O dünyaya damgasını vurup gitti!

 

Bayramınız nasıl geçti, sevgili okurlarım!

Benim yollarda geçti, bu sebeple bayramlarınızı kutlama fırsatım olmadı. Hepinizin bayramını kutlarım. Bayramın ikinci günü, üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş hocamın nurlu kabirlerini ziyaret ettim.

Huzurunda, huzur buldum. Allah’a şükrettim, böylesi bir insanı tanıdığıma. Hayatımın 35 yılını, yolunda, fikir ve düşüncelerinin hizmetinde geçirmeye çalıştığıma,  şükrettim. Ve kalan ömrümü  de, yoluna, fikir ve düşüncelerine hizmet etmeye adadığım için, tekrar şükürler olsun.

Hayatımın tek artı değerine, sahip olduğum sıfırlarımın başındaki 1’e sonsuz selam olsun.

Allah’a ne kadar şükretsek az;

Bizi, Ehl-i Beyt’in ruhi hayatı olan tasavvufla eğitip, Ehl-i Beyt’e taşıdı. Onları tanımak ne büyük nasip…Yoksa “gökteki yıldızlar”ı tanımayacaktık.

“Ehl-i Beyt’im gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız sizleri hidayete ulaştırır” gerçeğini bilemeyecektik. Ehl-i Beyt gerçeğini örtmek için hadislere kes-yapıştır yapan Muaviye’gillerin “ashabım gökteki yıldızlar gibidir” tezgahına düşecektik.

Allah’ın “nimet verdiklerinin yolunda” olmayıp, “sapmışların” yolunda olacaktık. Allah’ın “tertemiz” dediği “Ehl-i Beyt” yerine, içinde Uhud savaşından kaçan münafıklardan tutun da,  peygamberin tuttuğu gizli münafık listesine kadar hemen herkesi içine alan geniş “ashap/sahabe” kavramına inanacaktık.

“Ali başkadır” dedi.

Ali’nin başka olduğunu, Peygamber  ve Kur’an söylüyordu. Ama gel gör ki, bu gerçek, hepimizden saklanmış, gizlenmişti. İşte Haydar Baş, gizlenen bu gerçeği açığa çıkardı.

Sünni bir aileden geldi ama Alevi ve Şii’lerin de okuyacağı kitaplar yazdı. “Aleviler Türkleri Müslüman yaptı” dedi. “Dokuz köyün sahibini dokuz köyden kovamazlar” diyerek, onure etti. Tabir caizse yarayı temizledi ve sardı. Mezhep kavgasına son verdi. Fitnenin, yuvasını dağıttı. “Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt’tir” dedi.

Yetmedi;

Atatürk’ü tanıttı. Soyuna iftira eden soysuzlara, “Atatürk’ün soyu, ana ve baba tarafından Ehl-i Beyt’e yani Peygambere çıkıyor” dedi. “Anıtkabir’e giderken abdestli olun!” dedi. 80 milyonun soy ağacını, iktidar ortaya koyarken, soyu gizlenen o bir insanın soyunu da, Haydar Hoca ortaya çıkardı. Bütün soysuzlar, küçük dillerini yuttular.

Dinde gizlenen gerçeği ortaya çıkararak, Müslüman dünyanın birlik ve beraberlik adresinin Ehl-i Beyt olduğunu ortaya koydu. Ülkemizde gizlenen Atatürk gerçeğini de ortaya çıkararak,  milletimizin birlik ve beraberlik adresinin, Atatürk olduğunu ortaya koydu.

Dini bütünlük adresinin Ehl-i Beyt, milli bütünlük adresinin ise Atatürk olduğunu gösterdi. “Dini bütünlüğümüzün teminatı  milli bütünlük, milli bütünlüğümüzün teminatı da dini bütünlüktür” gerçeğini levhalaştırdı. Tarih O’nu haklı çıkardı: Dini bütünlükten sapan bir topluluk, 15 Temmuz’da milli bütünlüğü tehdit etti. Vaktinde dinlenilse idi, yaşananların hiç biri yaşanmayacaktı.

Ve  üçüncü çok önemli fikirsel devrimi ise kapitalizm ve sosyalizmi çöpe atan iktisat tezi, Milli Ekonomi Model’idir. Mevcut iki tez “kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız” Papaz Malthus görüşü üzerine bina edilirken, Milli Ekonomi Modeli “kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar sınırlı”, Haydar Baş görüşü üzerine bina edildi.

Bugün bu tez ile BRICS çatısı altında toplanmış 25 ülke bulunmakta. Dünyanın yeni düzeni, Haydar Baş ekonomi tezi üzerine kuruluyor. Batı-Doğu çekişmesi bundan… Dünyada fikirleri iktidar olan bir insanın, Türkiye’de saklanıp gizlenmesi bir şey ifade etmez.

O dünyaya damgasını vurup gitti!

Gizlemeye çalıştıkça, Türkiye battı!

Tek çıkış, Haydar Baş Modeli…

Bunu ister görür çıkarsınız, isterse görmez batarsınız!

Bu insanın hayatına dokunan manevi elleri bilenler, sıradan biri olmadığını görür ve yaşarlar. Haçkalı Baba’nın duasıyla doğan, Serdaroğlu denen maneviyat erbabı zatın  “ayak kesme” duası yaptıktan sonra “Yaşar” olan adını değiştirtip, “ bu çocuğun adı Haydar olmalı” demesi, basit bir rastlantı olamaz.

Büyüyüp delikanlı oluyor, sonra hayatına bir başka Allah adamı  giriyor. Eğitiyor, nefisini terbiye ve tezkiye ediyor.  “Seni Peygamber seviyor, ben nasıl sevmeyeyim ” methiyesine, mazhar oluyor.

1898’de doğmuş, 1998’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuş Ahmet Kayhan Dede, 1995 yılında Ankara Çankaya’daki evinde bürokrasiden, siyasete, çok sayıda etkili ve yetkili zevatın huzurunda(bazıları hala hayatta) şöyle der: “Allah u Teâlâ Hazretleri, her yüz yılın başında bu dini ikame edecek birini gönderir. Bu devirde bu zat, Haydar Baş’tır.

Ayrıca ortamda bulunan kadroya da “sizlerin görevi bu insanı tanıtmaktır” diyor. Şimdi herkes düşünsün, ben gizleyen tarafta mıyım, anlatan tarafta mıyım?

Anladınız mı gençler!

Kayhan Dede, sıradan bir adam değil.

Maneviyat erbabı olmanın yanın da, başka özellikleri de var ama şimdi kalsın.

Orda mısınız mahşerin atlıları!

Siz küçültseniz ne olur, büyüten büyütmüş. Ancak kendinizi küçültür yok edersiniz. Gizleyerek, yok sayarak, yaptığınız yeni siyasetin, içine eden etti zaten!

Umarım akıllanırsınız!

Huzuruna gelip tövbe edersiniz!

Allah’ın irşat ve ikaz elbisesi giydirdiği bir insanın ikazını siyasetle, irşadını da kendine has bir yol ve metotla yapmasını, küçük beyinlerine sığdıramayanlara, anlatacak bir şey olduğunu düşünmüyorum!

Kimle yarıştığınıza ve savaştığınıza dikkat edin, artık kendinize gelin!

Neyse ya!

O sizleri istemiyor ki, huzuruna çıkamıyorsunuz!

Not: Geçen yıl 14 Nisan’da yazdığım, bu yazıyı da mutlaka okuyun…

5 YORUM

Devrim Suna Kılıç

Aslan yeleli devrimci

Gerçekten devrimler yaptı Haydar Baş. Aslan yeleli devrimcidir. Deniz Gezmiş başta olmak üzere üç fidan hakkındaki çıkışları algıları bozdu

Yusuf Demir

Kutlu mübarek olsun

Ziyaretin makbul, kutlu mübarek olsun. Haydar Baş çağın Hünkâr Hacıbektaş’ı idi Hem Alevilerin hem Sünnilerin lideridir. Gel gör ki, siyaset ile esir alınan bir halk, göremedi bu gerçeği Sevip sayar ama oy vermez Kuran'ı sever sayar duvara baş köşeye asar. Aynin bunun gibi Oyum boşa gider tezgahi ile hep bop a attılar

Abdullah bezci

Merhum Haydar baş bey

Allah Haydar baş hocamızın şefaatinden ayırmasın ve bizleri düşüncesine sahip çıkmayı nasip etsin

Engin Yılmaz

Dini ve milli kimlik

Haydar Baş hem Allah adamıydı hem de devlet adamıydı. Onunla feto savaştı ve yenemedi hemde iktidar imkanlarıyla. O, dini lider ile milli lider kimliğini kendinde cem etmiş mümtaz bir şahsiyet. Peşinde gidenler, çeşitli masalara hediyelik eşya gibi konulmak istediler. Bitirdiler kendilerini. Dindar kimlik yerine muhafazakar kimlik edindiler. Kim bunları değiştirip dönüştürdü doğrusu anlamak zor. Haydar Baş in kalemiydin, şimdi hem kalemi hem sesi oldun. Yazmaya konuşmaya devam et lütfen

Hüseyin KAYA

Ahir zaman nûr'u

Rabbim Haydar BAŞ hocamız dan sonsuz Razı olsun ki bizleri ötekilestirmeyen bir bilek bir yürek olup bölünmeden vâr olan Ehlibeyt sevdâlısi müminler olma konumuna yükseltdi.

YORUM EKLE

You may also like...