Dünya, Trump'ı konuşmaya devam ediyor. Almanya, Trump sonrası Avrupa'nın kendi ayakları üzerine duracak bir savunma bütçesi oluşturması gerektiğini konuşuyor.
"NATO' nimetlerinden" eskisi kadar yaralanamayacakları endişelerini dile getiriyor. NATO'yu fesh etmeyeceğini ama işlevini azaltacağı görüşünde. Sovyet Rusya'nın yıkılmasından sonra, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, savunma harcamalarını azaltmışlardı. Artık, eski rahatlıkta olmayacaklarını düşünüyorlar.
Rusya, Trump'ın gelmesinde memnun. İsrail, Trump'a güvenmiyor. Sözlerinde durmayacağına inanıyor. "Kudüs'ü İsrail'e başkent yapacağım" sözünün "seçimlik" bir açıklama olduğunu düşünüyor.
İslam ülkeleri ise, Trump'ın, "Müslümanları Amerika'ya sokmayacağım" çıkışından dolayı tedirginler ve Trump'ı tam bir "Müslüman düşmanı" olarak değerlendiriyorlar.
İran, pek endişeli görünmüyor. Türkiye ne üzüntüsünü belli ediyor, ne sevincini. Görünen o ki, sadece Gülen'in iadesine kitlenmiş durumda. "Gülen'i ver, istediğini al" modunda.
Elbette Gülen'i istemeli ve de almalı. Ancak ABD'nin ne istediğini de hesap etmeli ve buna değip değmediğini iyi düşünmelidir.
Öcalan'ı vermesinden ne hayır gördük ki, Gülen'i vermesinde neyi umalım. Dağda kalsaydı hiç olmazsa "Sayın" olmaz, belki "cani" olarak kalmaya devam ederdi.
Neyse?
Bana göre; Trump'ın gelişi nasıl şaşırtıcı olduysa, politikaları da oldukça şaşırtıcı olacak. Bir kere Müslüman dünyası için çok bir şey fark etmez. Çünkü ABD'nin küresel hesapları başkanlara göre değişmez. Dış politikada ufak oynamalar olsa bile, ana eksen korunacaktır.
Suriye ve Irak konusunda aynı politikalar devam edecektir. Bu iki ülkeyi bölme hedeflerinden asla vazgeçmeyecekler. Çünkü bu Trump'a aşan bir konu.
ABD, Prof. Dr. Haydar Baş'ın tespitiyle "bölgeye yerleşmek istiyor" bu bir, ikincisi ABD'nin Büyük İsrail Projesi halen yürürlükte bu da iki?
İsrail, yine en karlı ülke olacaktır. Her zaman ki gibi İsrail, Trump döneminde de turp gibi olmaya devam edecektir.
ABD tarafından eskisi gibi korunup kollanacaktır. Belki Kudüs İsrail başkenti olmayacak ama İsrail baş korunan olacaktır.
Eğer Trump ile ABD, Türkiye'ye "yeni bir sayfa" açarsa ve Türkiye eskisi gibi bu havucu yutarsa, yine en zararlı ülke durumuna düşecektir.
Rusya ile yakınlaşma hedefini tamamına erdirsin, ABD, Türkiye'nin peşinde koşacaktır. Çünkü Türkiyesiz ABD, Ortadoğu'da bir hiçtir.
Trump, Müslümanları ABD'den kovmayacak ama Müslümanları vatanlarından eden politikalara devam edecektir.
Bir kere bu adam tüccar, her olaya "kar-zarar" ekseninde bakacak, ABD'nin karı ne ise onu yapacaktır. IŞİD'i bitirmek ABD'nin zararına, bu sebeple IŞİD ile ilgili açıklamalarının tersine hareket edecek.
Rusya ile mümkün olduğu kadar, diyalogu sıcak tutmaya çalışacak. ABD, Trump döneminde biraz içe kapanacak bir görüntü verecek. Bu, ABD derin devletinin Trump'ı seçme nedenidir.
Ancak Bush ile başlayan, Obama ile devam eden haçlı savaşı, Trump'la devam edecektir. Kimse kendini kandırmasın, hele Müslüman toplumlar hiç. NATO, ABD'nin en büyük işgal gücüdür. Bu güçten vazgeçmesi söz konusu bile değil. NATO'yu, Rusya karşısına dikmeden onu daha da güçlendirecek ama NATO masraflarını üye ülkelere eşit olarak bölecektir.
NATO'yu bir şirket gibi işletip, güçlendirecektir.
ABD, derin devletinin içi İsrail olduğundan, sermayesi Yahudi sermayesi olduğundan, ABD'nin başına bir müftü getirseniz dahi, hiç bir şey değişmez!
Obama için kurbanlar kesildi, ona "Hüseyin" veya "Müslüman" denildi, ne oldu? Daha fazla Müslüman öldü. O yüzden kimse kendini, Trump'la kandırmasın. Hele Türkiye hiç?
"Esad ile savaşmayacağız" sözüne de pek güvenmeyin. Yaşayıp göreceğiz.
Umarım yanılırım!
Ancak Trump döneminde de Rusya gücüne güç katacaktır. Rusya'nın gücü, ABD'nin zayıflamasıyla ilgili değil, tam tersi uyguladığı ekonomik model ile alakalıdır. O sebeple Trump'ı filan değil, Sayın Haydar Baş'ın ABD'yi perişan eden ekonomik tezine bakın.