ABD'nin derin devlet ve dış politika aklı Kessinger 2014 yılında, kaynakların adil olmayan dağılımı, ülkeler arasındaki uçurumu büyüttüğünden, ABD'nin daha fazla pay sahibi olması ve Amerikan hâkimiyetinin devamı için, ülkelerin bölünüp parçalanması gerektiğini söylemişti.
Bugün Türkiye'de ve İslam âleminde, yaşanan bütün sorunlar, ABD'nin bu pay derdinden kaynaklanıyor. Bunu görmeyenlerin siyasette asla olmamaları gerekir.
O zaman belki, "Musul'da Sünni Türkmenler, Sünni Kürtler ve Sünni Araplar olmalıdır" gibi bir lafta etmezler.
ABD İslam dünyasını "Şii-Sünni" diye fay hatlarına ayırıp, depremler oluşturmak istiyor, sizde "Sünni" tarafta olmayı "gönüllü" kabul ediyorsunuz.
Türkiye, Musul'da olmayı ABD'nin oyun kuralına "evet" dediği halde dışarıda kalıyorsa, burada üzülmek yerine, "Allah bizi korudu" demek daha doğrudur.
Musul'da olsaydık ve ölen 70 Irak askeri yerinde Türk askeri olsa daha mı iyi olurdu. Bunu kimse istemez. Başta iktidar istemez.
Musul'da İsrail nerede duruyor, gören var mı? İsrail adına Barzani ve ABD ve hatta IŞİD var. İsrail niye görünsün ki?
Türkiye'nin Musul'da olma isteği asla, bildiğimiz veya bize anlatılan nedenlerden değil, bu böyle biline?
ABD, bir kere IŞİD'i asla bitirme derdinde değil. IŞİD'in Barzani ile savaştığı da ne görülmüş, ne de duyulmuştur.
Öyle ise oyun, neyin nesi?
ABD'nin istediği etnik ve mezhepsel savaşlar henüz tam manasıyla gerçekleşmiş değil. Musul'dan kanlı bir Şii-Sünni savaşı söz konusu olursa, İran ve Türkiye bu işe kayıtsız kalamaz. Tüm hedef, İran ve Türkiye'nin savaştırılmasıdır.
Yüzde 60'ı Şii olan Irak'ı, yüzde 90'ını Şii olan İran ile 8 yıl savaştıran ABD, İran ve Türkiye'yi savaştırdığı zaman, tüm amacına ulaşır.
Bütün Ortadoğu Şii- Sünni savaşı ile birbirini yer o zaman. Bugün Musul'da oyun dışında tutulan Türkiye'nin vakti geldiğinde oyun içine çekileceğinden de kimsenin kuşkusu olmasın.
ABD'nin "Sünni Koalisyon"u içinde olan Türkiye'nin, içinde de bir "Sünni Koalisyonu" oluşturulduğunu iyi görelim. "Şii-Sünni kardeştir" tezi işlendikçe, "Müslümanlar kardeştir" dendikçe, "Sünni ise evet" cevabı veren gafiller çok fazla.
Ne siyaset, ne halk; asla bu oyunlara gelmeyelim. Devlet "laik" çizgisini korudukça, vatandaş, "Alevi- Sünni kardeştir" öğretisini benimsedikçe, ABD'nin oyunu tutmayacak.
Öyle ise ne yapılmalı?
Yapılacak belli: Haydar Baş'a iki elle sarılmak?
Bu çok açık net?
Neden?
Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu gerçekler, daha doğrusu ABD'nin küresel oyunlarına karşı geliştirdiği tezler, açılımlar, hem dini, hem kültürel, hem coğrafi, hem de hayatidir.
"Şii- Sünni kardeş" sözü sadece onda hal olmuş. İlmi gerçekler olarak tam 14 eserde ortaya sadece onun tarafından konulmuş. Bu dünyada ilk, dikkatinizi çekerim.
Önce "Sünni" olmak yerine önce "Müslüman" olduğumuzda, "Elhamdülillah Ehl-i Sünnetim" ABD öğretisi yerine, "Elhamdülillah Müslüman'ım" demeyi hatırladığımızda, hiçbir sorun yok demektir.
Kısır İmam-Hatip tartışmaları yerine, eğitim kalitesini tartışırsak mesela, ülkenin içerde de karnı guruldamaz. Aşure gününü tatil yap, Cem Evleri'ni "ibadethane" say, ABD çıldırsın!
Kiliseleri "ibadethane" ilan eden iktidarın, Cem Evi'ne şaşı bakışını anlamak mümkün değil.
Diyanet susup yerinde otursun!
"Sünni" kurum olmak yerine, İslam'ın bütün mezheplerine aynı mesafede dursun, bakın neler oluyor!
Papazlarla, hahamlarla buluşmak yerine dedelerle buluşulsun. Şii din adamlarıyla oturup çay kahve içilsin. Reis bir Cem'e katılsın, ABD fitnesi çıktığı yere geri döner inanın!
Yeter ki; Vatikan'ı, Papa'yı ABD'yi dinlemek yerine Allah'ı dinleyelim. Yeter ki, "Ancak Müslümanlar kardeştir" gerçeğine dönelim. O zaman her şey farklı olur.
Allah'ın "necis" dedikleri ile "diyalog" adına "kardeşlik" arayışı içinde olanlar, "Allah, Muhammed, Ali" diyenlerle birlik içinde olmamızı istememeleri, onlara verilmiş Atlantik görevleridir. Asıl Fetöcülük, Vatikancılık, Amerikancılık budur.
Türk Milleti ve siyaseti, eninde sonunda; ülkenin kurtuluş çizgisi olan, Baş çizgiye gelecektir. Ancak geç kaldıkça, ülkemiz ve bölgemiz kan gölü olmaya devam edecektir.
Türk ve İslam Âlemi'nin kurtuluşu, ABD'nin oyunlarına karşı, Prof. Dr. Haydar Baş'ın geliştirdiği kardeşlik tezlerine dönmekle mümkün.
Herkesin kendi tarikat ve cemaatine çağırdığı dönemde sadece o, Müslümanları Ehl-i Beyt gemisine çağırıyor. Eminim eninde sonunda, bu çağrı duyulacak, hem ülkemiz ve hem de coğrafyamız kurtulacaktır.