Ücretli kölelik!

Eğitim'i, 16 yılda ne hale getirdiler. 

Her yıl değişen,  sınav sistemlerini geçtik. Çocuklarımızın en güzel yıllarını, sınav stresi içinde geçirmelerini de, bir kenara bıraktık.

Küçücük bedenlere yüklenen kitaplarla, gelişme çağında evlatlarımızın fizik yapılarının bozulmasını, konu dahi etmiyoruz.  

Milli Eğitim resmen dökülüyor!

Milli Eğitim mi, "cinni" eğitim mi, belli değil!

Eğiten sıyırmış, eğitilen sıyırmış!

Kim ne derse desin, işin içine girin ki, içler acısı. 

Geleceğimizin güvencesi gençlerimiz, yeterince ne beslenebiliyor ne de eğitim alabiliyor. Gazlı içecekler sağlıklarını tehdit ediyor. Ellerindeki "telefon" adındaki sihirli kutularla adeta uyuşuyorlar.

Sıraların üzerinde resmen uyuyor çocuklar. Geceleri internette dolaşmaktan, uyumaya fırsatları yok. Bütün çocukları, kendi evlatları gibi gören bir eğitimci, bu tablo karşısında deliye döner.

Çocuklarımız Atatürk'ü tanımıyorlar mesela. AKP geldiğinde doğan bir çocuk bugün 16 yaşında. Geldiklerinden beri, Atatürk ile uğraşıyorlar, malum. 

O kadar ki Atatürk, sadece duvarlarda asılı. Ama dizi oyuncularını sorun bu çocuklara, hepsini tanırlar.  Özellikle de "Osmanlı" konulu dizileri!

Atatürk'ün verdiği mücadeleden, dinden ve tarihten de bihaberler. "İslam gelecek" diye yola çıktılar, İslam'ı kimlikte bile sildiler. "Şerita gelecek" dediler, "15 Temmuz" geldi, ha, bir de, Papa geldi.

Neyse!

Tarihi dizilerde öğretiyorlar. Herkes olmuş "Osmanlı",elinde balta ile geziyorlar. Tarih dizilerde, din ise "asansörcü" çakma hocalardan, "yanmaz kefenci" şaklabanlardan öğretiliyor.

"Değerler eğitimi" diye okullarda verilen değerler arasında Atatürk yok, Peygamber yok, İslam yok. Atatürk düşmanı Nursi var.

Alladıkları pulladıkları bir Fatih Projesi vardı, sahi n'oldu?

İçinde FETÖ mü çıktı yoksa!

Öğrencilere dağıtılan ders kitaplarının arka kapağında sadece adı kaldı, Fatih Projesi'nin.  Ne projesi uygularsa uygulansın, "önce insan" anlayışı olmadıkça, boş. Öğrencilere verilen bir rol model yok. O yüzden dizi oyuncuları "rol model" olmuş. 

Koca koca adamlar kendini Osmanlı'ya kaptırarak, ülkeyi ne tehlikelere soktular, çocuklar kaptırmaz mı?

Allah'ım sen bu millete acı!..

Ülkenin milli meseleleri olmuş, "yaylalar, yaylalar" türküsü!

Vah ki, vah!

Fransa yüz yıl önceki Sevr projesinde, gelmiş yerini almış, Suriye'de bize komşu olmuş. Belki Hatay'ı, tartışmaya açacak, Antep'e girecek, biz "türkü" söylüyoruz. "Menbiç'i dolaş da gel!" diyoruz, İbo ile. Dersin "çöp" topluyor veya İETT otobüsü sürüyorlar.

Ülke otobüsü sürdüklerinin zerre farkında değiller ve de bu kadar viraj alarak uçurumlarda uçma tehlikelerini görmez halde!

Allah'ım sen aklımızı başımıza devşir!

Tabi, varsa!

"Eğitimden girdik, nerden çıktık!" demeyin, "görüyorsunuz!", eğitim şart!

Yani işi, neresinde tutsanız elinizde kalıyor. 

PISA testinde Türkiye, 72 ülke içinde 50 sırada. OCED'nin eğitim raporunda, 76 ülke içinde 41'inci sırada. 41 kere maşallah!

Çocuklarımızı yetiştiren öğretmenleri dahi, sınıflara ayırdık. Üç çeşit öğretmen var:  Ücretli, sözleşmeli ve kadrolu? Aynı öğretmenler odasını kullanıyorlar. Aynı fakülte mezunları ama biri 4 bin lira alırken, diğeri, bin lira alıyor.

Hatta "ücretli" olanlar bazı aylar, 500 veya 600 lira aldıkları da oluyor. Aynı sayıda derse giriyorlar. İkisinin diploması da aynı? Biri atanmış, öteki ücretli ya da sözleşmeli. 

Öğretmenler odasında, oturdukları masalar bile farklı. Ücretliyi devlet ezmiş, bir de, meslektaşları eziyor. İkinci sınıf muamelesi yapıyorlar.

Soruyorum, öğretmen bu kafayla kimi, nasıl yetiştirsin? Öğretmene devletin ihtiyacı var. Öğretmenleri işe alarak, atayarak görev vermek yerine, "ücretli köle" statüsünde okulda görevlendiriyor. 

Yani 4 bin lira yerine, bin lira veriyor.

Devlet, köle pazarında köle topar gibi, eğitim piyasasında, "ücretli öğretmen" topluyor. Öyle okullar var ki, Fen Bilgisi öğretmenleri matematik'e giriyor. Ne kadar öğretmen, atanamadığı için boyacılık mı dersiniz, temizlik mi, ne bulursa onu yapıyor. 

Bazıları intihar etti. 

Kendine faydası olmayan öğretmenin, öğrenciye ne faydası olmasını bekliyoruz. Türkiye'nin eğitim sorunu,  Tam Bağımsız Türkiye hedefi ve amacı olan, buna göre bir planı, programı ve de modeli olan, bir kadro ile çözülür. 

"Önce insan" diyen, insanı "gönül" bilen, Baş kadro ile çözülür. 

"Sınırsız kaynkları", "sınırlı ihtiyaçlara" kanalize eden, bir akıl ve proje ile çözülür. Prof. Dr. Hayda Baş ile çözülür.

Değil öğretmeni, evinde çocuğuna bakan anneyi dahi maaşa bağlayan, Milli Devlet Sosyal Devlet anlayışı çözer, bütün sorunları.

İlkokul ve ilk öğretmen annedir, neden görmüyoruz?

Ücretli kölelik!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön