Demedi demeyin!
İleride işler sarpa sarınca, suçlayacakları ilk kişi Devlet Bahçeli'dir. Bahçeli bunu görür, görmez, ayrı bir konu. Cari açığı görmeden, ülkedeki açlığı ve sefaleti yok sayarak, suçu Moody's'e atabilen bir zihniyet, Bahçeli'yi hiç sağ bırakır mı!
Bakın, Türkiye'de küçük bir kız çocuğu, önceki gün, açlıktan öldü.
Buyurun!
Uluslar arası kredi derecelendirme kuruluşları, "ekonominiz iyi" dese ne olur!
Tasarlanan bu "Türk Tipi Başkanlık"ta ekmek var mı ekmek!
Gerisi hikaye!
Başkan yerine "Cumhurbaşkanı" denilerek, işi vatandaşın gözünde kotarmaya çalışıyorlar. Çift başlılığın alası geliyor. Cumhurbaşkanı kararname ile iş görecek, meclis ise kanun çıkaracak.
Kuvvetler ayrılığı tarih olacak, denetim ülkeye uğramayacak. Fiili durumu resmileştirmekten öte hiçbir anlamı olmayan bu "sistem", ülkeyi daha karanlık günlere götürecektir.
Ve bu durumda "ak" çıkmak isteyen iktidarsa, "Bahçeli bizi kandırdı!" diye, işten yırtmaya çalışacaktır. "Olan Bahçeli'ye olur" demiyorum. Olan ülkeye olur.
"Devletin başına Devlet geçecek" diyen ülkücü arkadaşlarımız düşünsün, şimdi devletin başına neyin geldiğini!
Üçlü koalisyonla;
"Tahkim" geldi Bahçeli, milliyetçi!
"Tahdit" geldi, Bahçeli milliyetçi!
Öcalan ipten kurtarıldı, Bahçeli yine Milliyetçi!
Nasıl bir milliyetçilikse olan hep Türk'e oluyor ama o hep "Türkçü" kalıyor!
Amerikan Derviş'ini iktidarın ortağı olarak bağrına basmış Bahçeli'nin üçlü koalisyonun son günlerini hatırlayalım.
AKP'nin doğma süreci tamamlanmış, doğum evi hazırlanmış, bir anda "seçime gidiyoruz" diyerek suni doğum sancısı başlatan, Bahçeli değil miydi?
7 Haziran seçiminin bittiği gecesi, AKP'nin tek başına iktidarda olmadığı ortaya çıkınca, görev yine Bahçeli'de!
Ne teklif edilse Sayın Bahçeli razı gelmiyor. Öyle ki Başbakanlık teklif edildi yine "yok" dedi.
AKP'yi tek başına getirmekle sonuçlanan o meşhur, "seçime gidiyoruz" çıkışını yaptı. 80 vekilin 40'nı AKP yoluna feda etti.
Ve geldik bugüne?
AKP, Başkanlık sisteminden tam umudunu yitirmişken, Sayın Bahçeli birden "Başkanlık" demeye başladı. İktidarın "Türk Tipi" demesinden mi etkilendi, nedir, bilmiyoruz!
Andımızı yasaklayan, levhalarda TC'nin kaldırılmasını sağlayan iktidarın, başkanlığa "Türk Tipi" demesi, Bahçeli'nin bozkurt işareti yapmasına yetti zaar!
Şimdi bazıları, "Bahçeli iktidarı kandırıyor!" diye işi örtmeye çalışıyorlar ya, emin olun Bahçeli kendini kandırıyor. Tabi, birlikte milleti kandırmalarını söylemezsek!
Yaralı ülkemiz, daha çok zarar görecek. Belki de dağılıp, yok olacak maazallah?
ABD gibi bir ülke, 30 milyon evsizini ve milyonlarca yoksulunu düşünerek, "50 bin doların altında geliri olandan vergi almayacağım" diyen bir milyarderi işbaşına getirirken, biz nelerle uğraşıyoruz.
Başkanlık sistemi gelince açlar doyacak mı?
İnsanlar iş ve aş sahibi mi olacaklar?
Başkanlık sistemi olsaydı iki yaşındaki Kumru bebek açlıktan ölmeyecek miydi?
Gönül isterdi ki, iktidar ve muhalefet el ele verip ülkenin açlarını doyurmak için kolları sıvayalar. Ama nerde?
ABD halkı Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezinden alıntı ver çalıntı yaparak vaatte bulunan bir adayı, "İş ve Aş " sahibi olmak için seçti de, bizim halkımız kendisi için yazılan bir tezin sahibinden kaçmaya devam ediyor.
Kaçın bakalım!
Yakında bebekler değil, büyüklerde ekmek bulamayacaklar. Çünkü insanlar asıl mağdurun kendileri olduklarını, görmüyorlar. Peşine takıldıklarının heva ve heveslerini kendi, ihtiyaçlarının üzerinde görüyorlar.
Ve Kumru bebekler açlıktan ölüyorlar!
Yol yakınken, iktidar ve Bahçeli dönsün bu yoldan!
Bu yolun sonu karanlık!
Bahçeli bu yolda 40 vekil kaybetti.
Şimdi partisini de kaybedecek!
İyi de niçin?
İktidara, kendilerine ve milletimize faydası olmayan bir yolda, inat etmek niçin?
"Sistem" hayata geçsin, bir yıl sonra, "Bahçeli bizi kandırdı!" diyecekler!
Aha da buraya yazdım!