Tahran’a Nükleer Atabilirler!

Bundan önceki yazımda yine anlık içime doğanları ifade etmiştim. Yayınladıktan  7-8 saat sonra, İsrail’in İran’a saldırdığı haberleriyle uyandım.

Görünen şu ki; İran, ilk etapta büyük bir şok yaşadı. Ancak sonrasında, yıllardır Filistinlilerin her gece yaşadığı korkuyu, İsrail halkı da – en azından bir nebze olsun – yaşamaya başladı. Onlar sığınaklara girerken, Filistinlilerin bırakın sığınağı, çadırları bile hedef alınıyor.

Trump, İran’a yapılan bu şok saldırıya “mükemmel” derken, İran toparlanıp karşılık vermeye başlayınca bir anda “barış” çağrıları yapmaya başladı. Tipik bir Haçlı zihniyeti… Bosna’da soykırım yapılırken de aynı tavrı takındılar. Bosna halkı ne zaman direndi, işte o zaman “barış kapısı” açıldı. Kaşif Kozinoğlu’nun ruhu şad olsun.

Dünyaya “barış meleği” gibi pazarlanan Trump’ın yeniden sahneye çıkması, aslında Türkiye ve İran için… Bunu daha önce de söylemiştim.

Şimdi İran karşısında, İsrail zayıf bir görüntü veriyor. Bu kasıtlı bir algı. Amaç, İran’a nükleer bomba atmak. İsrail yetkilileri “Tahran’ı boşaltın” derken bunu sadece psikolojik savaş taktiği olarak yapmıyorlar. İran bunu psikolojik savaş olarak algılıyor ama bu büyük bir yanlış. Tahran’ı yakacaklar!

ABD, Japonya’ya atom bombası atarak dünya üzerinde bir hakimiyet kurdu. İsrail de aynısını yaparak Ortadoğu’yu yönetmek istiyor. İran, aslında İsrail’le değil, Batı’yla savaşıyor. Bu savaşta yalnız. Rusya, benzer şok saldırıya, kendi içinde maruz kaldığı için, İran konusunda çekimser kalacak, bu da planın bir parçasıdır.

Türkiye’nin tutumu şu an iyi bir noktada; ancak Kürecik meselesi hâlâ açıklığa kavuşmuş değil. İsrail’e atılan yüzlerce füzenin sadece birkaçının isabet etmesinde dilerim Kürecik’in bir payı yoktur.

Elbette İran’ın pek çok yanlışı var. Ama bugün, o yanlışları konuşmanın zamanı değil.

Bir Müslüman Türk olarak, ekran karşısında canlı yayınla füze savaşını izlerken, İsrail için “Kahhar” okuduğumda aldığım manevi hazzı sadece ben bilirim.  Tebriz bombalanacak; buna razı mı geleceğiz? Masume Anne’nin, imam Rza’nın başına Yahudi bombaları inecek, bunda üzüntü duymayacağız  olacak şey mi? Müslüman Türk veya insan olan, yaşananlardan asla mutlu olmaz.

Cennet mekân Haydar Baş, 40 yıl boyunca “Arz-ı Mev’ud” dedi. Son 20 yıl ise “Büyük Ortadoğu Projesi” konusunda binlerce kez uyarıda bulundu. 2000 yılının bir yaz akşamında Urfa’da, “Nemrut’un ateşinde yanan bir Türkiye görüyorum” demişti. Bugün Nemrut’un ateşinde yanan İran’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini, artık iktidar sahipleri ve ortakları da görüyor ve itiraf ediyorlar. Ee, o zaman lütfen ders çıkarsınlar! ABD’nin BOP’undan çıksınlar!

Nasıl ki zamanında İran’ı görüşmelerle oyalayıp saldırdılarsa, şimdi de İsrail’i güçsüz gösterip Tahran’a nükleer bomba atmak istiyorlar. İçimde çok kötü hisler var ve ben bu konularda kolay kolay yanılmam. İnşallah bu kez yanılırım.

Türkiye’ye yakışan, yaptığı açıklamanın arkasında durmaktır. İran’da Türkleri, Türkiye’de Kürtleri kullanarak amaçlarına ulaşmak isteyenlere fırsat vermek, insanlığa yakışmaz. Geçtim Türk olmayı…

Eğer İran bu savaştan nükleer yemeden çıkarsa, saygınlığı artacaktır. Mezhepçi çuvalı yırtar, adına “İslam” dediği rejimini – ki ben buna katılmıyorum – kapitalizmin pençesinden kurtarırsa, Müslüman dünyanın lideri bile olabilir.

Prof. Dr. Haydar Baş, vefatına yakın yaptığı İran gezisinden sonra “İran halkı yoksulluk içinde, ben çok acıdım” demişti. Ve eklemişti: “Ben bu modeli Türk ve Müslüman dünya için yazdım. Ne acıdır ki, modele Türk ve Müslüman olmayan dünya koştu. Bizim dünya ise sadece bakıyor!”

Silahsız savaş, ekonomiyle; silahlı savaş ise fiilen yürütülüyor. İkisi birbirini tamamlıyor. Ve yine Haydar Baş’ın sözüyle bitirelim: “Silahsız savaşabilirsiniz ama buğdaysız savaşamazsınız!”

Bugün İran’ı izleyerek bunu daha net görüyoruz. Komşumuz, kardeşimiz İran halkına dualarımızla destek olmaya devam ederken, sıranın bize geldiğini de düşünerek hem vatandaş, hem devlet, hem de millet olarak umarım gereken dersleri çıkarırız.

Düşmanın,”Ankara’yı boşaltın!” anonsunu duymadan;

Gün, birlik olma günüdür.
Hataları görmeyeceğiz.
Bir ve beraber olmaya mecburuz.

 

 

Tahran’a Nükleer Atabilirler!
Başa dön