Birkaç gün, yazmaya ara verdik. Cenazemiz vardı. Bu arada acımızı paylaşan, bütün gönül dostlarımıza teşekkürlerimi sunarım.
Kıymetli dostlar!
Birlik harcımızın henüz, bozulmadığını gördüm. Büyük şehirlerde asla görmediğimiz, birlik beraberliğin, kardeşilğin, Anadolu'da halen yaşandığını, müşahade ettim.
Cenaze çadırına, üç binin üzerinde insan girip çıktı. 5 gün boyunca başsağılığına geldi insanlar. Aleviler, Sünniler, Kürtler, bir çadırda, bir acı etrafında toplanabiliyoruz her şeye rağmen.
Birlik harcımız henüz bozulmamış, Allah'a şükürler olsun. Soba etrafında, zaman zaman güzel muhabbetler kurduk.
Hür Ağababa (Sayın Veli Ağababa'nın abisi), bizim köyün, çevrede Kürtçe bilmeyen ve öz Türkçe konuşan, tek Türkmen köyü olduğunu ifade etti ve sonra, "sizin aslınız alevi" diye ekledi.
Bende, "bizim aslımızda alevi, neslimiz de..." dedim. Ailemizdeki "Haydar, Ali, Ebuzer" isimlerini saydım. Gülüştük…
Kısacası, "siyaset" Anadolu'yu bozamamış hala… İnsani ilişkiler, siyasetin önünde kalmaya devam ediyor. Ayırımcı siyaset, ilişkilere zarar verememiş belli ki…
Buna çok sevindim. Ama yine de, Türkiye'yi bir felaket senaryosu bekliyor, ne yazık ki…
ABD'nin dediğine bakarmısın: "Kürtler'i korumak için, Suriye'de bulunuyorlarmış!". Hem de, binlerce yıldır, bir bile bir yürek olmuş insanları, kendi öz kardeşimi, canımı, ciğerimi,benden koruyacakmış.
Kürtler benim öz dayılarım, yani dayılarımı, Amerika benden koruyacak!
"ABD, Suriye'den çıkıyor" yalınını ballandıra balladıra anlatanlara "ABD'nin Suriye'den çekilmeyeceğini" anlatmıştık. "Bu işte, yeni bir 'VAN MİNIT' çıkmaz" demiştik.
Ne oldu?
Trump'ın Güvenlik Danışmanı John Bolton, "Kürtleri korumaya yönelik anlaşma olmadan Suriye'den çekilmeyeceğiz" dedi. İktidar, Suriye konusunda, her zaman olduğu gibi ikili oynuyor.
Meşru Suriye yönetimi ile "diyalog" kurmak yerine, ABD yönetimine esip gürlüyor. ABD'ye verilecek, en büyük cevap, Esad ile poz vermek. Bu inat filan değil, başka bir şey…
Vatandaşa şu mesaj veriliyor: "ABD büyük devlet, ona karşı gelinemez. Bu sebeple elimizden geleni yaptık ama olmadı."
Peki gerçekten Türkiye, elinden geleni yaptı mı?
Üslerini ABD'ye kapattı mı?
İlişkilerin seviyesini düşürttü mü?
Göreceksiniz, Türkiye, aynen Irak'ın kuzeyini nasıl kucağında büyüttüyse, Suriye'nin kuzeyini de, önce kabul edecek, sonra hazmedecek, daha sonra da koruyup, kollayacak.
Sadece bu kadar da değil.
Türkiye, Rusya'dan uzaklaştırılacak. Rusya ile arası açtırılacak ve Rusya ile yeniden çatışmanın eşiğine getirilecek. S-400'ler yerini, Patriot'lar alacak.
Olayı siyasi değil, ülke meselesi olarak değerlendirmek gerekir. ABD, Türkiye ve İran'dan da "parça" kopratıp, "4 parçalı Kürdistan" kurmak istiyor. Bu parçaları daha sonra, birbirine vurdurup, coğrafyayı Müslüman'dan arındırmak istiyor.
Mezhep ve etnik kavgalarla, hem ülkemize, hem bölgemizde kan akıtmak istiyor. Peki bizler aklımızı peynir ekmekle mi yedikte, ABD'nin değirmenine su taşıyoruz.
Türkiye'yi, geldiği/getirildiği noktada kurtaracak projelere yönelmek bir beka meselesi oldu. Türkiye'yi "oltadaki balık" olarak görüyorlar, neden anlamıyoruz.
Nelson Rockefeller, ABD Başkanı Dwight David Eisenhower’ın önemli danışmanlarından biriydi. 1956 yılında Eisenhower'e bir mektup yazarak, “Türkiye’nin oltaya takılmış bir balık olduğunu" söylemişti.
"Daha fazla yeme ihtiyacı yok, Türkiye'ye kredileri kesin" demişti.
Ne oldu?
ABD, Türkiye'ye kredileri kesti. Bolca harcamaya alışmış Türkiye, krediler kesilince sudan çıkmış balığa döndü. Sonrası, malum…
Oltadaki balığı, ağzına geçirilmiş iğneden çıkarmadan, denizlere salamazsınız. Acı çektirmek için, ipi oynatmak yetiyor. Doları geceden sabaha oynatmak, Türkiye'yi "hizaya" getirmeye yetiyor.
Peki ne olacak böyle?
Türkiye daha ne kadar, balık oltasında sallanacak?
Türkiye'yi emperyalist oltasından kurtaracak, ülkemize ve bölgemize huzur getirecek, dünyada tek insan ve tek model var: Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli…
Bu insanın yok sayılması, görmezden gelinmesi, ne kadar "milli" bir adres olduğunun delili değil mi?
Dünya "Milli Para" derken, Türkiye sadece seyrediyor. Ölüden "medet" umuyor. Kapitalizm dünyada öldü, biz halen hikaye okuyoruz. Başka çözümü olan varsa, sunsun.
Bekliyoruz!
Türkiye oltadaki balık mı!