Barzani "kardeş" değil kalleşmiş!

Öyle kötü yakalandılar ki, "Barzani bizi kandırdı!" bile diyemiyorlar. Barzani ile gurur duydular. Peşmergesine tüfek çatmadan tutunda, tüfek atmasına kadar, her şeyi öğrettiler.  "Kıyamete kadar kardeşiz!" diye manşetten attılar.

Barzani-İsrail bağını gizlemek için, "Halidi'de birleştik!" dediler, olaya Nakşi kılıfı geçirdiler.

Barzani'ye dam, saray, aklınıza ne geldiyse yaptılar. Olmadı birlikte, halay çektiler. "Megri" diye birlikte bağladılar, birlikte güldüler.  "Tezkere" kılıfıyla Bahçeli'yi yanlarına alıp, Türk toprağını çiğnettiler.

Şimdi Sayın Bahçeli "savaş" diyor, başka bir şey demiyor. Otur oturduğun yerde, senin siyasetinle değil savaşa,  adam lavaboya bile gitmez!

Burnunun önünü görmeyenlerle nere gidilir. Sınırda tatbikat, iş çözmez.  "Ansızın geliriz!" diyenler, daha dün, Ankara'da Barzani paçavrası dalgalandırıp, bir de savundular.  Ansızın gidecek veya ansızın tepelerine binecek, bir ordu mu kaldı Allah aşkına!..

Tabi ki her şeye rağmen dimdik ayakta bir ordumuz var, bu ayrı ama aslanın kafeslendiği de bir hakikat.  Lider, yüz yıl sonrasını görendir. Güvenliğini tehdit eden uyarıları, dikkate alandır. Tarih, Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkardı.

Türkiye'ye ve hatta dünyaya mal olan, " Ortadoğu'da, topraklarımızın bir kısmında,  bir Büyük İsrail kuruluyor" görüş ve teziyle, Türkiye'yi ve komşu ülkeleri uyaran kimdi?

Birinci körfez çıkarmasında " Hedef Türkiye" diyen, kimdi? "Niçin Türkiye!" diye, gelecek tehlikenin kitabını yazan kimdi?

Nerde baksanız 30 yıldır, "Büyük İsrail" uyarıları yapıp, Kürtlerin Türk milletinin bir parçası olduğunu söyleyen, belgeleriyle ortaya koyan, kimdi?

Birliğin kitabını yazan,  ta, 90'lardan beri bütün ülkeyi gezerek, "milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzdür" diye uyaran,  kimdi?

İlk uyaran, ilk yazan, ilk konuşan, ilk dikkat çeken, hep Haydar Baş hoca oldu. Bölgede bir Kürt devleti değil, İsrail devleti kurulduğunu anlamak için, Irak'ta İsrail bayrakları gözünüze mi sokulmalıydı?  Sayın Haydar Baş'ı anlamak için üzerinden 30 yıl mı geçmeliydi?

Dinlemek için ABD ve İsrail'e sınır komşusu mu olmalıydık?

Hepiniz suçüstüsünüz be!

Sonu  "it"le biten ve işi gücü Atatürk'e,  Haydar Baş'a Saldırmak olan "gazete"ler,  "Barzani İsrail'in kucağında" diye manşetler atanlar, eski manşetlerinizi n'apacaksınız!

Diyelim sesi, çıkardığınız gürültüyle yok ettiniz ya koku ne olacak!

Bakın, Sayın Baş bir şey daha söylüyor, bunun için de bir 30 yıl geçmesin: ABD, ilkim değişikliği nedeniyle kendine vatan arıyor. Ve vatan olarak ta, içinde topraklarımızın da olduğu, bir bölgeyi seçti. Bu uyarıyı yaklaşık 10 yıldır dillendiriyor.

Suriye'de ABD bayrakları dalgalanalı çok oldu. PYD'ye 100 bin kişilik orduyu donatacak silahları, kuş vurmaları için vermedi. ABD, kendine "vatan" buldu, kandırılmış Kürtleri de, kendilerine söz konusu "vatana" bekçi olarak dikti. ABD'nin Kürtlere biçtiği misyon, ABD ve İsrail'e bekçilik?

Toprak işini tamam görenler, epeydir Kürtlerin Yahudi ırkından olduklarını iddia ediyorlar.  Tabi bu şimdilik böyle, ileride işleri bittiğinde, Kürtler, Filistinlilerin kaderlerini yaşayacak.

Bu coğrafya da, Kürt'ü de, Arap'ı da, Türk'ü de bir ve beraber edecek, bir eli yağda bir eli balda olacak şekilde geçindirecek, huzur getirecek tez ve görüşler, her şeyi ilk bilen ve gören adam Haydar Hoca'nın elindedir.

Onun ekonomi ve kardeşlik tezleri, dünyanın yarısını birleştirdi. Kürt'ü, Arap'ı, Müslüman Türk'le mi birleştirmeyecek. Ve Kürtler, oyuna gelmemeli, "Benim bir kolumu kesseniz Türk kanı, bir kolumu kesseniz Kürt kanı akar" diye,  bir Baş Türk'e kulak vermeliler.

Bu coğrafyada hepimizi yemek istiyorlar, neden görmüyoruz?

Sayın Haydar Baş'ı neden dinlemiyoruz?

Belamızı mı arıyoruz!

Belamızı bulduk, bu kadar bela kesmedi mi yoksa!

Şimdi hükümet " Türkmen" diyor. Sen, o Türkmen'e ne verdin. Bir Barzani'ye, o kadar Türkmen'i sattın. İran, "mezhep" kartıyla Türkmen'i yanına çekti, Türkiye ise 15 yıldır Türkmen'i itti. Buyur ayıkla bu pirincin taşını.

İran, olaya "Şii" der yaklaşır, Türkiye "Sünni" der yaklaşırsa, ikisi de kaybeder. Kazançlı çıkan, İsrail ve Barzani olur. Özellikle bundan sonra, bir "Şii-Sünni" çekişmesi için, Barzani'nin unutturulması için, oyuna gelmemeye dikkat.

Türkiye-İran ve Irak birlikte hareket ettikçe, hatta Suriye, bütün boyunlar bozulur. Hükümetin Suriye politikasından sonra, Irak politikası da çöktü. Barzani "kardeş" değil, kalleşmiş!

İktidar anca anladı!

Tabi anladı mı, numara mı çekiyor, bunu zaman gösterecek. En azından "muhatap Bağdat" dedi. Her şeyi, kaybettikten sonra?

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir