Hangi Atatürk ve hangi İslam?

Merhum Attila İlhan, "Hangi Atatürk" kitabının sahibidir, biliyorsunuz.  Belki de, bugüne kadar böyle bir soruyu sormak ve de kitabını yazmak, ona nasip oldu. Denilebilir ki, o soruyu sormak Attila İlhan'a nasip olurken, gerçek Atatürk'ü anlatmaksa, Prof. Dr. Haydar Baş'a nasip oldu.

Ülkemizin yeniden kurtuluşu bence, şu iki soruya verilecek doğru cevapta gizlidir:

Bunlardan birisi, "Hangi Atatürk?" sorusu? İkincisi ise  "Hangi İslam?" sorusudur. Aslında bu iki sorunun cevabını da, İngilizler hazırlamış ve hatta ezberletmişler.

Bir düşünelim lütfen;

Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyor. Sevr ile sona eriyor. İçimizden bir insan çıkıyor, orduları dağıtılmış, toprakları parçalanmış, devleti lav edilmiş, savaşlarla harap ve bitap düşmüş bir halkı, yeniden teşkilatlandırıp, imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet kurmuş.

Yetmedi, o devleti ve milleti tüm dünyaya kabul ettirmiş. Lozan ile Sevr'cilere büyük bir "hezimet" yaşatmış. Evet, Lozan büyük bir hezimettir. Ancak İngiliz ve muhipleri için?

Atatürk, cephede

Atatürk, tarımda;

Atatürk, sanayide;

Atatürk, sanatta;

Atatürk, hikmette;

Atatürk tefekkürde;

Atatürk, namazda;

Atatürk, hutbede;

Atatürk, dergâhta;

Atatürk, hatimde,?

Kısacası Atatürk her yerde ve her şeyde, bizi biz yapan bütün değerlerde, bizi var eden bütün oluşumlarda ama anlatılan ve yazılan Atatürk bunların hiç birinde veya çok azında?

Bazılarına göre Atatürk sadece içki masalarında, bazılarına göre Atatürk'ün yolu hiç camiden geçmemiş haşa inkarcı biri, bazılarına göre de Atatürk,  sadece cephede?

İçimizden biri çıktı ve Attila İlhan'ın "Hangi Atatürk?" sorusuna en doğru cevabı verdi. Ve vermeye devam ediyor.  Bize, bizim Atatürk'ü anlattı. Zübeyde anamızın oğlu Mustafa'yı anlattı. On iki imam sevdalısı Ali Rıza babanın oğlu, seyit ve şerif olan Mustafa'yı anlattı.

Ekonomist Mustafa Kemal'i anlattı. Hutbe veren Kemal'i anlattı. Bir millete biçilen kefeni, "size ölmeyi emrediyorum!.." diyerek yırtıp atan Gazi Mustafa Kemal'i anlattı. Tarımı stratejik gören, köylüyü milletin efendisi sayan, çiftçilerle oturup kalkan, onlarla soğan ekmek yiyen ve o,  bizden olan Atatürk'ü anlattı.

Sarayda hafızlardan Kur'an dinlerken ağlayan Atatürk'ü, Prof. Dr. Haydar Baş'tan dinledik. Üç Türk kızını Hıristiyan yaptılar diye ABD okullarına kilit vuran ulusalcı Atatürk'ü de, ondan dinledik. Türk Milleti,  "Hangi Atatürk?" sorusunun cevabını,  Sayın Baş'tan ve kadrosundan dinlemeye devam ediyor.

Atatürk sadece, çocukken kardeşi Makbule ile tarlada karga kovalayan, büyüyünce de tek başına düşman kovalayan biri değilmiş. İçki masalarında uyuklayıp, sonra canı sıkıldığı için kalkıp bir devlet kuran veya şapka kanunu çıkarıp âlimleri asan biri hiç değilmiş.

İngiliz bile böyle bir Atatürk anlatmadı, insafınız kurusun!

İngiliz Atatürk'ü yerine, Türk milletinin evladı gerçek Atatürk tanındıkça, ülkede oyunlar bozuluyor. Haydar Baş oyunları bozuyor. Atatürk'ün dinsiz olduğunu iddia edenlerle, bu iddiaları doğrulayanlar, aynı değirmenine su taşımaktalar. Bu konuya fazla girmek istemiyorum.

Gelelim "Hangi İslam?" sorusuna;

Bu soru da," Hangi Atatürk?" sorusu kadar önemli. Hele günümüzde İslam coğrafyasında ABD'nin oyunlarını bozmak için daha da önemlidir. Ancak biz bu sorununda ülkemiz için önemli olan tarafını cevaplayalım.

Taht için adam ve hatta çocuk öldürmeye "Evet" diyen İslam, Allah'ın İslam'ı olabilir mi? Elbette hayır. Bu Emevi anlayışından Osmanlıya geçmiş İslam olmayan bir anlayış. Kısacası Emevi veya Osmanlı İslam'ı demek istemiyorum ama başka bir isim bulamıyorum.

Nurculuk, Nakşilik, vehhabilik, selefilik, bunların hemen hepsi kendini "Sünni" olarak adlandırırlar. İmam-ı Azam, İmam Şafi veya İmam Gazali, Hanbeli, İmam Malik ile ilgi ve alakaları nerdeyse kalmamış.

Eğer mezhep İmamlarının yolunda iseler neden mezhep imamlarının Ehl-i Beyt çizgilerini görmezler? Mezhep imamları Yezit'e "ictihat yaptı" demiyorlar. En büyük katilliği yaptığını söylerler. Ama Rabbani denilen Sirhindi, Gücdüvani, Sait Nursi, Muhammed Abduh, Nursi'nin etkilendiği İngiliz ajanı Efgani gibi isimler, Ehl-i Beyt ile ilgili görüşleriyle kendilerini eleveriyorlar.

İşte İngiliz İslam'ının Omurgası'nı oluşturanlar, bu isimler. İskilipli Atıf bunlarda biri? Atatürk'e "dinsiz" diyenlerin "Nakşi" ve" Nurcu" oldukları da dikkate alındığında, oyunun devam ettiği görülür. Dinlerarası Diyalog'a "evet" diyenler, neden İslam mezhepleri arasındaki en ufak bir diyaloga bu kadar tahammülsüzler?

Neden, "Şii ve Aleviler Müslüman" diyen bizlere, "sünnilikten çıktı" derler?

Oyunları bozuluyor çünkü. Geçen Şafak'çı adaşım "Ehl-i Sünnet omurgası çökerse mahfoluruz" demiş. İslam'ı bırakıp Ehl-i Sünnet'in derdine düşmüşler. İngiliz İslam'ı "Ehl-i Sünnet" dediğiniz "Sunilik" üzerine bina edilmiş zaten. Ve mezheplerimizle hiç alakası yok. İsrail ve ABD bile bugün "sünni" safta ise işin çılkının ne kadar çıktığını taktirlerinize bırakıyorum.

Ehl-i Sünnet'i değil, imanınızı kurtarın!

Kur'an'da "Ehl-i Sünnet" yok, Ehl-i Beyt var. "Ehl-i Sünnet" din değil ama Ehl-i Beyt İslam'dır. Canlı Kur'an'dır. Kıldığımız namazlarda dahi Ehl-i Beyt'e salat ve selam göndeririz. Ehl-i Beyt namazın içinde bile var ama bazılarının içinde yok. Yazık!

Türk milleti, İngiliz Atatürk'ünden ve İngiliz İslam'ından uzaklaşıp gerçek Atatürk'ü ve gerçek İslam'ı tanıdıkça, devlet ve millet olarak fabrika ayarlarına dönecektir. Bu dönüş, hem milletimi,zin, hem bölgemizin kurtuluşu olacaktır.

Hangi Atatürk ve hangi İslam?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön