Tilki siyasetinin orucu ve iftarı olmaz!

Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür. Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye başlar ve görür ki bu bir tuzak. Geyik budu, bir iple bombaya bağlıdır. Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar. Biraz sonra kurt gelir; budu görür ve yatan tilkiyi de tabii… Tilkiye sorar:

– Ne yapıyorsun dostum?

Tilki cevap verir:

– Hiiiç… Yatıyorum.

– Burada bir but var.

– Evet var!

– Neden yemedin?

Tilki sakince cevap verir:

– Bugün orucum!

Kurt kendinden emin:

– Ben yiyeyim o zaman.

Tilki:

– Buyur afiyet olsun! der.

Kurt but'a uzanır uzanmaz bir patlama. Ortalık toz duman. Kurt yaralı. Hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken, tilki sakince budu yemeye başlar. Bunu gören kurt:

– Ulan sahtekâr, hani bugün oruçtun!

Tilki pişkin pişkin:

– Biraz önce top patladı duymadın mı?!…

Kıymetli dostlar:

Bugün bir fıkra ile giriş yaptım. Maksadım sizleri biraz olsun güldürmekti. Ama hiç birimizin gülecek hali yok, biliyorum.

Ülkenin gidişatı içler acısı?

Dünyanın en büyük ordularından biri olan bir ordu, aylardır bir mahalleyi teröristten temizleyemiyor!

Dışarıda "Türk Ordusu Sur'a saplandı" manşetleri atılıyor.

Kadehler tokuşturuluyor.

"Sur'dan çıkamayan ordu, Suriye'ye nasıl girer" diye, tiye alıyorlar. Peki, gerçek böyle mi?

Askere kurulan kumpas ve tuzaklar, orduyu yaraladı. Mücadele azmini sıfırladı. 

Bakın, bugün güya terörle mücadele ediliyor, değil mi?!.

Bir ordu mensubunun konuştuğunu, gören, duyan var mı?

Yani, filan paşa bu işi götürüyor diyebilir miyiz?

Hayır.

TSK'ya verilmiş bir yetki ve görev yok.

Atanamayan öğretmenlerin, polis yapıldığı ve onlarında iki haftalık bir eğitim sonucu, ölüm arazisine sürüldükleri bilinen bir gerçek. Öğretmen-polislerin yetersiz kaldıkları yerde ise valilik talimatıyla askerler devreye sokuluyor.

Terör örgütü "süreç" tuzağı ile dört yıldır, yığınak yapıp yerleşmiş. Yüz binlerce mermi harcayarak, özel olarak yetiştirilmiş paralı keskin nişancıları ithal edip getirmiş, son model silahlarla vatandaşı da kendine siper yaparak, kirli bir savaş yürütüyor.

Asker ise her an, yeni bir "açılım" ve "kumpas" ürkekliği ile hareket ediyor. 

Efgan Ala adeta baş komutan. AKP, il ve ilçe başkanları ise bölük veya tabur komutanları gibi hareket ediyorlar.

Ve şimdi yeni bir "süreç" başlatıyorlar. "İstişare Süreci"

"Bölge teröristten temizlendi" diyecekler. Asker ve polisler geri çekilecek. 

Yıkılmış evler için, TOKİ devreye girecek. Teröristler "İstişare Süreci" sonrasında da, TOKİ evlerinden tüneller açacaklar.

Kendi menfaatleri için her türlü tilkiliği, din-iman süsü ile örten zihniyetin, ülkeyi toptan patlatmaları işten bile değil. 'Süreç'i gerçekleştirirken Kürt'ten oy alan, sonlandırırken çakma milliyetçiden oy alan tilki siyaset, devleti tuzağa düşürüp yaralamadı mı? Askeri tuzağa düşürüp, paralamadı mı?

Sıkıştığında "kandırıldık" diyerek, sıvışmaya çalışmadı mı? 

Allah'tan artık tilkiliklerinin kuyrukları birbirine değiyor da, bu vesile ile belki "akletmez" kafalar, bir kez olsun, akleder.

Türk milleti bu iktidar eliyle nasıl bir tuzağa düşürüldüğünü bir gün anlayacak ama iş işten geçecek. 

Her şeyi, işine geldikleri gibi yorumlayanların hinliklerini görmeyen bir toplum, asla iflah olmaz.

Bir gün değil, her gün ağlar.

Ve ağlamak o toplumun kaderi olur artık.

Müstahak da olur.

Allah, göz vermiş, görecektin. Kulak vermiş duyacaktın.

Ülkeyi bitirecek "süreçleri" başlatmak ibadet, sonlandırmak ibadet!!!

Bu nasıl olur ya?

Buna, nasıl inanılır?

Tilki siyasetinin orucu ve iftarı olmaz!

Bu böyle biline?

Yoksa parçalarımızı, toplayamayız.

Tilki siyasetinin orucu ve iftarı olmaz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön