece otopsi ile kimin koronavirüsten öldüğünü anlayabiliriz. Otopsi Covid'in nasıl çalıştığını ve nasıl iyileştirileceğini de anlamamızı sağlar.” dediler.
Bunun üzerine, DSÖ’nün dünya sağlık yasasına uymadılar ve otopsi yaptıkları kişide bir virüs değil, ölüme neden olan bir bakteri olduğunu buldular.
Bakteriler ise aynı zamanda iltihap ve oksijen yetmezliği üreten 5G elektromanyetik radyasyon ile çoğalıyordu. Bakteri, kanın pıhtılaşmasını sağlıyor ve var olan kronik rahatsızlıkla birleşince, ölüm kaçınılmaz oluyor.
İtalya şu üç soruyu soruyor:
Eğer otopsi bu kadar önemliyse, başından beri otopsi neden yapılmadı?
Cesetler neden hemen yakılmak için gönderildi?
Bu çok önemli bulguları bulmaya, neden devam edilmedi?
Cevap:
Çünkü hükümet bu tüm uygulamaları yasakladı. Hükümet adına Sağlık Bakanlığı Genel Sekreteri Giuseppe Ruocco tarafından imzalanan yönetmeliğe göre hareket edildi. İmzalanan yönetmeliğe göre de, "Covid-19 salgınına bağlı cenaze, mezarlık ve ölü yakma sektörü ile ilgili acil durum göstergeleri" doğrultusunda her şey karartıldı.
İtalyan patologlara göre diğer önemli bir saptamaya göre ise, "Ventilatörlere (solunum cihazı) ve yoğun bakım ünitesine asla ihtiyaç duyulmadı. Bunlara gerek olmadan aspirin gibi kan sulandırıcı verilseydi belki de birçok hasta kurtulabilirdi"
Covid-19 ölümlerinin tek sorumlusu Dünya Sağlık Örgütü'dür. Nedeni ise DSÖ’nün Bill Gates ile birlikte yürüttüğü 5G’ye geçiş projesiydi.
Yeni Çağ’da Aslan Bulut’un görüşlerini köşesine taşıdığı, Yoksulluğun Küreselleşmesi eserinin sahibi Michel Chossudovsky şu tespitleri yapıyor:
Dünya, korona krizinin sebepleri ve sonuçları konusunda yanlış yönlendiriliyor.
* COVID-19 krizi, DSÖ himayesinde, dünya çapında bir ekonomik, sosyal ve politik yeniden yapılanma sürecini tetiklemek için bir bahane olarak kullanılmaktadır. Sosyal mühendislik uygulanmaktadır. Hükümetler, yıkıcı ekonomik ve sosyal sonuçlarına rağmen, karantina gibi uygulamaları genişletme baskısı altına alınmıştır.
* Çokça belgelendiği gibi mortalite dâhil COVID-19 hastalığı tahminleri, büyük ölçüde manipüle edilmektedir.
* Dünya çapında uygulanan ulusal ekonomilerin kapatılması kaçınılmaz olarak yoksulluğa, kitlesel işsizliğe ve ölüm oranının artmasına sebep olacaktır.
* Pandemi, bir ekonomik savaş eylemi haline getirilmiştir.
* Politikacılar yalan söylüyor. Ulusal ekonomilerin kilitlenmesi ya da kapatılması halk sağlığı krizine bir çözüm oluşturmaz.
* Politikacıları kim kontrol ediyor? Politikacılar neden yalan söylüyor? Bunlar, "Ultra-zengin hayırseverler" de dâhil olmak üzere finansal kuruluşların politik araçlarıdır.
Görevleri, dünya çapında ekonomik faaliyetlerin dondurulmasından sonra oluşturulacak küresel ekonomik yeniden yapılandırma projesini yürütmektir.
* Koyunları ağıla sürükleyen "çoban köpekleri" gibi bütün insanlığı evlere sürüklediler.. Bu bir salgın değil, dikkatle planlanmış bir operasyondur. Kendiliğinden veya kazara olan bir şey yoktur.
* Ekonomik durgunluk ulusal ve küresel düzeyde tasarlanmıştır. Kriz ABD-NATO askeri ve istihbarat planlamasına da entegre edilmiştir. Çin, Rusya ve İran'ı zayıflatmakla kalmayıp, aynı zamanda Avrupa Birliği'nin istikrarsızlaştırılmasını da içeriyor.