İlginç avlanma teknikleri var, bilirsiniz.
Bilirisiniz derken, duymuşsunuzdur en azından. Yoksa avcı değiliz ya, nerden bileceğiz.
Av ve avcı demişken, aklıma Av Tv geldi. Ava gitmeseniz de, izlerken gitmiş gibi oluyorsunuz. En azından, avcıların tekniklerini filan görüyorsunuz.
Doğayı izliyorsunuz.
Ağaçları, dağları görüyorsunuz.
Su ve kuş seslerini dinliyorsunuz.
Çok güzel inanın?
Av Tv Genel Müdürü Âdem Birinci Bey'e teşekkürlerimi sunarım. Gerçekten harika çekimleri var.
Konumuza dönecek olursak:
Avlanma teknikleri çok önemli. Bu teknikler toplumların hayatlarına kadar girmiş. Yani bir geyik avlamada izlenen yol, bir toplumu, milleti veya devleti avlamada da kullanılabiliyor.
"Ne alaka geyik veya toplum!" diyebilirsiniz!
Haklısınız!
Bence de alakası yok ama avcılar için bu böyle değil. Geyik, kuş avcıları gibi, toplum ve devlet avcıları da var. Küresel avcılardır bunlar. Belgeselleri severek izlerim.
Hiç unutmam mesela bir sırtlan, ormanda yakaladığı bir geyiği yakalamış yiyor. Geyik ise hala ölmemiş, sırtlanın kendini yediğini seyrediyor. Ne kadar acı?
Çok üzülmüştüm nedense!
Türkiye'ye benzetmiştim. Küresel sırtlanlar tarafından yemeye başlanan Türkiye, yendiğini bu geyik gibi sadece seyrediyor diye düşünmüştüm. Dinlerarası Diyalog'u "din" zannederek, ABD'nin Ilımlı İslam'ını "İslam" zannederek sıkı sıkıya yapışmış.
"Dinlerarası Diyalog" devlet politikası yapılmış, devletin kurumları içine "sızmakla" kalmamış tam anlamıyla çökmüşlerdi.
Devlet kanalından sabahtan akşam "dinlerası diyalog" zehri, koca bir millete FETÖ'cü SIZMA ve kazmalarla bir güzel içirilmişti.
Vatandaşın dini, imanı, maddi imkânları, devletin imkânları hemen her şeyi sömürülüyordu.
Giydikleri "sevgi ve hoşgörü" elbiseleri altına, ihanet hançerlerini saklamayı hep başardılar. Esnaftan, memurdan işçiden ve hatta kara lastikli çiftçiden "himmet" adı altında toplanan paralar, çuval çuval ABD'ye götürdüler. ABD'li siyasetçilere, Kiliselere yardıma dönüştürdüler.
O kadar durur düşünürdüm; Atlantik'in Gülen ile avlama tekniği, hangi hayvanın avlanmasında kullanılıyor diye?
Geçmişte, Diyalogcuları HİV Virüsü'ne benzettiğim bir yazı kaleme almıştım. Mikroplara karşı vücudun askerleri gibi görünen HİV, vücudun bağışıklık istemi çöktükten sonra, mikrop özelliğini gizlemediğini anlatmıştım.
15 Temmuz Darbe Girişimi ise bana daha başka bir avlanma tekniğini hatırlattı. "Teşbihte hata olmaz" demişler.
Çakal avcıları ne yapar biliyor musunuz: Keskin bir kılıç ucuna tavuk kanı sürerler. Çakal kılıçtaki kanı emerken, kılıç çakalın dilini keser. Ancak hayvan emmeye devam eder. Hiçbir acı hissetmez.
Emdikçe emer kendi kanını. Sonra vücutta kan biter ve çakal oracıkta yığılıverir.
Avcı da, kendi kanını emerek ölen çakalı sırtlayıp gider. ABD avlanma tekniklerini, toplumları sömürme ve sonrada yok etme hesaplarında kullanır. Mesela fili terbiye etme metodunu, toplumsal mühendislik işlerinde kullanmıştır.
ABD'nin sömürge veya avlama tekniklerine, toplum olarak kurban olmamanın yolu, Bağımsız bir kafa ve gönülle mümkündür. Onlarla dost olunmaz. Mesela FETÖ olayı, bu milletin her şeyinin ABD tarafından sömürüldüğünü gösteren en acıklı hikâyedir.
İlkokul mezunu bir insanı ABD, allayıp pulladıktan sonra, Türk Milleti'ne "Mehdi" gibi takdim etti.
Demek Amerikan 'Mehdi'si böyle oluyor!
Mehdi'ye imanı olan gelir. Buna gelen imansız gidiyor!
Görüşmek üzere?