Gelin, vallaha çakmam!

Allah'ım, güler misin, ağlar mısın!

Ne günlere kaldık!

AB'yi uymak adına zinayı suç olmaktan çıkardılar. Yine AB'ye uymak adına domuz etini "kasaplık et" statüsüne soktular. Şimdi o AB'ye "hakkımızda hayırlı rüya görmezler!" diyorlar.

E, doğru? Hayırlı rüya görmezler. İyi de kardeşim, niye o zaman insanları kandırdınız?

"AB'den iyisi yok!" dediniz?

"AB'siz olmaz'" dediniz?

Papa heykeli altında çifter imzalar attınız?

Bu birliktelik içinde olmak için "Katolik nikâhı" bile istediniz?

Tamam, dönmenize sevindikte hacı, avenelerinizin başı dönüyor, az yavaş dönün!

Daha dün, "4 parmak" kaldırıyordu garipler, bu gün 5 parmak!

Bu dönmeye, parmaklar bile dayanmaz. Dün "AB'siz ve ABD'siz olmaz!" diyordular, bugün "Şangay Beşlisi olmadan olmaz!" diyorlar. Bu kadar dönmeye, inanın ümmetin başı dayanmaz!

Dün "dinlerarası diyalog" diyorlardı. Bugün "dinden neyi alıp, neyi vereceksiniz?" gibi doğru bir soruyu, 15 yıl geriden, Prof. Baş'tan çalarak soruyorlar!

İyi, eyvallah. Bunlar çok güzel hareketler. Geçte olsa. Hiç dönmemekte vardı. Diyorum ya,buna şükür!

Peki, öyle ise AB adına çıkardığınız bütün yasaları iptal edin. AB'ye karşı olmak böyle olur.

Lafla olmaz. Herkes konuşur siz yaparsınız. Hadi yapın!

Zinayı eskisi gibi suç sayın!

Domuz eti satışını şu Müslüman memleketinde yasaklayın gitsin!

Vatandaş ne yiyor bilen yok. Yenen nanelerden, kuzu eti yemedikleri anlaşılıyor. Zaten kuzu eti yemeye, para mı var sanki. İmar yasasındaki değişiklikle açılan on binlerce kilise evlerini bir kapatın da görelim!

Ne de olsa, "AB defterini kapatıyoruz!", öyle ise AB'nin diktirdiği zakkum ağaçlarını bir bir sökün!

Yiyorsa tabi. Onu ben bilemem!

Zinanın suç sayılması şöyle dursun, tecavüzcü salınsın diye yasa çıkarıyoruz ya!.. Pes doğrusu!

Zina yasası az geldi, tecavüz yasası çıkarıyoruz!

Tecavüzcüyü döverek öldüren Hindistan, bizi o beşlinin içine alır mı sanıyoruz.

Alışmışlar, ille bir yere girecekler!

Avrupa Birliği olmadı, Asya Birliği olsun!

Emin olun bu kadar karışık bir kafayı, hiçbir yere almazlar. Öyle kendi kendimize bağırıp dururuz. Yahu kimse bize güvenmiyor, niye anlamıyoruz?

İçerde karışık, dışarıda karışık. Ülkenin, dışı içine geçmiş!

Hani, Musul'a giriyorduk ne oldu?

Rakka'ya girmeye kim engel oldu?

Uçaklar niye uçamıyor?

Söyleyin de millette duysun!

Hangi birini söyleyelim. Hem, kim ne anlayacak?

Cari açık tehlikesini görmeden, "masonların dolarla oynadığı" yalanına inanan milyonlar var bu ülkede. AB uğrunu yüzlerce milyar dolar gümrük birliği kazığından söz eden bile yok yıllardır.

"IMF'ye borç veriyoruz" yalanına bayılan yığınlar var.

" Dolar yükseliyorsa ABD düşünsün!" diye yazabilen, köşe yazarları var. Geçenlere Bahçelievler'de bir kahvehanenin camında "çay parası vermeyene çay yok!" diye yazıyordu.

 İşte ülkenin gerçeği kardeşim!

Paranı söyle, nereye gireceğini ben söyleyeyim!

Artık lütfen, gerçeklerimize dönelim biraz. Konuşmakla olmuyor:

"Ey ABD!" demeden, ABD'yi İncirlikten çıkaralım, var mısınız?

"Ey AB!" demeden, bütün uyum yasalarını iptal edelim!

AB'den vazgeçiyoruz madem, Kıbrıs'ı niye veriyoruz?

Çekin alın şu Mustafa'yı otelden. Otel de ülkemi kurtulurmuş. Ülkeyi cephede kurtaran Mustafa'dan, otele kapatan Mustafa'ya düştük!

Allah daha düşürmesin!

Dönmek güzel ama sözde kalmamalı.  Mutlaka özde ve öze dönelim. Bizi biz yapan değerlere? Şu düştüğümüz hale bakın ya!..

Bari "İslam" demeyin artık. İslam'ın tecavüzcüye cezası "ölüm" iken,  "İslam" diyen iktidarın "tecavüzcüye af teklifi" şahsen beni hiç şaşırtmaz ama bazılarının yüzlerini merak ediyorum şuan. Nasıl da domuzu ve zinayı savunmuşlardı.

Neyse ya, hep kimseye çakmayayım diyorum ama çakmadan da edemiyorum!

Ama inanın yanlıştan dönenlere çakmam:

 "Ne AB ne ABD" noktasına gelenlere,

Geçte olsa "milli tarım" diyenlere,

ABD hegemonyasından çıkmak için samimi alternatif arayışlarına,

"Çin Füzesi" veya "S-400" diyenlere,

"Artık dinlerarası diyalog yok" diyenlere,

Bunlara çakmam mümkün değil şimdi. Ancak somut adımlar bekliyoruz, lütfen!

Ayrıca;

"Milli Ekonomi Modeli" diyecekte, diyemeyenlere,  "Milli Devlet Sosyal Devlet" veya " Prof. Dr. Haydar Baş" diyecekte, diyemeyip gurur edenlere, başka çareniz kalmadı anlayın!

Şangay'ında, BRICS'in de, kapısı; Baş'tan belli?

Gelin, vallaha çakmam!

Yüzünüze de vurmam!

Yeter ki ülke kurtulsun!

Ama ülke kurtulduktan sonra var ya, bir süre bana katlanacaksınız!

Gelin, vallaha çakmam!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön