Ülke vallahi gidiyor billahi gidiyor!

"Beka" kavramını, ne hikmetse seçimlerde hatırlıyorlar. Tarımı bitirirken, tarımın bir "beka sorunu" doğuracağını, hiç biri hatırlamadı. Üçlü koalisyonun, Devlet'i, "TAHDİT ve "TAHKİM'lere imaz koyduğunda, ne hikmetse "beka meselesi" hiç aklına gelmedi.
Tütün Yasası, Şeker Yasası, köylü için mi çıkarıldı, ABD için mi?
ABD'nin Derviş'ini "memleketin ali menfaatları için" bir güzel hazmetmiş, "milliyetçi" tabana, Atlantik Derviş'ini, Horasan dervişi diye adeta yutturmuşlardı. Şimdi büyük ortak "Domates-biber-patlıcan" diye bağırırken, küçük ortak, kendileri dışında herkesi "PKK" ilan ediyor.
Ülkede bir "beka" sorunu var mı, var. Ama bu sorunu başımıza açanlar, tarımı bitrenler değil mi? ABD'nin Cargill'i kazansın diye, ABD'nin sigarısı satsın diye bunlar yapılmadı mı? PTT'nin T'si  satılsın diye Bahçeli, ne Öksüz'ler bıraktı geride.
"15 günde, 15 yasa" ile övünenler kimlerdi?
AKP ile birlikte, o meşhur üçlü koalisyonun hayatta kalan, Devlet ortağı değil mi? Türk milleti Türk milleti kalsaydı zaten, hepsinin defterini dürerdi. Ülkeyi, soğana, sarımsağa, buğdaya muhtaç edenlere bir güzel dersini verirdi.
Ama yok kardeşim, yok!
Ne o Türk milleti var, ne de o, Türk devleti…
Hani, Atatürk''ün kurduğu Milli Devlet. Devlet ve millet fabrika ayarlarına dönmek zorunda. Bizim derdimiz asla şahıslar değil, olmadı da… Ama Türkiye'nin tarımı bitirilerek, açlığa mahkum edildi.
Türkiye'nin hazinesi, boşaltıldı. Türkiye'nin elindeki bütün altınları, İngiltere'ye uçuruldu. Bu bir, projeydi. Zerre katkısı olanları Allah, bildiği gibi yapsın.
Şimdi tarımı bitirenler, "beka" diye bağırıyorlar. Evi yakanlar, "yangın var" diye daha çok bağırıyorlar. Hani, gerçekten pişman olup, bu yangına su dökseler. Yok, bu da yok…
"Beka" diye koltuklarını kurtarmaya çalışıyorlar. Bunları, bu koltuklarda tutanların kaderi, sürünmektir. Ülkede madem "beka" sorunu var, bu sorunun, milleti birleştirerek çözülmesi gerekmez mi?
Bunlar ne yapıyorlar?
Ayrıştırrarak, çözmek istiyorlar. 
Neyse.
Gelin, iki ittifakın da dersini verelim!
Hem "cumhur ittifakının", hem de "millet iitifakının", ikisinin birden, dersini verelim.  Bu iki ittifakta, kapitalist ittifak. İki ittifakın da, "ülke kaynakları" diye bir derdi yok. "İş ve aş" diye bir derdi yok. 
İftira değil, tecrübe… 
Varsa söyleyin!
"Atatürk Vatandır" hakikatinde, Türk milletini, Alevi ve Sünnisiyle, Kürt'ü, Çerkez'i ve Laz'ıyla, bir ve beraber etmek isteyen kim?
Herkesi "Vatandaşlık Maaşı" ile eşitlemek isteyen kim?
GSMH'lada, her bireye düşen payı, bireylerin cebine aktaracak formül kimde?
Tezleriyle dünyaya yön veren, kapitalizmi çöpe atan kim?
İnat etmeyin!
Ülke vallahi gidiyor, billahi gidiyor!
Ülkeyi bu halde kurtaracak, bir tek, Haydar Hoca… Bu ülkede, hem tezlerini çalıp, hem gizledikleri adamı başa getirip, bu işi kökünden halledelim.
Binali Bey, BTP'nin "İstanbul Boğazı'nda elektrik üreteceğim"projesini, bir vatandaştan soru olarak duyunca, resmen ecel terleri döktü. Selim Kotil ismi, kendine Azrail'in ismi gibi geldi.  Benzi beti soldu. 
Soruyu gizlemek için, hayli uğraş verdi. "O bilinen bir şey" gibi laflar etti. Bilineni 25 yıldır, niye yapmadınız peki?
Evet. 
Kapitalizmin Azraili Haydar Hoca!
Bütün kapitalistlerin, bu ismi duyunca Binali Bey gibi paniklemeleri, gayet doğal. Sayın Binali Bey dahil, herkesi kurtaracağız. Bütün bir ülkeyi kapitalizmden kurtaracağız. Kaynaklarımızı devreye koyup, karşılığında gerekli parayı basacağız, bu  "zillete" son vereceğiz.
Asıl "zillet ittifakı" kapitalizmdir!
Olaya bu açıdan bakarsak, iki ittifakta, zillet ittifakıdır. Çünkü iki ittifakın da  "ülke kaynakları" diye bir derdi yok. Emperyalistler borç verecek, bunlar emir alacak. Seçim sonrası, Türkiye çok farklı şeyleri konuşacak.
Seçim sonrası Türkiye, fedarasyona gidecek. Bütün partileri "PKK" diye suçlamaları da, sanmayın ki "seçimlik" bir söylem. Alt yapısı oluşturuluyor. Kendileri dışında herkesi ve hatta "domates-biber" diyeni bile "terörist" ilan edecekler.
Türkiye parasız, Türkiye, aşsız ve işsiz… Türkiye, mecburen para isteyecek, istediği parayı damlalar halinde verecekler ama hepsi şartlı paralar. O paralar, Türkiye'ye "fedarasyon" şartıyla verilecek.
Büyük fotoğrafa bakın!
Irak'ın Kuzeyi, tamam!
Suriye'nin kuzeyi, tamam sayılır. Kaldı, Türkiye'nin Doğu'su!..
Lafın tamamı deliye söylenir!
Ülkesini seven, bu işi, bilene teslim eder. Bu hale getirenlere değil. Türkiye, 2002'den beri  Sayın Haydar Baş'ın Boğaz'da elektirk üretme projesini duydu. Binali daha yeni duyuyor.
Allah, bunu "nimet" olarak vermiş. Ama "akıl etmek" Haydar Hoca'ya düşmüş. Boğaz'da çift akındı, belki binlerce yıldır var. Haydar Baş, farkı budur işte. 
Haydar Baş, "kaynak" diye Allah'ın verdiği "nimetlere bakar"  ve  "kaynaklar sınırsız" der,, diğer hepsi, küresel tefecilerin verecekleri "maliyetli" borç paraya bakar. Allah'ın "aklediniz" emrini Baş Hoca yerine getirirken, diğerleri "aklediniz"i,  "borç ediniz" anlıyor.
Eğer Haydar Baş'ı dinleseydik, Türkiye bugün, "beka sorunu" içinde  değil, sefa içinde yaşardı. Vatandaşlık Maaşı, 80 milyonu birleştirmiş, kimse ayrılık gayrılık gütmezdi. Bir elimiz yağda, bir elimiz balda olurdu.
Şimdi her iki elimizde de, birer çapsız "ittifak" var. İki elimizle kapitalizmi tutuyoruz farkında değiliz. Partilerin farklı olmasının bir öenmi yok ki…
İstanbullu, Boğaz'daki akıntıdan,  yıllarca bedava elektrik imkanı elde edecekti. Şimdi faturalar, cep değil, ev yakıyor.
Patlak bir ampüle sattınız ülkeyi be!
Şimdi çeyrek kilo çaya, bir bez torbaya, bir daha satmayın!
Unutmayın, “Haydar Baş” demedikçe, hiç birinin, ötekinden farkı yok.
Ülke vallahi gidiyor billahi gidiyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön