Gel de kahrolma kardeşim!

Dün sabah, haberlere şöyle kısacıktan bir göz attım. Sunucu, Devlet Kurumu TUİK'in raporunu okuyor. Resmi verilere göre, "2012'de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaç insan sayısı 2014'te 30 milyon 500 bine ulaştı" diyor. 

Üstelik de bu rapor 2014'e göre hazırlanmış.

Ne demek şimdi bu?

79 milyon nüfusluk ülkede, her 5 kişiden 2'si yardımsız yaşayamıyor demek. Biz demiyoruz ha, devlet diyor.

Türkiye İstatistik Kurumu verileri, nüfusun, yüzde 15'inden fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığını rapor ediyor. Nüfusun yüzde 15'inden fazlasının yoksulluk sınırı altında olduğunu açıklıyor. "Türkiye'de, milyonlarca hane yaşamını yardıma muhtaç bir şekilde sürdürmek zorunda kalıyor" diye de, ekliyor.

Ve yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 yıl faaliyet raporuna göre:

Ülkede geçen yıl "Aile Yardımları" adı altında; 

2 milyon 139 bin hane yakacak, 681 bin hane gıda, 300 bin hane eşi vefat etmiş kadın, 101 bin hane Asker ailesine yardım, 29 bin sosyal konut ve 22 bin hane de barınma olmak üzere 3 milyon 172 bin hane aile yardımına muhtaç kaldı. 

Durum vaziyet bu?

2016'dan sonra, daha da karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız. Alım gücü biten insanların ihtiyacı para iken, iktidar "kredi kartlara taksit" adı altında milyonları bankalara bir daha bağladı.

Emin olun, yardıma muhtaç insan sayısı 40 milyonu bulmuştur. Çocukları düşün, geri kalan nüfusun bir avuç mutlu yandaş ve mutlu azınlık olduğu çıkar ortaya.

Gelir dağılımındaki, şu "Adalet ve Kalkınma"ya bakın!

Hani, kişi başına düşen milli gelir, on binlerce doların üstündeydi. Sanırım çevrelerindekilerin gelirlerini kast etmişlerdir!

Kimseye çatmıyor, devlet raporunu yorumluyorum!

Duygularıyla oynanmış iktidar, o kadar da alıngan ki kardeşim, biri ağzını açsa, OHAL'de sen bizden değilsin diyebiliyor.

E he, değilim!

Nolacak!

Sizden olmayı, Allah yedi sülaleme uzak etsin ama işte, orman çakalsız olmuyor!

Neyse?

Biz konumuza dönelim mi?

Dönelim, dönelim!

Ali emmi!

Millet aç ya!

İş ve Aş istiyor!

Gerçi Allah var, kimse bir şey istemiyor!

İstese, "İş, Aş, Haydar Baş" der, işi bitirirdi. Böyle sadakalık duruma düşmezdi. 

Demedi, milyonlar sürünüyor şimdi. 

Kimse kızmasın bana, bir "SÜRÜNÜN!.." çekeceğim!

Çektim, tamam!

Bugün bu 30 milyon "İş ve Aş istiyoruz" desin, değil Türkiye dünya değişir. Dünya zaten değişeli çok oldu. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli dünyanın yarısını kendine çekti.

Dünyada sorun yok. Sorun bizim "kod" kafalarda!

Kod kafayı kimse hakaret kabul etmesin!

Bildiğin "kodlu" demek istedim!

Cep telefonuna kod koyuyorsun açılmıyor ya, bu kafada, öyle açılmaz işte.

Sen ne yaparsan yap, boş!

Kodlu çünkü!

"Kaynakların var" dersin, o tınmaz!

"Senyoraj geliri var" dersin, bön bön bakar!

"O da ne?" diyecek, gurur eder, sormaz. Biliyormuş gibi davranır.

Çok zorlarsan, "Lozan'da verilmiş" diyerek, "kod dışı" hareket eder! Yardım alan 3 milyon hane, ortalama 6 nüfustan eder, 18 milyon. İktidar kendi zenginlerini değil, kendi fakirlerini de yaratmış baksana.

Haydar Baş'ın Milli Devleti'nin her ay vereceği; bin lirayı, bin 500 lirayı elinin tersiyle iter ama sefer kabıyla gidip, yemek kuyruğuna girer.

Bu kafaya, "kodlu" demek inanın az bile!

Resmen, "büyülü" kafa!

Oysa o kadar basit ki;

Devlet kaynaklarını devletleştirecek, Senyoraj gelirini kasasına indirecek, vatandaşa maaş olarak dağıtacak. 

Kredi kartlarına bağlanmaktan kurtaracak, piyasa canlanacak, paraya doyacak ve tüketim hareketi, üretimde patlamaya neden olacak ve işsizlik kısa zamanda bitecek.

Suyun önünü tıkarsanız, akarsular bile göl olup, kokar. Dünyada ekonomilerin önü tıkandı niye anlamıyoruz?

Dünya insanlığı kapitalizm gölünde boğuluyor, görmüyor musunuz? 

Bir Türk, bu tıkanıklığı, bulduğu, dünyada "tüketim eksenli tek model" ile giderdi. 

30 milyon aç, sırf gözlerini kapattığı için, sırf yalancılara inandığı için, sersefil bir hayat sürüyor. 

Gel de kahrolma kardeşim!

Gel de kahrolma kardeşim!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön