Maskeler öldürücü olabilir

Söylemiştik değil mi, “ülkede maske kavgaları yaşanacak!” diye. Haber bültenlerinde “maske yüzünden çıkan kavgada…” diye başlayan haberler duymaya başladık. Daha sık duyacağız, bundan sonra…

Çünkü insanlar nefes alamıyor.

Floyd, “nefes alamıyorum!” demişti. 

Meğer, hepimiz adına söylenmiş bir söz: Nefes alamıyoruz! 

Yazın, kavurucu sıcağında, özellikle büyük şehirlerde, normalde nefes alamıyorduk. Şimdi “maske” takılı olduğu halde, nasıl nefes salacağız. Özellikle çalışırken veya yolda yürürken. 

Bir yere yetişeceksiniz, eğer hızlı adımlarla yürüyorsanız, nefes almakta, gerçekten zorlanırsınız. Astımı, alerjisi olanlardan veya KOAH olanlardan söz etmiyorum bile. Ya da beyin damar yetmezliği olanlardan…

Beyin Cerrahı Dr. Bilgehan Bilge, “maske öldürür” diye meslektaşlarını uyarıyor. “Maske takmak virüsten korumaz. Tam aksine; maske takmak virüs enfeksiyonu ve bulaştırıcılığını yükseltir” diyor. “Sağlıklı ve hijyenik maske takmak, çok profesyonel bir iştir” diye de ekliyor.

Denilenin zıddını iddia ettiğim için, bana doktorlardan gelen çok ciddi belgeler oluyor.

İşin bir başka boyutu;

Maskeler, hangi şartlarda üretiliyor?

Kimler üretiyor?

Bir, denetleyeni var mı?

Maskelerin bir standardı var mı?

Önüne her gelen üretebilir mi?

Eğer bir denetleyeni ve standardı varsa, sürekli ipleri kopan maskeler, kimlerin eseri. Yahut özellikle sanki hiç hava almayalım diye üretilmiş maskeler, para amacıyla değilse, öldürme amacıyla yapılmış olabilir mi!

Gerçekten nefes alamıyoruz!

Floyd çok haklıymış.

Boğazımıza “kovboy çökmüş” gibi hissediyoruz. Hatta çökerken, “selfi” çekildiğini bile görüyoruz. Bu “korona” işinde, ne tür tezgahlar döndüğünü, insanlık ne zaman anlayacak! 

Yarın birgün, “korona aşısı” dayatmasına karşı, halklar ne yapabilirler. Milyar dolarlar, kimlerin ceplerine inecek. Geçtik işin parasını, “korona aşısı” ile hangi hastalıkların kapısı açılacak acaba?

İşte devlet, burda lazım…

“Ulus Devlet” bu yüzden çok önemli.

Prof. Dr. Haydar Baş, boşuna mı “Milli Devlet” dedi. Ulus veya milli devlet, ulusun çıkarlarını gözeten devlettir. Milletin sağlığını düşünen devlettir. Bill Gates’lerin, Rockeffeller’in eline düşmemek için, “milli aşı” üretimi şart.

Bunun için de önce, Milli Devlet şart.

Milli Devlet, halkını koruyan zırhtır. 

Atatürk, Hıfzıssıhha’yı milli ve ulus devletin gereği olarak kurdu.

Hangi iktidar kapattı, siz düşünün!

Az, ipucu vereyim;

Milli olan her şey elden çıkartılırken, özelleştirirken, ABD sigara şirketleri kazansın diye sarma sigara yasaklanırken, Cargill kazansın diye Şeker Kurumu lağvedilirken, şeker fabrikaları kapatılırken, aşının mı millisinden söz edeceğiz! 

Korona konusunda yazdığım yazıları herkes biliyor. Bütün yazdıklarımın arkasındayım. İsteyen inanmaz, hiç umurumda değil. Korona değil, korona tedavisi öldürüyor!

Dünyanın bugün ekseriyeti, ABD’nin Ay’a çıktığına inanıyor.

Ben inanmıyorum.

Ay’a insan çıktı diyelim peki nasıl döndü!

Bunu, kimse izah edemiyor.

ABD’nin ettiği yalanlara, çevirdiği dümenlere, biraz da inanmayın. ABD’ye inanmayınca, kimse dinden çıkmıyor. 

Dünyayı inandırdılar, “Irak’ta kimyasal silah var” diye. Bizim(!) “tonton” da “sevgili vatandaşlarım!” diye bizi inandırmıştı. Bugün var olan, parçalanmış bir Irak…

Haberlerden etkilenen amcam rahmetli o zaman, bütün pencereleri muşambba ile kapatmış, içerde boğulma tehlikesi geçirmişti.

Bugün de bütün bir dünya başka bir yalanla, “boğulma” tehlikesi yaşıyor. İnsanlık “nefes alamıyorum!” diye, son sözlerini söylüyor. Yarın kurulan “tezgahı” gördüğümüzde, her şey için çok geç kalınmış olacak.

İnsanlar sağlıklarını, devletler ekonomilerini kaybetmiş olacaklar. Bari insanlar, birbirlerine karşı hoşgörülü olsunlar, birbirlerinin boğazına çökmesinler. Maskesini çene altına düşürüp, nefes almaya çalışana, “kovboyluk” yapmasın!

Maskesini çıkardığı için tehlikeli gördüğünüz insan, asıl maske taktığı için tehlikede olabilir. Bir de meseleye böyle bakın derim. Korktuğunuz virüs, sıkı sıkıya sarıldığınız maskenizde olabilir.