Türkiye, her gün biraz daha sıkıştırılıyor. Ülke duvarından her gün, yeni bir delik açılıyor. İktidar, bu gelişmeler karşısında, suçüstü psikolojisiyle "vallah bi suçum yok" savunmasında? Olayı, "Kandırıldık" veya "Yanılmışız" diye kotarmaya çalışıyor.
Herkes biliyor artık, bu işlerin öyle olmadığını?
Yürüyen bir proje vardı ve herkes rolünü oynadı. Projede Gülen de vardı, Barzani de? Cemaat'te vardı, tarikat'ta? Nurculuk ve Nakşîlik, Büyük İsrail inşaatının, süsleme taşları oldu.
2010 yılında yazdığım bir yazıda şöyle demiştim: "Ortadoğu'da bir Büyük İsrail İnşaatı yükseliyor. Bu inşaatın;
İhale sahibi İsrail,
Proje sahibi ABD,
Yüklenici firması AKP,
Taşeron firması PKK,
Ameleler ise kandırılmış Kürtler?"
Barzani ailesi, bölge üzerinde en az 300 yıllık bir oyunun piyonları. Çakma bir tarikat ile kendilerini bölge insanlarına "Müslüman" tanıttılar.Nasıl "Müslüman" oldular, bilinmiyor.
Osmanlı'nın desteğini alıp, Osmanlı'ya da büyük hainlik yaptılar. Hahamlarıyla ünlü bir aileyi, Türk ve Müslüman'a "molla" veya "evliya" diye tanıttılar.
Gülen'in Irak versiyonu Brazani!
Türkiye, Gülen'in alet olduğu ihaneti ilk defa Bağımsız Türkiye kadrolarından öğrendi.
O günlerde, "size yakışıyor mu, bir 'cemaat' aleyhinde olmak" şeklinde serzenişlerde bulunanlar, sonraları tükürdüklerini yaladı ve bizlere karşı mahcubiyetlerini dile getirdiler.
Oysa olay, "cemaat" görünümlü bir ihanet projesiydi. İlk ihanetlerini İslam'a yaptılar, Peygamberi kelime-i Tevhit'ten sildiler. Dinlerarası Diyalog, iktidar desteği ile devlet politikası yapıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş, "bu din olayı değil, bu vatan toprağını ele geçirme projesidir" dediler. Ve tek başına, bir vatan müdafaası verdiler. Kuzey Irak'ta İsrail bayrakları görünce, olayın İsrail ihalesi olduğu anlaşılsa, ne yazar şimdi.
Madem görmüyorsunuz, göreni dinlesenize!
Yok, ille ABD ve İsrail'i dinleyecekler!
Bakın bugün tüm Türkiye'nin bildiği Büyük İsrail tehlikesini, 30 yıldır sadece Sayın Baş haykırdı. Türkiye her konuda, Baş'ın dediğine geldi. 1990'larda öğrencilik yıllarımda hocamız, vermiş olduğu konferanslarda şöyle derdi:
"?Bölgede Büyük İsrail kurulacak. Olaya "Kürt" diyecekler ama bu doğru değil. Bu toprakları Kürtlere yedirmezler Irak'ta kurulsun, Suriye'ye sıçrar, Suriye'de kurulsun, Türkiye ve İran'a sıçrar. Birleşik kaplar misali suyu birine doldurun, diğeri dolmaya başlar. Bölgede, 'Arz-ı Mev'ud' politikası uygulanıyor."
Önünü görmeyenleri "lider" diye başa getiren bu halkın yatacak yeri yok. Bugün sadece iktidarı suçlamak doğru değil. Ben suçlamak için konuşmuyorum, yazmıyorum. Bildiğimiz çözümleri aktarmaya çalışıyoruz.
Yeni Mesaj'a bakın en az yirmi yıldır, bu gerçekleri yazıyor. Sadece benim yüzlerce yazım Barzani ile ilgili? Büyük İsrail olayı adeta ihtisas alanım oldu. Şimdi herkes, bizlerden alıp yazmaya çalışıyor. Nakşi Halidi'nin kim olduğunu da Bağımsız Türkiye kadroları, Yeni Mesaj yazarları yazdılar, konuştular.
İlahiyatçı Mehmet Emin Koç ve Tarihçi Emre Polat'ın birlikte yazdıkları "Nakşibendîlik" kitabı, kaynak eser niteliğindedir. Çakma tarikat silsilesiyle, İslam'ın içini oyan bu akım, Nurculuk ile ikiz kardeştir.
Sait Nursi "Halidi'yim" der.
Cübbeli Ahmet "zebaniler sizi cehenneme götürürken, Halidi Nakşî tarikatının Halidi'ye kolundanım deyin bırakırlar!" dediği Halidi, "Mevlana Halidi Bağdadi" dedikleri bu heriftir işte. Türkiye'deki bütün Nakşîler Halidi'dir.
Devletin uçağına, kendilerine ait olmayan, çalıntı "GVS" etiketini yapıştıranlar, Halidi'dir. Neden IŞİD üyeleri Adıyaman'da çok çıkıyor, bir araştırılsa iyi olur.
Şeyh Sait'inden tutun, İskilipli Atıf'a kadar hepsi Halidi'dir. Sait Nursi ve Gülen'i dememe lüzum yok zaten. Şerif Mardin'in Nakşi-Nurcu sentezi, işte bu Halidi eseridir. Ayrıca, CIA icadı "ılımlı İslam" savunucusudur, geçenlerde ölen bu Mardin. Toprağı bol olsun!
Neyse.
Olayı bir tarikat olayı olarak kimse görmesin, mevzu dini değil siyasidir. Mesele, vatan millet meselesidir. Toprak meselesidir, şekil a'da görüldüğü gibi? Tarikatı, tesbih zikir olarak gören sade vatandaşlarımıza, elbette denecek söz olamaz.
Ancak onlar da, rabıtalarının ABD ve İsrail'e çıktığını, artık görmeliler. Çakma silsile ile Allah'a değil, ancak CIA ajanlarına ulaşılır. Hint giysileri ve Hint felsefesi, asla İslam tasavvufu olamaz. İslam Tasavvufu, Ehl-i Beyt'in ruhani ve nurani hayatıdır.
11 meşrep Hz. Ali'ye çıkarken, Nakşilik sakifeye çıkıyor. Bugün ise İsrail'e çıkıyor ne yazık ki, meşhur Halidi yüzünden…
Nakşi-Halidi ekolü, Kürt'ü, Yahudiyle "kardeş" yapma ekolüdür. "Kürtler, Yahudilerin kardeşidir!" tezi, siyonist tezdir. Nakşilik, siyonist tezde kullanılıyor.
Bundan sonra ne olacak?
Bunu da yarın yazayım ama, hiç iyi şeyler olmayacak. ABD, ekonomi sıkıştırmasıyla, Türkiye'nin Barzani'ye sınır kapamasını önleyecek. Dolar ve Avro fırladı bile? Türkiye, bu kumpastan, zor çıkar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediklerine, hep kaybederek gelmek, ülkeyi kurtarmaz. Onun, Ehl-i Beyt İslam tezi ile din alanındaki "kumpaslar", Milli Ekonomi Modeli de ekonomik darbeler önlenir. Sayın Erdoğan'ın bunca gelişmelerden sonra, olayları gördüğünü ama yanlız kaldığını biliyorum.
Suriye hatasından dönmesi, Rusya ve İran'a yaklaşması, Irak ile koordine içinde olması, bunu gösteriyor. Fakat bu yeterli değil.
Artık her şey için çok geç!