NATO camilere kadar girmiş

Bir Abdullah Gül'dür gidiyor. Neymiş, nasıl bir Gül'müş bilmesek, ona yanmam. Saadet öncülüğünde basın yayın kuruluşlarının inanılmaz desteği ile Abdullah'a  "Gül gibi çözüm!" diyorlar. İyi de, kimin Gül'ü?!

Yazmıştık, tekrara lüzum yok. Söyler misiniz Gül'ün, Sayın Erdoğan'dan farklı olarak uygulayacağı hangi çözümler var. Ekonomik, siyasi veya bölgesel sorunlara dair, çözümü nedir? 

Gül;

ABD'ye karşı mı gelecek?

İsrail'e mi karşı gelecek?

BOP'a mı karşı gelecek?

Suriye'de ABD ile mi hareket edecek yoksa Rusya ve İran ile mi hareket edecek? Bu soruların cevabı belli. Ve bu Saadet Partisi, Gül'ün hangi çözümlerine gönül vermiş. 

"Neo-liberalizmden başka çare mi var" diyen Gül'ün, hangi görüşüne hayran kalmış.

Hocaları Erbakan'ı arkadan vuran, bu Abdullah Gül değil mi? Hocalarına karşı bayrak açmış Sayın Gül'ü hangi ideoloji veya görüşten dolayı, Erdoğan'ın karşısına çıkarıyor? 

Kendilerine ait olmayan doğruları dillendirip, sonra Gül gibi yanlış bir adresi neden kamuoyuna pompalıyor? Ayrıca, Sayın Erdoğan medyaya hakim iken, bu nasıl oluyor? Belli ki, bir "üst akıl" devrede.

Sonuçta, Türkiye, kurtuluştan çok uzakta.

Sayın Erdoğan'a noterlikten başka bir görev icra etmemiş Gül için, bu kadar ısrar neden?  Acaba CHP de Saadet arkasında "Gül gibi bir çözüm!" mü peşinde? "Erdoğan gitsin de,  kim gelirse gelsin" koalisyonu, ne kadar yerli ve milli?

Bence hepsi gitsin artık. Saadet'i, Gül'ü, dikeni neyi varsa gitsin, adı "Milli Görüş" olan bu ekolün. Ülkeye, devlete, millete verdikleri zarar, yeter. "Gül" diye başka şeyler dönüyor.

Bunun anlamı, yeniden; "Batı'dan başka çare yok", "Amerikasız olmaz", "NATO'suz olmaz" demektir.

Türkiye'de ABD'ye karşı güvensizlik tavan yapmış durumda, bunu Gül ile kırmak istiyorlar. Suriye'de, Rusya ve İran çizgisine tam gelmezse bile yakın duran Türkiye'nin, buradan uzaklaşıp, yeniden NATO ve ABD çizgisine, tam oturtmak istiyorlar.

Türkiye'nin NATO ayarlarına, dönmesi sağlanıyor.

ABD, İran'a vururken, Türkiye'de yine "İslamcı" bir iktidarın yanında durmasını istiyor. Bu, Erdoğan'sız AKP veya içi AKP ile doldurulmuş Saadet'le olabilir. ABD için fark etmez, parti veya örgüt isimleri, sık sık değiştirirler.

Milli Görüş'ün türevleri arasında hiç bir fark yok, hepsi aynıdırlar.

ABD ve İsrail'e karşı görün ama onlarla iş gör!

İsrail karşıtı görün ama gizli 21 anlaşma yap!

İsrail'e "van minıt" çek ama İsrail'i Kürecik'te koru!

Canavarla parçala, otur mazlumla ağla!

Arınç'ın, Erdoğan ile yarım saatlik görüşmesinden sonra, sözlerine dikkat ettiniz mi? Görüşme yarım saat ama açıklama, her şeyi özetler nitelikteydi.

S-400 olayına çok takan ABD'nin, Türkiye'yi bundan vazgeçirmek için, kendine bağlı "Gül"  gibi birini ister. Saadet'i çok iyi anlıyorum! Üstlendikleri  "görevi" icra etmeye çalışıyor. İngiltere'nin "Gül" tercihine, "İngiltere damadının" sahip çıkması kadar normal bir şey olamaz!

İngiltere'nin tercihine, Nakşîlerin hayır demesi zaten beklenemez. Aldığım duyumlara göre, AKP'nin üç eski bakanı İngiltere'de önemli görüşmeler yapmış bile. Bunlardan birinin Nakşî, diğerinin Kürtçü olması ilginç?

Türkiye'nin sorunları, Türkiye'de çözülmeli. İngiltere'de, Amerika veya İsrail'de değil. "Çözüm Süreci" denilen illetlerle değil. Kapitalizmle , neo-liberalizmle değil. Borç alarak değil. 

Türkiye, "milli" bir ekonomi, "Bağımsız" bir ülke anlayışıyla kurtulur.

Türkiye, Haydar Baş ile kurtulur. 

Bakın 10 parti seçime giriyor, Haydar Hoca'nın BTP'sinden bahseden var mı?

Neden peki? İngiliz muhipleri ve NATO odakları, müsaade etmiyor.

Her hafta, "Atatürk Vatandır" sempozyumları yapan, Atatürk'ü "birleştirici harç" gören, Türkiye'nin ekonomik sorunlarına, dünyanın yarısının kullandığı, Milli Ekonomi Modeli ile çözümler getiren, adres neden gündeme getirilmez? 

Çünkü; NATO camilere kadar girmiş durumda!

"Cemaat", haçlı ile saf tutmuş, "Amerika büyük "diyerek, Amerikan namazı kılıyor.Tabi Beyazsaray'a dönerek. Vatikan ile "huzur duruşu" içinde, Gülen'leriyle bizlere Gül'üyorlar. Gözlerini açta, sana kurulan, büyük kumpası gör!

Müslüman'a atılan füzelerle serinliyorlar, daha ne olacakta göreceksiniz. Bu değişim ve dönüşüm, bir gecede olmadı.

Şimdi siyasilerimiz, 16 yılda ne var ne yok sattı, cumhuriyetin bütün kazanımları, 70 milyar dolara gitti, bu para ortada olmadığı gibi bir de, 1 trilyon doların üzerinde iç ve dış borçlar yaptılar.

Sayın Erdoğan'ın aklına şimdi,  "milli para" girdi!

Yani Erdoğan, siyasi son nefesinde  "Haydar Baş" diyecek, onu da diyemiyor. Yiğit danışman, Prof. Baş'ın elini öptü diye sanıyor ki, bu işi çözecekler. Rusya, bilim adamları 10 yıl gidip geldi, her gün el öptüler de, anca çözdüler olayı. 

Tezin sahibi Haydar Hoca, "Türkiye'nin milli parası yok" diyor. Ne demek istiyor, siz değil ekonomistleriniz cevaplasın görelim.

Erken seçime gitmeyi "vatan hainliği" gören Sayın Erdoğan ne oldu da, "Erken seçim" dedi? İçime doğanı söyleyeyim, bu defa,  Erdoğan'ı götürecekler. Veya kendi isteğiyle gidiyor.

Yerine gelmeye çalışanların, Erdoğan'a karşı olmak dışında, ellerinde ne var. Çözümlerini duyan oldu mu? Türkiye'yi neler bekliyor, farkında değil miyiz? Oysa Erdoğan'a değil, BOP'tan projelere, yüklendiği Atlantik misyonlara karşı olmak lazımdı.

Kullandılar veya "kandırdılar", şimdi istemiyorlar. ABD bu, AB, bu işte?  "Ne AB,  Ne ABD, Tek Çözüm Bağımsız Türkiye" diyelim. Hepsini geç, Haydar Baş'ı seç!

Eninde sonunda bunu yapacaksın, gel, bugünden yap!

NATO camilere kadar girmiş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön