Dış güçler yağmur yağdırıyormuş!
"Kıraathane" açmayı vaat eden iktidar, bence bir an evvel tımarhane açsa çok iyi olacak. Herhalde gelecek seçimde de, tımarhane vaat ederler. "Millet bahçesinde yuvarlananlar", doğru tımarhaneye düşerler.
Gülüyoruz, ağlanacak halimize!
Ne yazık ki, öyle?
Akşam dostlarla çay sohbetindeyiz. Ülkenin geleceğine yönelik karamsar tablo çizince, bir dostumuz, "içimiz sıkıldı, dediklerin doğru ama sen biraz umut ver" dedi. Valla arkadaş, ülkede soğan bile yok, nasıl vereyim umut!
Çıksın iktidar sahipleri, "soğan lobisi var" desin, herkes inanır. Belki de demiştirler. "Yağmuru dış güçler yağdırıyor" diyenler, "soğan lobisi, iktidarımızı hedef almış" diyemez mi? En çok iddia sahibi oldukları, din ve imandı, onu da kaybettiler.
AKP ile akıl gitti.
Mantık gitti.
İnanç gitti.
İman gitti.
Ahlak gitti.
Din gitti.
Huzur gitti.
Soğan gitti.
Patates gitti.
Buğday gitti.
Tütün gitti.
Şeker gitti.
Pancar gitti.
Fabrika gitti.
Pirinç gitti.
Mercimek gitti.
Nohut gitti.
Tohum gitti ya, tohum.
Kısacası tarım, ekonomi, sanayi aklınıza ne gelirse gitti.
Bitmedi.
Devlet gitti.
Cumhuriyet gitti.
Türklük gitti.
Andımız gitti.
19 Mayıs gitti.
23 Nisan gitti.
29 Ekim gitti.
Özgürlük gitti.
Bağımsızlık gitti.
Demokrasi gitti.
Adalet, gitti.
Mülk gitti.
Toprak gitti.
Ege'de 150 adacık, kayalık gitti.
Aslında Kıbrıs gitti.
Bakın 24 Haziran'dan sonra rejim gitmiş olacak. 25 Haziran'dan sonra, parlamenter sistem gitmiş, yerine, Erdoğan-Bahçeli sistemi geliyor. Eski sisteme dönmek için gerekli vekil sayısı, 400? Yani bu iş, bitti artık.
Bundan sonra sürekli siyasi krizler çıkacak ve belki de üç dört ayda bir Türkiye seçime gidecek.
Türkiye'yi açlık, yoksulluk ve kaos bekliyor. Bütün tarım ürünlerini ithal eden Türkiye, nasıl doların yükselişini, faiz artırarak durdurmak gibi bir yanlışa düşüyorsa, yükselen gıda ürünlerini daha çok ithalat yaparak düşürmeye çalışacak ve cari açığını daha da artıracak.
Türkiye, yükselen dövizi mi düşünsün, soğan, patatesi mi?
Yarın, ekmek fiyatları durdurulamayacak.
Bu bir sonuçtur.
Artvin Yusufeli'nde, İsraillilerin köylülerde tohum topladığı, bilgisi aldım. İsrail, Türkiye'ye tohum satıyor. Bizden aldıkları tohumların genetiğini değiştirip, tekrar bize kanserli tohum satıyorlar.
İsrail tohumunu aldıktan sonra, o tohumun yeşermesi için "ilaç" diye zehirlerini de alıyorsun. Gübresini de alıyorsun, toprağına geçmiş olsun. O toprakta bir daha senin yerli tohumun asla yetişmez.
AKP iktidarı, İsrail'in dünyada söz sahibi olduğu, hibritli tohumu almayan vatandaşa, adeta İsrail zulmü yaptı. "Yerli" lafını ağzına sakız yapanlar, yerli tohum kullanan çiftçiye hapis cezası verdiler. Hibritli tohum kullanmayan çiftçinin ürünlerine reyon yasağı getirdi.
Yıl, 2018 yerli tohum yasak!
Kıymetli dostlar!
Bu ülkede gitmeyen, bitmeyen şey, bağımlılık, yoksulluk, yolsuzluk, adaletsizlik, nefret ve bölücülük söylemleri, fitnecilik, ikilik, ikirciklilik,?
Yağmuru dahi dış güçlere bağlayan bir zihniyete, her şeyin bittiğini nasıl anlatırız.
Kaynakları nasıl anlatırız.
Milli Ekonomi Modeli'ni, Haydar Baş'ı nasıl anlatırız.
"Kaynakların sınırsızlığını, senyorajı, milli parayı, milli paralarla ticareti, emek ve üretimi, tüketimin kaynak olduğunu" nasıl anlatırız.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezlerini dünyanın kullandığını, iktidar ve muhalefetin sürekli çalarak, kaynak göstermeden halkı kandırdıklarını, nasıl anlatırız.
Allah'ım sen bize yardım et!
Hatırlar mısınız, iktidara geldikleri ilk yıl, yağan yağmuru, "inançlı, temiz Müslüman" olmalarına bağlamışlardı. "İktidarlarının ülkeye bereket getirdiğini" iddia etmiştiler. Şimdi ise yağan yağmuru, dış güçlere bağlıyorlar.
"Faiz lobisi", "döviz lobisi", "soğan lobisi" derkeni şimdi bir de yağmur lobisi çıktı!
Pes yani!