İslam'ın kutsalları tehdit altında


Suud demek, bugün itibariyle ABD demektir. Suudi Arabistan yerine Suudi Amerika desek, abartmış olmayız. Gündüz gözüne, savunmasız bir şekilde, hem de evlenmek gibi kutsal ve insani bir şey için evrak almaya konsolosluğa git ama orada bir daha çıkma!..


Bu olay ülkemizde herkesin kanının dondurdu. Memleketteydim,bana Kaşıkçı olayını soruyorlar. Kendi öz evladını kaybetmiş gibi insanlar üzgün ve oldukça korkmuşlar. Kaşıkçı olayı bence Suud için bir ‘milat’ olacak.


Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak. Ayrıca bu olayda ABD’yi dışarıda görmek, çok yanlış… ABD, başından beri bu olayın içinde… Kaşıkçı’yı ABD, Suud maşasıyla öldürttü. Kaşıkçı babası Türk, annesi Arap olan bir ailenin evladıdır.


Yani, Suud/ABD bizim evladımızı öldürdü. 


Konsolosluk o ülkenin toprağı sayıldığından dokunulmazlığı var. Türkiye buraya müdahale etse suç işlemiş sayılır. Ancak Türkiye bu katil yuvasını dağıtmalı. Girenin çıkmadığı bu yer, bir devletin temsil yeri olamaz.


Kendi vatandaşını konsoloslukta halleden bir ülke (!), krallığına söz eden hangi ülke vatandaşı olursa olsun, hac görevini ifa ederken affetmez. İki de bir İranlı hacıları çeşitli komplolarla öldürten bu zihniyet, asla ‘İslam’ olamaz.


Bırakın İslam’ı, insan olamazlar.


Ben daha önemli bir konudan bahsetmek istiyordum:


Mekke ve Medine, İslam’ın iki kutsal beldesidir. Medine’de İslam’ın Peygamberi yatar. Mekke’de ise İslam’ın kıblesi var. Hele de Mekke’den Müslüman olmayanların çıkarılması, İslam’ın emridir.


Sevgili Peygamberimizin son nefeslerini vermeden emir buyurduğu son sözleri, Mekke’den Müslüman olmayanların çıkarılması emridir. Harem bölgesine Müslüman olmayanlar asla giremez. Hacca gittiğinizde, “Müslüman olmayan giremez” levhası ile karşılaşırsınız.


Suud o levhayı şimdi kaldırmıştır muhtemelen, çünkü bırakın Müslüman olmayanların girememesini, Suud Prensi Papa ile anlaştı: Medine’ye kilise yapacaklar!


Bu, İslam’ın temeline dinamit koymaktır. Bu İslam’ın kutsallarını, dinamitlemek, parçalayıp havaya uçurmaktır. Mekke ve Medine’de söz hakkı, bütün bir İslam âlemine aittir. Suud, o kadar akıl ve zekâ yoksunudur ki, bu adımla kendi sonunu da getiriyor.


Eğer o kilise açılırsa, Suud ailesi bütün dünya Müslümanlarının hedefi olacaktır. Bu da, zaman içinde İslam’ın kutsal beldelerinin, başka bir yönetime devrine yola açacak, Suudi Arabistan parçalanacaktır.


Trump’ın “biz onları korumazsak, bir haftada yıkılırlar” sözünden sonra ‘Kaşıkçı’ hadisesinin olması ve Vatikan ile Medine’de bir ‘kilise’ konusunda yumuk gözlü prensin anlaşması peş peşe gelişen olaylar oldu.


Bir kere bu aile Yahudi ailesidir. Şüphesi olanlar kıymetli kalem, gazetemiz yazarı Mehmet Emin Koç’un konuyla ilgili yazılarını okuyabilirler. Yahudi asıllı bu ailenin BOP’ta bir görev üstlenmemesi, hiç mümkün değil.


BOP’un iki boyutu var. Biri, gerçekleştirilen işgaller, Arap Baharı ve terör destekli kaoslar, diğeri Dinlerarası Diyalog ve Evangelizm. “Üç Büyük Din”, “Diyalog Ve Hoşgörü”, “İbrahimi Dinler”, “Semavi Dinler”  adı altındaki faaliyetlerin hepsi, askersiz işgallerdir.


Türkiye’de bu faaliyetler, Gülen üzerinden yürütüldü yıllarca. Papa’nın gelişleri, gidişleri, “huzur duruşları” vs, hepsi İslam beldesi Türkiye’yi Hıristiyan yapmak için yürütülen işlerdi. Çağdaş haçlı seferleri “Dinlerarası Diyalog” üzerinden devam ediyor.


Bir farkla ki, eskiden haçlılar önce askerlerini yollarlar, sonra kilise açarlardı. Şimdi ise önce kilise açıyorlar sonra askerlerini gönderecekler. Yani eskiden asker ve kuvvet ile yapılan şimdi “diyalog” ile yapılıyor.


Hiç bir masrafı yok. Buluyorlar bir “yumuk gözlü” ya da bir “salya-sümük efendi”, görüyorlar işini. “Yumuk gözlü” prensin “Vehhabilikten, Ilımlı İslam’a geçtik” açıklaması, Kâbe’ye dahi kilise açılacağının işaretiydi.


Biz o zaman yazdık bunları, “kutsal beldelere kilise açacaklar” dedik. Bakın bugün, Medine’ye kilise açılıyor. Yarın Kâbe’ye…


Eski haçlı seferleri Türk’ün göğsüne çarparak durmuştu. Demek ki yenileri kilise açarak boyut değiştirdiği için, Türk’e çarpmadan geçti, Medine’ye ulaştı. İslam dünyasında “diyalog” illetinin karşısında bir tek insan durdu ve bütün bir milleti uyardı hem de tam 20 yıldır.


Prof. Dr. Haydar Baş, bu uğurda, çok büyük bedeller ödedi ve halen ödemeye devam ediyor. Kimse zannetmesin ki, ülkede “diyalog” illeti sona erdi. Allah, hem ülkemizi, hem de İslam beldelerini, bu illetten, içine düştükleri bu zilletten kurtarsın.


Camiler boşaldı, neden?


İşte bu “diyalog” fitnesinden… “Diyalog” ile “dinler eşitlenince”, Müslüman camiyi, cemaati, dini, imanı, İslam’ı, hepsini birden terk etti. Öyle ya(!) madem “dinler eşit”(!) adam niye, beş vakit namaz kılsın, niye oruç tutsun, niye hacca gitsin, niye zekât versin!


Hâşâ sümme haşa!


“Allah katında din İslam’dır” ayeti, ezan gibi günde beş vakit minarelerden okunmalı. Eskiden olduğu gibi hutbelerde okunmalı. Bu bir savunmadır. Minarelerden sela yerine, bu ayet okunmalı. 


Ölmedik ki selamız okunsun!

İslam'ın kutsalları tehdit altında

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön