Artan terör eylemleri yüzünden herkes terörle ilgili konuşuyor, yazıyor, çiziyor. Ancak bunu yapanlar durduğu yere göre yapıyorlar. Sesi çıkanların kimisi, PKK ağızlı “Ne olur bu kan dursun da nasıl, durursa dursun” tarzında açıklamalar yapıyorlar.
Kimisi; açıkça “Başbakan Oslo görüşmelerine sadık kalsın” diyor. Bunlar ayrıca “bir an evvel bir şeyler yapılmasa bu kan durmaz” diyerek, adeta tehdit ediyor. Kimisi de; iktidarın penceresinden olaylara bakarak yeni Anayasa ile özerklik verilerek çözüleceğini düşünüyor.
Kısaca bu görüş ve düşüncelerin hepsi terörü azdırmaya yönelik bölücülük propagandalarıdır. Milli düşünen, ulus ve üniter devlet anlayışı içinde olanlar ise hiç gündeme getirilmiyor, adeta onlara yandaş basın yayın tarafından yasak konmuş vaziyette.
Terörle mücadele bir devlet politikası olmak zorundadır. Teröre destek veren ülkeler ile her türlü ilişkiyi keserek, teröre dış desteği minimuma erdirmek esastır. Şu anda yapılanlar tam tersidir, teröre destek veren ülkelerle aynı saftayız.
Suriye’de isyancılara verilen desteğin ne kadarı PKK’ya yapılmıştır? Bunun bir araştırması var mı Allah aşkına? Belki de kendi askerlerimiz, kendi silahlarımızla öldürülüyor. Bunun kokusu yakınlarda mutlaka çıkar, iktidarın böyle bir derdi yok onun tek derdi Oslo ve İmralı görüşmeleri…
PKK’da şöyle düşünüyor “devlet bizimle muhatap oldu neden? Çünkü biz kan dökerek devleti yendik bu ve noktaya geldik. Öyle ise kan dökmeye devam edelim, halk aman çözün de nasıl çözerseniz çözün noktasına gelecek. Verin kurtulun diyecek!”
Nitekim hükümette çaresiz görünerek halkın bu noktaya gelmesine katkı sağlıyor. Şimdi buna bir de AKP ile farklı düşünmeyen Kılıçdaroğlu faktörünü ekleyelim o halde sonuç belli, ülke parçalanıyor.
Terörle mücadele nasıl olmalı sorusuna gelirsek; devlet mücadele azim ve kararında olsun yeter her sorun çözülür. Sorun; devletin gücünü elinde bulunduranların dışarıya verdiği sözlerdedir.
Güneydoğulu bir vatandaşın, eğitimciyim askerlikten hiç anlamam ve askerliğimi Jandarma Komando olarak sekiz ay yaptım. Bana “terörü bitir” diye devlet tam yetki vermiş olsa;
Önce on bin kişilik bir komando timi oluştururum. Bu komandoların her birine en az on beş bin lira maaş bağlarım. Aile ve çocuklarını devlet korumasına alır, her türlü sağlık ve eğitim masraflarını karşılarım. Bu özel askerleri çok sıkı bir eğitimden geçiririm. Bunları gönüllülerden seçerim, bu ülke için ölmek isteyen gönüllü askerlerden…
Şehit ailelerine öncelik tanırım, ailesinden birini kaybeden bir kişinin mücadelesi daha farklı olur. Askerlerin tamamını dağlardan çekerim. İyi bir istihbarat ağı kurarım, üstelik tamamen yerli. Her türlü teknik donanıma sahip olarak…
İdamı yeniden getirir terör yöneticilerinin tamamını mahkeme kararı ile astırırım, pişmanlık kapısını açık tutar, kandırılmış gençlerin ise hepsini şartlı affederim.
Irak ile anlaşarak, sınırlarımızı düz alanlara çeker, Kuzey Irak’ı mutlaka lağv ederim. Bu savaşa sebep olsa bile. Bir milyon orduyu bu oluşumu yok etmek için hazır tutarım. NATO’dan derhal çıkar, İncirlik üssünü kapatırım, bunun sonuçları neye mal olursa olsun. Çünkü Türkiye eninde sonunda bunu yapmak zorunda kalacaktır. Türkiye’de olan bütün gelişmeler NATO kaynaklıdır.
Türkiye bunu yapacak güç ve imkânlara sahip, Allah’ın bir lütfu olarak dünyanın kendine muhtaç olduğu bir konuma sahiptir. Türkiye bugün buna karar versin dünyanın tek süper gücü olur. Yeter ki “Amerikasız olmaz” anlayışı yerine “Türkiyesiz olmaz” imanına sahip olalım.
Terörü bitirmek inanç ve irade işidir.
AKP iradesi ile hiç ama hiç mümkün değil çünkü bunlarda terörle mücadele azmi yerine müzakere sevdası var.