Adı: Dolar.
Ne hikmetse, hiç dolmuyor ama.
Her şeyi yutuyor.
Ülkede; emek ve üretim adına ne varsa, koy koy dolmuyor. ABD'nin boş kâğıdı karşısında ülkemin parası sıfırlanıyor. İpin ucu, Atlantik'te puştun elinde!
Çiftçi-, köylü, sanayici, memur işçi kim ve ne varsa, herkes dolmayan ve doymayan o menem şeye çalışıyor. "Borcu olan düşünsün!" demekle olmaz. Gelir, seni de vurur. "Zam", diye yapıştırır anlının ortasına!
Feleğin şaşar! Zamlar yağar, o dolmazı doldurmak için. Yılbaşını beklemez, otomatiğe bağlanır, benzin sayacı gibi. Emdikçe emer, seni? Tıpkı bir sülük gibi?
Sülük şişip düşer, bu sülükten de beter. Şişme yok, hep morartır!
Bir gecede yüzde elli fakirleştirdiği gibi, günlere yayarak ta bunu yapabilir. Hiçbir şey hissettirmez. Bir gün 3,20, diğer gün 3,40 daha ertesi gün 3,50 derken, gıdım gıdım gebertir adamı!
Durmasını beklersin, durmaz!
İpinden çıkmış kısrak gibi şahlanır. Sırtındakileri bir güzel yere indirir!
Sen kasanda sakladıklarına güvenir atarsın havanı: "Kasamızda bilmem ne kadar dövüz rezervi var! Nerden nereye!.." der, kasılırsın. Avaneler "bi daha, bi daha!" zıplar. Günü gelir, kasayı açarsın ki, hepsi kaçmış!
"Sıcak para" bu? Damarda dolaşan kan gibi vücutta durmaz. Geldiği ülkenin askeri gibidir. Görevini yapar ve döner.
Şapşallaşır kalırsın!
"Sıcak para" sarhoşluğu, yerini zemheri soğuğuna bırakmıştır artık! "Suratını düşen, bin parça" olmaz, oracıkta donar!
Donuksun artık!
Sönüksün artık!
Siliksin artık!
Ne söylesen, "yav he he!" modunda dinlenirsin!
Sesin soluğun kesilir. Yalvarmaya başlarsın: "Parası olan gelsin!" diye?
"Nerden buldun sorusu, vallaha sorulmayacak!" desende inanmazlar sana. "İsa, Musa aşkına gelin!" demen, boş!
Onların Musa'sı da İsa'sı da dolar çünkü? Seni duymayacaklar bile?
Dolar deyip geçmeyin inanın dolmaz!
Seni bitirir, yine dolmaz. Kaynaklarını tüketir, emeğini sömürür, ama asla dolmaz.
Ve de doymaz!
Kapitalizm'dir o!
Besmele çektirsen de, doymaz. Kapitalizmin sömür kâğıdıdır o. İstediğin renge boya, yine kapitalizmdir. Yeşile boyayanlar çıkmıştı, ne kadar "adi düzen" olduğunu, herkes gördü.
Kapitalizm; üç başlı canavara benzer. Başkalarının emeğe ve üretimi ile beslenir. Kapitalizmin bu üç başı; döviz, borsa ve faizdir.
Devletler halklarını sömürtmezseler, üç başlı canavar tarih olur. Onun için "Milli Devlet-Sosyal Devlet" şart!
Yani Baş şart, Haydar Baş!
Onun tezleri çalınarak, uygulanamaz.
Bak, demedi demeyin!
Elinizi yüzünüze bulaşır!
Kara trenin üzerine "hızlı tren" yazmakla, hızlı tren oldu mu? Olmadı. Eskişehir'e varmadan kaza yaptı. Sonra, hızlı tren rayı döşendi de, kazasız hızlandık, Ankara'ya doğru.
Sisteme takmayın, dolara bakın!
Dolar, 5 lira olsun, şeriatla yönetil, ne olur?
Hiçbir şey.
Doları besmele ile doldurursunuz, başka hiçbir işe yaramaz. Yeri gelmişken söyleyeyim: Devletin dini, cemaati veya tarikatı olmaz. Akıllanmadık mı hala? Devletin "cemaati" vardı, Amerikan cemaati çıktı.
Devlet şimdi de çakma "tarikat" edinmesin. Hem de tarihten hiç ders almadan? İsyan ve katliamları göremeden?
Musul ve Kerkük'ün elimizden çıkmasına neden olan bir anlayışı, "tarikat" diye "kamu spotu" ile gözümüze sokmak ta neyin nesi?
Hem de Osmanlıyı yıkan tarikat!
Marmara Denizi'ni kana bulayan tarikat!
Cumhuriyeti yıkmak için de, sayısız isyanlar çıkaran tarikat!
Neyse ya!..
Yalnız merak ediyorum, bunu sormadan geçemeyeceğim: Doların düşmeyen ateşini mi üfleteceksiniz, bu tarikata!
Hiç denemeyin, yükseltirler!
Doların ateşini değil kendini söndüren adama tutunun!
Adama gibi adama!
Dünya iktisatçılarının "kapitalizm canavarından dünyayı kurtardı" diye öptükleri o eli tutun!
Devlette kurtulsun, insanda.
Emekte kurtulsun, üretim de.
Ve hatta din de kurtulsun, iman da.
Kapitalizmle yönetildikten sonra, doları doldurmaya çalıştıktan sonra, sistem ve rejimleriniz ne olursa olsun;
Uşaksınız!
Bağımlısınız!
Bağımsız olmak için, Baş eli görün, derim.