Türkiye, bir yangın dehşetiyle sarsıldı.
Ailelere başsağlığı diliyorum. Allah, sabırlar versin. Yavrularımıza rahmet eylesin. Büyük bir acı gerçekten. Kilitli yangı merdiveni önünde, onlarca ceset?
En az yangın kadar herkesi sarsan ve de yakan, yangın sonrası yorumlar. Ne hale geldik baksanıza;
Acının vakfı olmaz.
Felaketin cemaati olmaz.
El insaf!
Küçücük kız çocuklar ya!..
"Büyüselerdi şeriatçı olacaklardı, iyi ki yanmışlar!" gibi sözler, insan kafasından çıkmaz inanın.
Sivas'ta yakılan canları umursamayan zihniyetle, Adana'da şu veya bu sebeple çıkan bir yangın sonunda ölen yavrulara "Süleymancı" diyerek sevinmek, insanlar âlemine ait bir davranış değil.
İhmaller araştırılır, sorumlular hesap verir elbet ama bizim insanımız bu hale nasıl geldi veya getirildi, bence iyi düşünülmeli.
Bizi kamplara kim ayırdı?
Nefret tohumlarını kim ekti ve kim yeşertti?
Üstelik yanan sadece öğrenci yurdu değil, bugün ülke yurdumuz yanıyor. Her gün şehitler veriyoruz.
Günlük verdiğimiz şehitleri şehit saymazcasına, ısrarla sadece "15 Temmuz Şehitleri"nden bahsetmek, nasıl bir zihniyet?
Geçen traş oluyorum. Kuaför ısrarla "15 Temmuz'da onca şehit verdik" diyor. Ve ekranda o anda şehit haberleri veriliyordu.
"Her gün şehitlerimiz var ve olmaya devam ediyor" dediğimde elinde ustura, şöyle bir durdu. Sonra, "o başka" dedi. Bir an, boynumu vuracak sandım!
Siz sizde olun kafayı, öyle herkese teslim etmeyin!
Memleket, IŞİD kafa dolu, maazallah!..
"Her gün şehit var" sözü, adamı rahatsız etti. Yok, mu diyemedim inanır mısınız? Dolar karşısında varlığımız eriyor ama "ekonomi kötü" diyemiyoruz ya, işte aynen öyle. "Sen misin '15 Temmuz Şehitleri'ne 'paralel şehit' ileri süren!" der gibi?
Yani olay çoktan "senin şehit, benim şehit" olayına dönüşmüş bile? Oysa yurtta yanan çocuklar hepimizin.
Ülke yurdunda verilen şehitler hepimizin.
Acılar bizim, ölüler bizim?
Bu ne kafa, Allah'ım!..
Sadece dolar karşısında Lira'mız erimemiş, düşman karşısında birliğimiz de erimiş. Bitmişiz de, ağlayanımız yok!
Dini bütünlük gidince, milli bütünlükte gitmiş. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür" tespiti, şimdi daha iyi anlaşılıyor sanırım.
Dini bütünlük, Ehl-i Beyt İslam anlayışıyla mümkün. Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus ve Mevlana bu anlayışı temsil eden velilerden bazıları? Anadolu'yu İslam yapan, Türk yapan, Hünkâr Hacıbektaş değil mi?
"Can konağını aramadaysan cansın" diyen, Mevlana'yı tanıyan canlar, can yanmasında hoşnut olur mu?
Can yakar mı?
"İncinse de incitme" diyen, Hacı Bektaş'ı tanıyan incitici olur mu?
Şimdi herkes incitici, herkes yakıcı ve yıkıcı?
Bu toplum, emin olun böyle değildi.
Toplumun fabrika ayarları göçmüş!
İnsan ayarları bozulmuş resmen!
Ne yediğini bilmeye bir toplum olduk. Domuz eti suç değil. Daha ötesi var mı? Faizin girmediği ev yok ya!.. En dindar bilinenler, faiz sırasından hiç çıkmıyor. Faize "helal, hoş olsun" diyen Davutoğlu başbakandı ülkede.
Yeniden, insan okuluna yazılalım!
Yeniden, insan olmak şart!
Nimri Dede ne güzel demiş:
"İkilik kinini içimden atıp
Özde ben bir insan olmaya geldim
Taht kuralı ariflerin gönlüne
Sözde ben bir insan olmaya geldim"
Ya, dostlar!
İnsan bedenine sahip olmak kolay çünkü bu elimizde değil. Allah yarattı, insan gibi olduk. Fakat ruhumuz insan oldu mu acaba?
Tartışılır.
Kaldı ki, insanın birinci görevi, ruhunu insan yapmaktır. İslam, insanın özünü insan yapma yoludur. Şimdi bize öz unutturulup, dış sarıkla cübbeyle sardırılıyor ve adına da, "İslam" deniliyor.
Yunus kot giyseydi, Mevlana kravat taksaydı, Hacıbektaş takım elbiseli gezseydi, bir şey kayıp ederler miydi?
Asla.
Peki, özü insan olmamışlar, Müslüman olmamışlar, sarık-cübbe taksalar ne olur?
Kravat taksalar da bir şey olmaz. Ben, iyi bir insan olma adresi biliyorum: Prof. Dr. Haydar Baş?
İnsan etmek için, bire-bir ders verir!
Ne mutlu hakkıyla alanlara?
Birliğimiz, beraberliğimiz, onun için olmazsa olmaz. Alevi- Sünni fark etmez, onun için aslolan can olmak. Onu tanıyan, kafa ve gönül olarak insan olur, İslam olur.