Devletleri bir insana benzetebilirsiniz. Aklı, iradesi, hafızası olan ama asla duygusu olmayan bir insan olarak, düşünebilirsiniz.
Devletin canı olmaz belki ama kanı vardır.
“Devlet kan gütmez” denmesine bakmayın, tam da devletler kan güder. Kan davaları, devletler arasında olur. Devlet, unutmaz. Tehir edip ağırdan alır ama asla vazgeçmez.
Hükümet başka, devlet başkadır.
Hükümet, devlet direksiyonunda oturandır. Veya devlet dükkandır, hükümet o dükkanda kiracıdır. Biri gider, diğeri gelir. Her geleni kiracı olarak almaz, kiracı seçer. Şartlara göre kiracı belirlerler.
Bağımsız olmayan ülkelerin dükkanına, yabancılar kiracı belirlerler. Dükkan sahibi sensin ama kiracını, başkaları gönderir. Gönderilen kiracı ile dükkan sahibi iyi anlaşırsa, bir sıkıntı var demektir.
Ya anlaşmıştır, ya dönüştürmüştür, ya da satmıştır.
Neyse!
Bunları neden anlatıyorum:
Hükümetlerin ne dediklerinden çok, devletlerin ne yaptıklarına bakın. Şu kadarını söyleyeyim; devletler, savaşa hazırlanıyorlar. Yeni bir şey değil, son 5 yıldır, böyle bir hazırlık var. Devletler pazu gösterisinde bulunuyorlar.
Rusya mesela her gün bir gösteride bulunuyor. Son gösterisi, S-500’lü oldu. Uydudaki süpersonik silahları vurmakla tehdit etti. Zaten S-400’ü satması, S-500’ü kendine sakladığını gösterir. Hatta Rusya’nın S-600’ü ve S-700’ü var.
Jirinovoski, “istesek gezegeni kitleriz” demişti.
Bu silahı, bulanın bir Türk olduğunu, biliyor muyuz? Azerbaycanlı, bir ilim adamına ait bu proje. S-100 ile başladı, devam ediyor. Putin, “dünyada isteyipte vuramayacağımız, bir nokta kalmadı” demişti.
Elin silahından gücünden bize ne!
Rusya ile Suriye ve Libya’da karşı karşıyayız. Daha bir çok bölgede karşı karşıya olacağız. Rusya ve Türkiye’yi, Batı kapıştırmak istiyor ama her iki devlette, tarihte yaşananlardan ders çıkarmış durumdalar.
Her iki devletin de kapışmaları, Batı’ya yarar. Ancak ABD, Türkiye’yi kullanarak Rusya’yı çevrelemek istiyor. Rusya’nın Kırım hamlesi, en çok Türkiye’yi rahatsız etti. Türkiye, bu hamle sonrası panik-atak oldu.
Türkiye, Rusya’dan S-400 alarak, ABD’ye NATO’ya “ayar” vermeye kalktı. Rusya da, Türkiye ile yakınlaşıp NATO’dan gedik açmak istedi. Ve neticede, 2 milyar dolar üzerinde bir para ile aldığımız S-400, elimizde kaldı.
Aslında, iki tarafta birbiriyle güven sorunu yaşıyor. Türkiye, güvenliğini Rusya’ya teslim etmek istemiyor. Hafızası ve korkuları var. Rusya da, Kırım adımıyla bu güvensizliği kendi sağladı. Dahası Suriye’de, PYD konusunda ABD’den farklı yerde durmuyor.
Türkiye, Karadeniz’de tepesinde duran bir Rusya’yı, Akdeniz’de de istemiyor. Akdeniz’deki doğalgaz kaynakları Rusya için kötü ama Rusya buna rağmen Akdeniz’de Türkiye’nin yanında değil.
Çünkü Türkiye, NATO müttefiki ve Suriye’de Rusya’yı istemiyor. Kısacası herkes bir birine rol yapıyor ve herkesin gizli niyetini karşı taraf biliyor. Türkiye, NATO kartıyla Rusya’yı frenlemeye çalışırken, NATO, Türkiye’nin içini bile ele geçirmiş durumda.
Taşlar yerinden fazlasıyla oynadı. Taşları yerlerine koymak, savaşsız asla mümkün değil. Pandemi süreciyle dünya savaşı biraz ötelense bile kimse mevzi kaybetmedi. En belirleyici unsur, ekonomidir.
Rusya, silah gücü yüksek ama ekonomisi petrol ve doğalgaza bağlı bir ülke. Türkiye ile bir çatışmaya girmesi, intiharıdır. Rusya’nın ABD ile savaşması, söz konusu bile değil. İki nükleer güç savaşmaz çünkü.
Türkiye, üzerindeki Rusya baskısını, Karadeniz’e NATO’yu sokarak azaltmak istiyor. Kanal İstanbul olayına, buradan da bakmak lazım. Ama bu kumar olur, Türkiye için. Yılanın birinden çekinip, diğerini getirmeye benzer.
Yunanistan’ı yazmadık bile…
İngiltere, bu işlerin neresinde hiç konuşamadık.
Ya İsrail!..
Bölünmüş Irak, bölünmüş Suriye, bütün bunlar yarım kaldı. Ancak şu kadarını söylelim, Türkiye ile ilgili kararlarda son söz hep, İngiltere’nin olur. İngiltere, Türkiye ile ilgili kararlarda, İsrail eksenlidir.
ABD ile arasında dünya liderliği kavgası var. Her ikisinin de olmazsa olmazı İsrail…
Parçalanmış Irak ve Suriye’den sonra parçalanmış Libya davar artık. Yunanistan Libya’nın bir kısmında hak iddia ediyor. İzmir’den Libya’nın vurulmasına izin verdiğimizde, Türkiye’de “devlet” neredeydi?
Devlet aklını ve hafızasını, ne yaşadı da kaybetti!
Beynine nasıl bir “virüs” SIZDI hafıza kaybı yaşadı, biliyorsunuz. Dış tehditler, iç tehditleri aşmış durumda. Kendini “virüslerden” temizleyip, Akdeniz’de geçte olsa harekete geçti. Doğru taktikler var ama henüz doğru stratejiler yoktur.
Bundan böyle hiç bir kiracı, dükkan sahibi gibi hareket edemeyecek. “İtaatkar” kiracılar tercih edilecek, kimsenin mal sahibi ile kavga lüksü olmayacak. İktidar mal sahibi ile kavga ede ede, ömrünü tüketti.
Kavgayı “din” adına verdiklerini sandılar ama gördüler ki, büyük bir oyunun parçası olmuşlar. Kavga, etrafımızı sarmış, düşmanlara yaradı. Her şeye rağmen Türkiye de, çevrelenme karşısında pazu gösterisinde bulunuyor. İHA ve SİHA’larla…
Haklarını korumakta kararlı, yeter ki birliğimizi muhafaza edelim. Sonra, bütün hatalar telafi edilir. Allah, Türk devletini ve milletini muhafaza eylesin.