Geçenlerde bir dostum, evine çaya davet etti. Komşusunu da davet etmiş, tanıştırmak için.
Tanıştım.
Hemşerim çıktı.
Türkiye'nin birçok bölgesinde, devlet görevlisi olarak çalışmış. Doğu, batı, güney, kuzey, her yerde çalışmış. Türkiye'yi tanıyor. Terör üzerine konuştuk. Halkın algısı üzerine, vatandaşın gündemi vs, her şeyden konuştuk.
Dinden, siyasetten, ekonomiden, dış politikadan? Bir baktık, saat, gecenin biri olmuş. Anlattıkları, Türkiye'nin niye bu halde olduğunu, gösteriyor. Memlekette insan manzaraları, hayli ilgi çekiciydi:
Artvin Şavşat'ta bir çorbacıdayım. Bir adam içeri girdi, "kızım çorba kaç lira?" diye sordu. Garson kız, "amca 5 lira" dedi. Sonra, elindeki demir paraları saydı, iki buçuk lira? Kızım başka yok deyince, garson kız, "geç otur amca, bugün bizdensin" dedi.
Çorbayı içerken, ekranda Sayın Erdoğan çıktı. Cebinde 5 lira çıkmayan bu bey, " Allah'ına kurban Reis" diye haykırdı. Bir ekrana baktım, bir parası mı veya aklımı olmayan bu adama baktım.
Sen bu adama Haydar Baş'ı anlatamazsın!
"Milli Ekonomi" diyemezsin!
"Madenler" veya "kaynaklar" demen, bşr şeyi değiştirmez. "Milli Paralarla Ticaret" desen, seni dinlemez bile!…
Ülkeyi gezdim bu adamlardan milyonlar gördüm. Haydar Baş'ın ekonomi tezini kabul eden Rusya'nın vekilleri "Ne Mutlu Türküm Diyene" dediler. Ben çok etkilendim. Haydar Hoca, bu kadar büyük bir insan, toplumsa, bu kadar küçük beyinlilerle dolu?
Artvin'in dağı taşı altın, ama Şavşatlı cebinde 5 parasız geziyor. "Altınları devletleştirip, 'vatandaşlık maaşı', 'ev hanımı maaşı' vereceğim" diyeni, bu beş parasız beyin anlamaz, kardeşim!
Kıymetli dostlar!
Ülke için dağ, bayır gezen bir insan, Haydar Hoca'dan böyle bahsediyor. Daha çok şeyler söyledi: "Dindar kimlikli bir insan, bakıyorsun solcuyu bağrına basıyor, Alevi dedeleriyle sohbet ediyor. Atatürk'ün hiç irdelenmeyen yönlerini ortaya çıkarıyor.
Kendisi bir parti genel başkanı ama bakıyorsunuz, bir CHP'liyi övüyor. Önyargı adamda sıfır. Sonra niçin bunu yapıyor, Türkiye kamplaşmasın diye, biri ötekini ötekileştirmesin diye? Haydar Baş hayran olunmayacak bir insan değil ki…"
O anlattı ben dinledim.
Ve terör için ne dedi biliyor musunuz?
"Terör bitmez" dedi. Neden dedim:
"Çünkü terörün bitmesi istenmiyor. Uyuşturucu baronları var, Elleri çok uzun. Terör bir rant aracı olmuş. Olay ne Kürt olayı, ne de başka bir şey? Olay tamamen kirli para olayı… Bu kulaklar, neler duydu, bu gözler neler gördü hocam!
Adam vergi rekortmeni(!) ama aynı zamanda, Avrupa PKK'sına, bağış yaptığı tespit ediliyor. Eski bakanın oğlu, baron çıkıyor…"
Bu sırada devreye girdim "Vatandaşlık Maaşı" dedim. İşte dedi, "siz oradaki insanı doyurur, muhtaç halden kurtarırsanız, o zaman güvenlik işe yarar ve olay bir zaman sonra biter."
Kıymetli dostlar!
Arazi de olan, işin mutfağında olan insanlar, nasıl da sizi anlıyor. Nasıl da, "Haydar Baş"ı tanıyor. Ülke derdi olan, nasılda, geleceği onun tezlerinde görüyor. Memur insan, siyaset ile işi yok ama çareyi görmüş.
Şu altın meselesine geri dönsek… Baş Hoca, buyurmuştu ki: "ben sadece Gümüşhane altınlarıyla Türkiye'ye yüz yıl bakarım. Yeni bir damar bulunmuş, Gümüşhane'den Artvin'e, öyle bir altın damarı ki, bir ton topraktan, bir kilo altın elde ediliyor"?
Bu altın kimin?
Lozan'da verildi diyenler nerede?
Şimdi bu altın madenlerini Ali Cengiz oyunlarıyla, nasıl da, yandaşın ve yabancının eline teslim etmişler. Bu ülke de maden olduğu, sadece kaza olduğunda ortaya çıkıyor.
Peki, bu ülkenin bor madenlerini kimler çıkarıyor? Dünya bor rezervinin yüzde 70'i bizde? Siz bana bir ülke gösterin ki, kaynaklarını devreye koymadan kalkınmış olsun.
"Kaynak" kelimesini siyasi literatüre sokan Prof. Dr. Haydar Baş oldu. Sayın Baş, "kaynakları devletleştirip, Şavşatlıya vereceğim, bir eli yağda, bir eli balda olacak" dedi. "Benim iktidarımda, herkes, et yemekten bıkacak" dedi.
Şimdi, Artvinli, Şavşatlı, Malatya veya Trabzon'lu ne yiyor, Allah aşkına?
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diye hadis okuyanların iktidarında, açlıktan bebekler öldü. Ne diyelim, Allah ayıktırsın!