AKP’yle bu millet çok şey öğrendi ve öğrenmeye devam ediyor! Başbakan’ından Bülent Arınç’a kadar hepsi ayrı ayrı öğreticiler, sağ olsunlar!
Bülent Arınç, on askerimiz şehit olduğunda çok önemli açıklamalarda bulunmuştu. “PKK’lılar silahlıymış ve üç yüz kadarlarmış” görüyor musunuz? Ne kadar önemli bilgi? Bunları bilmiyorduk, yani biz PKK’yı silahsız, Oslo’cu görüşmeciler sanırdık ya da “düz ovalı siyasetçiler” silahlı da oluyorlarmış!
Olayın bir gün öncesinde demişti ki, “Öcalan ev hapsine çıkabilir, PKK’nın silah bırakması şartıyla tabi.” Ama bir şeyi eksik bırakmışlardı, hangi PKK’nın?
Hani bir kötü PKK, bir de iyi PKK var ya sözüm ona! Tabii yandaş basın yayından duyuyoruz bu tabirleri, yoksa nerden bileceğiz. Ama neyse her halde iyi olan Oslo’da görüştükleri PKK’dır, biz öyle diyelim yine de. Koskoca hükümet iyi PKK ile kötü PKK’yı mı seçemeyecek!
Başbakan Erdoğan da il il gezerek yaptığı konuşmaların birinde “namert gazete”nin özelliklerini vaaz buyurdular! Bilmiyorduk sağ olsunlar. “namert gazete” Obama’ya karşı olan gazeteymiş bakın ne kadar önemli, görüyor musunuz? Şu ilmi derinliğe bakın, şu önemli gündeme bakın lütfen!
Suriye Savaş uçağımızı vurmuş, iki pilot şehit, nerede vurulduğu sır gibi saklanıyor. Bu sırrı ABD’den aralayan bir gazete, yani bize ait uçağın ABD ve NATO adına Suriye hava sahasında, casusluk yaparken vurulduğunu yazmış. İşte bu gazete Başkan Obama’ya karşıymış ondan, ondan böyle yazıyormuş ve bundan dolayı da “namert gazete” oluyormuş!
Dinleyen halkımızda bu koruma ve kollama karşısında kendinden geçiyor keyiften.” Sen bir aşk’sın, sen Başkansın…” pankartları altında. Ne sorgulama var, ne düşünme var, ne de söylenenleri anlama ve dinleme var. Uyuşmuş, uyuşturulmuş yığınlar halinde “Tanrı” tarafından kendilerine gönderilmiş “Tayyip” olarak görüyorlar adeta…
Başpiskopos da böyle demişti ya “Biz Hıristiyanlara Erdoğan tanrı tarafından gönderilmiştir” diye. Çok ilginç bazı sözde Müslüman ve hoca efendiler de başpiskoposla aynı düşünüyorlar.
Yine Başbakanımız buyurmuşlardı “Haçlı seferi nedir? Sanıldığının aksine kötü bir şey değil, kültürlerin etkileşimidir.” Bunu da bilmiyorduk, bizler Haçlı seferlerini İslam dünyasını yok etmeye gelen, yüz binlerce Müslüman’ı katleden, vatanından yurtlarından ayıran işgal sürüsü sanıyorduk. Böyle olduğu için özür dileyen Papa da bilmiyormuş demek ki…
Libya işgal edilirken Fransa Dışişleri Bakanı ve Rusya “bu bir Haçlı seferidir” dediğinde Başbakan Erdoğan o derin ilmiyle karşı çıkmıştı ya “Haçlı seferi değildir” diye! Az kalsın öyle sanıyorduk, meğer demokrasi geliyormuş Libya’ya! (haçlı tarzıyla.)
Başbakanımız olmasa dünya ne yapacaktı?
Obama ne yapacaktı ve onu kim müdafaa edip “namert” gazeteden koruyacaktı?
Batı dünyası ne yapacaktı?
İsrail ne yapacaktı? Kendisine “kalkan” nerden bulacaktı?
ABD askerlerine kim dua edecekti?
BOP’a eşbaşkan kim olacaktı?
Ya ülkemiz ne yapacaktı?
Bu kadar büyük cari açığa nasıl sahip olacaktık?
Her gün bu kadar konuşarak kulaklarımızın pasını kim silecekti?
Taksime cami diyerek yola çıktıktan sonra, kırk bin kiliseyi kim açacaktı?
Dinler bahçesini kim açacaktı?
Hakkı batıl ve batılı hak olarak hangi kadrolar gösterecekti?
Arınç gibi bir deryaya nasıl kavuşacaktık?
Apo’ya kim “sayın” diyecekti?
“Kürt sorunu” olduğunu kim kabul edecekti?
Zana ile kim görüşecekti?
Kim takardı Zana’yı?
Kim serbest ederdi zinayı?
Bunları çoğaltabiliriz, mesela “Arap baharı” denilen haçlı isyanlarını kim finansa edecek? Onlar adına isyancıları kim silahlandıracak? Libya petrolleri ABD, İtalya ve Fransa tarafından paylaşılabilir miydi? AKP olmasaydı…
Obama’ya karşı olan gazete “namert gazete” oluyorsa. Acaba AKP’ye karşı olan gazete ne oluyor Başbakan’a göre?