Sonuçlar, belki birçok insan için sürpriz olabilir. Ancak seçimden önce demiştim, "İstanbul ve Ankara'yı alarak geldiler, vererek gidecekler" diye. Öyle oldu. AKP, artık gidiyor.
Peki, Türkiye'nin sorunları çözülecek mi?
AKP karşıtlığı, milletin yılgınlığı ve çaresizliği, asla iktidar derdi olmayan CHP'nin İstanbul adayına yönelmesi ile sonuçlandıysa, demek millet çok bilenmiş.
Vatandaş, kendine iş ve aştan önce AKP'den kurtulmak istedi. İktidara hak ettiği dersi verdi. Esasen, 7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidara ders verdi ama iktidar bu derse dersle karşılık verdi.
İnsanlar tırsıp, AKP etrafında toplandı tekrar.
Ne demek istediğimi anlayan anladı!
Neyse, sonra seçimler yenilendi. Ardından "Türk tipi başkanlık" seçimi yapıldı. Türkiye'de rejim değişti. Ne oldu, ekonomi yine düzelmedi. Hatta daha kötü oldu. Her yıl daha kötüye gittik ve şimdi her ay daha kötüye gidiyoruz.
Bundan sonra işler daha da zorlaşacak. Seçim öncesi "belediyeler maaş ödeyemiyor, hepsi batık" demişti Sayın Erdoğan. Batık belediyeleri kim alsa, o da batacak. Sayın İmamoğlu'nun mesela işi çok zor.
Hükümet, İBB'ye para aktarmayacak artık. Ona ne lazım, ekonomiden anlayan kafalar. Geçtik İmamoğlu'nu, iktidar ne yapacak. İktidar, MHP'yi yanına aldı. Bence CHP ve İyi Parti'yi de alsın yanına. Yani Cumhur ve Millet ittifakları da ‘ittifak’ etsinler.
Hep birlikte, Türkiye'nin iş ve aş sorununa şöyle bir eğilsinler. Bakalım, ne yapacaklar? Ben söyleyeyim: Hiç bir şey yapamazlar. Bu seçimde çıkarılacak önemli notları şöyle sıralamak mümkün:
1. Tekel medyası, sosyal medyaya yenilmiştir.
2.Hiç bir parti küçük değilmiş, bunu hem CHP gördü hem de AKP. CHP ve AKP'nin kaybettiği bazı illerde, BTP'nin aldığı oy oranları miktarınca kaybetmeleri, onlara ders olsun bu arada.
3. Erdoğan ve AKP karşıtlığı, Saray'ı yenmiştir.
4. Köşk, Saray'ı yenmiştir.
5. Rejim değişikliği, ters tepmiştir.
6. Artık ideolojiler bitmiş, sağ ve sol kavramı tarih olmuştur.
Bunu biraz açalım;
Seçmen, Tunceli'yi "komünist", Ankara'yı "ülkücü", İstanbul'u "sosyal demokrat" adaylara vererek, "ideolojileriniz beni ilgilendirmiyor" mesajı vermiştir.
Vatandaş bundan sonra ideolojilerle avutulamayacak kadar uyandı artık. Tek ideolojisi var, İş ve Aş. Yani bugün kazandık diyenler, çok sevinmesin, kaybettik diyenler de çok üzülmesin. Mevcut ekonomi atı, sırtına çok kişiyi bindirir de indirir de…
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Halk aslında doğru bilgilendirilse, gerçek bir demokrasi içinde seçimler yapılsa, her adaya ekranda kendini anlatma fırsatı verilse, insanlar çaresiz değil.
Hiç kimse bulunmaz değil!
Sayın İmamoğlu, Sayın Selim Kotil'den daha çok çalıştığı için seçilmedi. Projesi olanı seçme önceliği olması gerekirken, iktidar baskısından kurtulmak isteği ağır bastı. Olay bu…"İktidar İstanbul'u kaybederse, Türkiye'yi kaybeder" anlayışına yapıştı.
Hangi aile Boğaz'daki akıntıdan ucuz veya bedava elektrik ile aydınlanmak istemez. Yani iktidar nefreti, gerçekten tak etmiş vatandaşa… İktidar, bundan ders çıkarır mı, göreceğiz. İstese bile zamanı yok bence…
Bundan sonra AKP bölünebilir de. "2023'e kadar seçim yok" diyor ama bu kendi elinde değil artık. 2023'e kadar 3 hükümet görürüz. Çünkü ekonomi şartları böyle…
Seçim öncesi baskılanan döviz, yaydan çıkmış oy gibi fırlayacaktır. IMF'siz artık ülkeye kuruş girmez. Ve iki ittifak mensupları da IMF'ci…
Bir başka konu:
İmamoğlu artık Kılıçdaroğlu'nun alternatifi oldu. Türkiye'yi dış faktörler çok yönlendirir. ABD'nin Macron modelini bilirsiniz. Tanınmayan genç biri ortaya çıktı ve Fransa'nın başına geçti.
Aynı şey Çipras için de geçerli.
ABD bu modeli, dünyada denemeye soktu. Benim yazıları takip edenler, yazdığımı hatırlarlar. "ABD, Türkiye için Macron ‘türü’ bir aday peşinde" diye yazmıştım.
İmamoğlu, ABD'nin Macron adayı filan demiyorum. Bu çok erken ama "İstanbul Ankara'dan yönetilemez" laf arası cümlesi benim gibi şüpheci birini düşündürmedi değil.
Adam yeni kazanmış ve asla kulp takmıyorum ama Türkiye'de tesadüflere yer yok kardeşim. Küresel hesapçıların, Türkiye'de Erdoğan'a alternatif ararken, siyasal İslamcılara tekrar yatırım yapmayacaklarını da biliyorum.
Türkiye'nin bölünmesi için aradıkları, "açılım" ağzına sahip "mozaikçi" kafalar. Bilmiyorum, bekleyip göreceğiz. Yani endişem, emperyalist hesabın, elbise/parti değişikliği ile önümüze tekrar gelip gelmeyeceği konusu…
Gelelim en önemli gerçeğe, Bağımsız Türkiye gerçeğine:
BTP İstanbul Sayın Selim Kotil, hakikaten bu seçimlerin tek favorisi oldu. ABD-Rusya arasında Türkiye'nin sıkışması ne ise iki "ittifak" arasında BTP-Selim Kotil'in sıkışması da aynı.
BTP, Türkiye genelinde oylarını en çok artıran parti oldu. Birçok ilde 10 katın katına çıkardı. Akıllarda hep BTP projeleri kaldı.
BTP bir fikir partisi, dünya çapında tez partisidir. Kitle partileriyle mukayese etmek yanlış olur. Ancak ekonomik şartlar, BTP'yi iktidar edecek ve bu uzak bir zaman değil. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Nohut üretip talebe okutan bir ‘komünist’i insanlar anladıysa, ‘Vatandaşlık Maaşı’ vermeyi sosyal barış için şart gören Haydar Hoca'yı anlamak geç olmayacaktır. Kaldı ki komünizmin anavatanı Rusya'da bu tez dünyaya yayıldı.
Türkiye'yi IMF değil BTP kurtaracak. Bu, böyle biline…
Dahası Sayın Selim Kotil'i, insanüstü gayreti için tebrik ederim. Hem de, ekonomik bağımsızlığın dünya lideri, Baş Türk, liderimiz, Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendiye şükranlarımızı arz ederiz.
Sonuçlara bir de buradan bakın!