Heybeliada ‘Dinler Adası'na dönüştürülecek

Ayasofya “ibadete” açıldığında, “Ayasofya siyasete açıldı” diye yazmıştım. Bu yazı başlığım, sosyal medyada çok kullanılmıştı. Ayrıca benden sonra bir çok köşe yazarı aynı başlıkta yazılar yazmıştı. 

Yalnız o yazımda, başka bir şeye daha vurgu yapmıştım: Dinlerarası Diyalog’a…

Dinlerarası Diyalog, bilindiği üzere Vatikan merkezli CIA projesidir. Bu projenin Türkiye ayağı Gülen üzerinden yürütülüyordu. Gülen’in Papa’ya sunduğu “mektup” sonunda, “gerçekler Zaman’la anlaşılır” olmuştu.

1998’de Papa’ya övünülerek sunulan “mektup ”ta, bugün Türkiye’nin yaşadığı her şeyin şifreleri vardı. Görebilen için tabi ki… 

Bu projeye tek engel, merhum Prof. Dr. Haydar Baş olmuştu. Türkiye’de bakan, başbakan yardımcısı, başbakan, cumhurbaşkanı olmuş hemen herkesi, bu konuda Haydar Hoca uyarmıştı. 

Parti genel başkanları, vakıflar, gönüllü kuruluşlar, sivil toplum örgütü üyeleri, hatta bütün diyanet imamları (tek tek Haydar Baş imzalı mektuplarla) uyarılmışlardı. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve Erbakan’a dosyalar dolusu belgelerle saatler süren konuşmalar yapılmıştı.

Velhasıl, Baş Hoca yalnız kalınca, siyasete girmek zorunda kaldı. 

Düşmanın “din” üzerinden, “diyalog” ile gelişini haber vermek, uyarmak, iktidar olup engel olmak için parti kurdu. İktidar olup engel olamadı ama iktidar olmadığı halde, amaçladığı sonuca ulaştı. En azından bir süreliğine…

Olayın faili, “hocaefendi” iken, bir gecede “terör örgütü lideri” oldu. 

Buraya kadar tamam… Ancak iktidar sahipleri İslam’ı bilmedikleri için, sinsi planın kendi omuzları üzerlerinde yürüğünün fakında değiller!

“İslamcılar” ama İslam’ı bilmiyorlar. Aynen böyle… Zaten İslam’ı bilseler, “İslamcı” olmazlar.

Bazıları olayın farkında ve bu “görevi” halen bilinçli olarak yürütüyorlar diye düşünüyorum.

Mesela Diyanet Reisi Ali Erbaş… Ali Erbaş’ın Diyanet Başkanı olması, başlı başına bir proje… 

Erbaş’ın tez hocalarına bakarsak ve kendilerinin tez hocası olduğu isimlere dikkat edersek, bir de ihtisas alanına şöyle bir göz gezdirirsek, yeterli.

Bu ülkede küresel projeler, bir süre sekteye uğrasa dahi, mutlaka engeli aşıp yoluna devam eder. Ta ki milli bir hükümet işbaşında oluncaya kadar.

Ayasofya açıldı, ardından Sümela açıldı. 

Ne demiştim: Turpun büyüğü Heybe’de!

“Ayasofya siyasete açıldı” yazımda, “Ayasofya açıldı ise eğer, iktidar bu adımına karşılık Batı’yı memnun edecek adımların garantisini vermiştir” demiştim. Ardından Sümela Manastırı’nda “Pontus” tişörtlü ayin gerçekleşti.

Bu, Batı’yı tatmin etmez:

Heybeliada Ruhban Okulu’nu açacaklar.

AKP, bunu mutlaka yapacaktır. Liderimiz Haydar Baş, 2002’de siyasete girdiğinde AB’ye neden karşı olduğunu anlatırken “AB, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını istiyor, siz buna ne diyorsunuz!” diye kendini dinleyen on binlere haykırmıştı.

Biz her zaman “HAYIR” demeye devam edeceğiz. Emin olun bizim dışımızda, bu işlere “HAYIR” diyen çıkmayacak.

Neyse gelelim konumuza:

İktidar, Atatürk’ün Heybeliada’da açmış olduğu Pandemi Hastanesini apar topar Diyanet’e devretti.

Niye dersiniz?

Tekrar ediyorum; Heybeliada Ruhban Okulu açılacak. 

Siz, filmin sonunu gözleyin!
Heybeliada "dinler adası"na dönüştürülecek!

Ekümenik Patriklik” konusunda zerre alerji duymayan bir iktidar halen iş başında. Binali Yıldırım’ın attığı “Ekümenik” mesajı halen hafızalarda. Bu konuda Meclis’teki hiç bir partinin rahatsızlık duyacağına ihtimal vermiyorum. 

İnşallah, beni utandırırlar!

AKP iktidarı Dinler Bahçesi’ni “tekbirlerle" açmış bir partidir. Şimdi de, Dinler Adası açacak. Heybeliada Ruhban Okulu’nu tek başına açmak, sıkıntı çıkaracağı için, yanına bir Diyanet kursu, turpu örter.”

“Cemaat” denilen illetin ne kadar “Diyalog” pisliği varsa, hepsi iktidarın heybesinde duruyor. Zaman kolluyor, sırası gelince bir bir çıkarıyor. Koltuk uğruna Fatih’i dahi yediler Sümela’da. Koltuk uğruna din satmak bile ağır değilken, Heybeliada’yı mı düşünürler!

Düşünsenize Heybeliada’da bir İlahiyat Okulu ve Ruhban okulu var. Hepsi aynı ‘bahçe’nin çocukları oluverirler. Başlarında da Hıristiyanlık Uzmanı Ali Erbaş var. Orada “Müslüman” kalana, helal olsun!

Atatürk Havalimanı “Pandemi Hastanesi” yapılırken, hazır Pandemi Hastanesi’ni Diyanet’e devret! Bu, dediğim sebepler dışında, başka bir amaç için yapılmaz.

Heybeliada, “Ekümenik Patrik” amacının parçası yapılıyor. Hazım sorunu olmasın diye de, yanında Atatürk’ün yaptırdığı Pandemi Hastanesi yediriliyor. Üzülerek ifade edeyim ki iktidar, sırtında “cemaati” taşıdığı günlere geri dönüyor.

“Hiç indirmedi” diyenler olabilir!

Heybeliada ‘Dinler Adası'na dönüştürülecek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön