Vatandaşa ‘EYT’ çekmeyin!


Ben de, EYT mağduruyum. 


EYT, "Emeklilikte Yaşa Takılanlar" demek!


Bu köşede hep, memleket meselelerini dile getirdik. Hatta, memleket meselelerini düşünmekten, kendi dertlerimizi unuttuk. Bu EYT meselesi de, kendi meselem olduğundan yazmıyorum. Memleket meselesi diye yazıyorum.


Milyonlarca Suriyeli için ülkemizde, "35 milyar dolar harcandığı" gururla ifade edilirken, "her Suriyeli ay sonunda devletten bin 500 lira maaş almaya" devam ederken, prim gün sayısı dolmuş insanlara “sen yaşını bekle!” dendi.


Üstelik “kazanılmış haklar geri alınmaz” anayasal ve evrensel ilkesi çiğnenerek, bu yapıldı. "Vay efendim 38 yaşında emekli mi olunur” gibi ipe un sermek, daha da kahredici. 18 yaşında vekil olan bir genç 22 yaşında emekli oluyor, bunu neden konuşmuyoruz o zaman?


“Daha ne kadar Suriyeli olsa bakacak güçteyiz” diyen Sayın Kalın’a  o an, EYT’liler soruldu, “Bu ekonomiye büyük yük olur” diye cevapladı. Tam da, kapitalist anlayışı ifade etti. Yok, efendim, ekonomiye yük olmaz. Lütfen kendinize bir, Milli Ekonomi Modeli kitabı edinin.


Kapitalist Liberal Ekonomi,emekliler ekonomiye yüktür” der. Vahşi kapitalizmin uygulandığı ülkemizde, bu lafların edilmesi, son derece doğal. Hitler, bu anlayışla  milyonlarca emekliyi yok etti. Sırf, “ekonomiye katkıları yok” diye. 


Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Tüketim en büyük kaynaktır” tespitine kadar dünya “Hitler gibi düşünürdü. Emekliyi ekonomiye “yük” olarak görürdü. 2007 yılında Almanya’da yapılan Milli Ekonomi Modeli kurultayında özellikle Avrupa iktisatçılarını, TÜKETİM EN BÜYÜK KAYNAKTIR Baş tespiti,adeta çarptı.


Sıraya girdiler, Sayın Baş’ın elini öpmek için. Siz bir Avrupalıya el öptüreceksiniz, hem de bir Türk’e, normalde İsa bunlara emretse yapmazlar. Adamlar neticede ilim adamı, bükemediği eli öptüler. 


Başladı onlar da, “sen bu ilmi nerden aldın!” demeye.


İtalya’nın Parma Üniversitesi’nden MEM kurultayına katılan Prof. R. Francesco Daveri, şunları söyledi:


“Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli, insana tüketici olarak değer verdiği için, yaşlansa da bu model açısından insanların değeri, azalmıyor. İnsanlar, belli bir yaşa vardığında ‘artık sizin bu sistemde yeriniz yok, çıkın gidin’ diye, kimseye yol gösterilmiyor.

Sistem kendi içinde kendi kaynağını oluşturuyor. Doğru, her bir emekli tüketicidir, aldığı maaşı mutlaka harcayacaktır ve emeklilerin oluşturduğu bu geniş pazar sebebiyle üretim canlanacak, devlet de, bu genişleyen üretim karşılığı para basma hakkını elde edecektir.


Ya, sevgili kardeşim!


Elin oğlu ekmek yiyor, senin gibi saman tüketmiyor!


“Nerden verecek!” diye, zırvalamıyor. Seni dinliyor, okuyor, sonunda teslim oluyor. Tüketimin “kaynak” olduğunu görüyor. 


Çevrenizdeki emeklilere bakın lütfen, ne yapıyorlar maaşı aldıklarında, hemen harcıyorlar. Bu harcama tüketimi tetikliyor, tüketim üretimi artırıyor.


Emekli nefes aldığı sürece tüketiyor, tükettikçe, ekonomiye en büyük katkıyı sağlıyor. Kafan kapitalist, ruhun Papaz Malthus ruhu değilse, anlaman lazım. NATO kafa da değilsen, kesin anlarsın!


Baş Hoca, bırakın emekli olmayı, Vatandaş olan herkese maaş verecekti. Zannetiniz ki, o seçim almak için bunları söyledi. Halbuki "ben sizden oy dilenmeye gelmedim, sizleri kurtarmaya geldim" demişti.


Şimdi bekle kurtlulmayı!


Çok beklersin!


Neyse.


Sayın yetkililer!


Sayın seyirciler!


Haksızlık yapmayın!


Seyirciler, siz de, trene bakmayın!


Aslında yaşa değil, Papaz Malthus’a takıldık!


Nedir bu Papazlardan çektiğimiz, bilmiyorum!


Kapitalizmi kuran Papaz Malthus’a değil, Dünyanın Yeni Ekonomi Modeli'ni yazan, Haydar Baş’a inanın!


Bir Türk’e inanın!


Geçmişte, bir Türk'e inandık, kurtulduk. Yine bir Türk'e inanarak, kurtulacağız. Atatürk bize, bir Cumhuriyet kurdu. Şimdi Sayın Haydar Baş'ta, o cumhuriyette karnımızı doyurmak istiyor.


Kimseye avuç açmadan, sahip olduğumuz kaynakları devreye sokarak, bizi zengin yapmak istiyor. 


Asgari 10 bin lira, almamızı istiyor.


Bu cumhuriyetin, ekonomi ile kan kaybetmesinin, önüne geçmek istiyor.


Kan kaybından ruhunu teslim etmek üzere olan ekonomimize, temiz ve helal kan vermek istiyor. Bu kanı kabul edelim, ekonomimiz hayat bulsun. Üretim olsun. Milli tarım, milli ekonomi olsun. 


Bu lafla olmaz. 


Kapitalizmle olmaz.


"Milli Para" diyorsun, "Milli Paralarla Ticaret" diyorsun, ama bunu icat edeni inkar ediyorsun. Bunu belli ki bilmiyorsunuz, işin kitabını yazan, "bizim milli paramız yok" diyor. 


Lütfen duyun!


Tezin sahibini görmeyerek, tezini dillerinde sakız yapanlar, en az Ruslar kadar dürüst olsunlar.


Rus iktisatçılar ve Putin'in danışmanları, “Milli Para” diyebilmek için 8 yıl Trabzon’a gidip geldiler. 2013’te, Duma’da ağırladılar. TRT’nin Duma videosunu isteyenler izleyebilirler.


Sözün özü şu kardeşim:


Vatandaşa 'EYT' çekmeyin!


Hak ettiği emekliliği verin ve korkmayın. Haydar Baş var, gidin doğrusunu öğrenin. Ne para ister, ne pul. "Bu tezi ben Türk milleti için yazdım ve tam 30 yılımı verdim” diyen adam, 80 milyonu bekliyor. 


4 milyar insan dinledi, siz de dinleyin!


O gönlüne değil 80 milyonu, dünyanın bütün açlarını sığdırdı. O, Hünkâr Hacıbektaş Ruhlu… O, Mevlana gönüllü… O, Yunus dilli… Ona giden ekonomistler, Müslüman oldular. “Ne Mutlu Türküm Diyene”,  dediler. 


Gitmekten neden korkuyoruz?


Bir bilene sormak, dinimizin emri değil mi?

Vatandaşa ‘EYT’ çekmeyin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön