Bağımsız Türkiye'nin Baş evine saldırı

 Ülkemiz ilginçlikler ülkesi oldu.

Konuya geleceğim.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın ne modeli, ne icra ettiği bir program, bir satır veya birkaç dakika dahi olsa, ne etkin medyada, ne devlet kanallarında hiçbir zaman verilmemiştir.

Koskoca Rusya gibi bir ülke, devlet olarak davet edip meclisinde (Duma'da) konuşturdu. Türkiye'de yine tık olmadı!

Devletin kanalları her partiyi seçim döneminde vermek mecburiyetinde olduğu halde, Sayın Baş'ın partisi yine verilmedi. Öyle ki, Türkiye'deki partiler sayılırken, "Bağımsız Türkiye Partisi" hep es geçildi.

FETÖ Darbesi'nde ölüm listesinin başında olması dahi, haber konusu olmadı.

Görmedik, duymadık!

Sayın Baş, "kaynaklar" dedikçe, yerlerinden hop hop zıpladılar ama tek satır duyurmadılar.  '5 Bin Lira Asgari Ücret'i, tiye aldılar ama asla tartıştırmadılar, tartışmadılar.

En azından "arkadaş nasıl vereceksin?" diye dahi, sormadılar. Çünkü eğer sorarlarsa, Haydar Baş duyulur ve oyunlar bozulur.  Kaynakların varlığı duyulur.

Bu yüzden, işi şansa bırakmadılar "Kaynaklar Lozan'da verildi" dediler. Tuttu da, ne yazık ki? Kimsenin içeriğini bilmediği, "2023" hikâyesi içine "madenleri" tıkıştırdılar.

Yandaşa ait kömür ve altın madenlerinde arızalar çıkınca, "hani madenler 2023'e kadar yabancılarındı?" sorusunun sorulmasına müsaade edilmedi bile.

Sayın Baş'ın tezi 4 milyar insanın ülkelerinde uygulanırken, dünya iktisatçıların onun "Kaynaklar Sınırsız, İhtiyaçlar Sınırlı" tezini tartışırken, "Türkiye'de kaynak yok" diye bağırdılar adeta. Rusya tarafından önlerine konan Baş Model'in 'Milli Paralarla Ticaret Tezi'nin Haydar Baş'a ait olduğunu bile bile sustular.

Korktular ki, Haydar Baş hatırlanacak, korkular ki vatandaş, "Bu Haydarizm'dir" diyecek.

Fakat korkunun ecele faydası yok. Eninde sonunda görülecek, eninde sonunda bu tezin dizi dibine çökülecek!

Kim ne derse desin!

Nasıl jeopolitik şartlar bizi "Rusya ile ve komşu ülkelerle dostluk" içinde olmaya zorladıysa, ekonomik şartlarda Türkiye'yi Prof. Dr. Haydar Baş ile olmaya mecbur bırakacak.

Buna ister "takdir" deyin ister "rastlantı", isterse "ilahi hesap" deyin? Ne derseniz deyin, bu kaçınılmaz?

Az çok bunu gören, dâhili ve harici bedhahlar, Baş Tezi ve Baş Modeli engelleme adına çeşitli oyunlar içerisine girmeye başladılar.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın İstanbul Bahçelievler'deki evinin önünde, daha yeni bir tezgâh kurdular.

Her yerde bombalı araçlar ihtimaline karşı, güvenlik güçleri alarmda iken, Genel Başkan'larının evinin güvenliğini gönüllü olarak sağlamaya çalışan 'Bağımsız Türkiye'li gençlere satır ve bıçaklarla saldırdılar.

Tek yönlü ilerleyen trafiğin sol tarafına parkta ısrar edip, gençleri tahrik etmek için Genel Başkan'a sinkaflı küfürler eden ve oraya çağırdığı eli satırlı kişilere iki insanı adeta doğratan bu kadın ve ailesi, hangi işte kullanıldı dersiniz.

İktidar, bütün vatandaşlarını korumakla mükellef değil mi? Prof. Dr. Haydar Baş değil de, başka bir parti genel başkanı olsaydı emin olun, Türkiye'de tek gündem, bu saldırı olurdu.

Ama söz konusu Sayın Baş olunca, tık yok.

Neden dersiniz?

Çünkü Haydar Baş denmesin de, ne olursa olsun!

İsterse değil ağır yaralanmak, onlarca insan ölsün!

İki ilçe emniyet müdürü olayları bastırmak evin önüne geliyor, bu kadar büyük bir olay oluyor ve ülkede haber değeri dahi olmuyor. Geçtik haberi, ne bir telefon, ne bir "geçmiş olsun" nezaketi?

Sanki böyle bir olay olmamış. Sanki tomalarla evin önüne gelinmemiş ve günlerce ev kuşatılmamış?

Pes doğrusu!

Bu saldırı, Bağımsız Türkiye'nin can evine yapıldı.

Bu saldırı, Bağımsız Türkiye'nin Baş evine yapıldı.

Ülkeye yapılan bir saldırıdır. Devlete, millete ve bağımsızlığa yapılan bir saldırıdır. Piyonların veya tetikçilerin bir önemi yok.

Devlet bunu aydınlatmak zorundadır. Failleri yakalayıp, haddini bildirmelidir.

Adalet ve insanlık bunu gerektirir.

Bağımsız Türkiye'nin Baş evine saldırı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön